Raporda AGİT’in, daha önceki seçim raporlarında görülmediği şekilde Kasım 1 seçimlerinin yapıldığı dönemki şartlara çok ağır eleştiriler getirdiği görülüyor. AGİT ilk kez Türkiye’nin seçimlerle ilgili olarak AGİT’e üyelikten doğan uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçluyor. Dahası, ABD Dışişleri Bakanlığı da özel olarak yaptığı açıklamada AGİT raporu sonuçlarına katılıyoruz diyerek, bu ağır eleştirilen altına imza atmış oldu.
AGİT: Türkiye, seçimleri adil ve eşit şartlarda yapma yükümlülüğüne uymadı
AGİT’in web sayfasına göre, kurum 1995 yılından beri diğer AGİT üyelerinin seçimlerini gözlemliyor. ‘’Türkiye seçimleri’’ web sayfasında ise AGİT’in ilk raporu 2002 yılında yazdığı görülüyor. AGİT raporu, Kasım ayı seçimlerinin, AGİT üyelerinin imzaladığı ‘’Kopenhag Dokümanları’’nda var alan ‘’seçim atmosferini özgür ve adil şartlarla uygun hale getirme garantisini’ sağlayan hükmüne (1990 Kopenhag Dokümanlarının 7.7 sayılı paragrafı) Türkiye’nin uymadığını rapor etti. Bu uyuşmazlığın AGİT raporlarında ilk kez Kasım 1 seçimleri raporunda yer aldığı görülüyor.
Demokrasinin son ayağı da çöktü mü?
Türkiye’nin demokrasi olduğuna ispat için kullanılan ‘’seçimlerin özgür, adil ve şeffaf’’ şartlarda yapılmasının AGİT’in raporuna göre artık Türkiye için geçerli olmadığı görülüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı da Kasım 1 seçimleri sonrası, Türkiye’de yapılan seçimlerin ‘’eşit, adil ve şeffaf’’ olup, olmadığı sorularına ‘’AGİT raporunu bekliyoruz’’ diyerek cevap vermişlerdi. ABD yetkilileri bu hafta aynı soru karşısında ‘’AGİT’in raporlarının bulgularına katılıyoruz’’ diyerek cevap verdi.
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, AKP’nin sürekli atıf yaptığı ‘sandıkta hesaplaşalım’ meydan okumasının da bu şekilde bir gerçekliği kalmıyor zira seçimlerin adil ve özgür yapılmadığı uluslararası gözlemcilerle tespit edilmiş oldu.
AGİT’in Kasım 1 seçimleri raporu bu hafta açıklandı. AGİT raporu, adeta üçüncü dünya ülkesinde yapılan seçim şartlarını anlatır gibi uzun paragraflarla geçtiğimiz aylardaki Türkiye’nin halini tasvir ediyor.
Türkiye, uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmedi
20 sayfayı aşan raporda bulunan eleştirilerin bazıları şunlar: ‘’AGİT, seçmenlerin korkutulması ve baskı ile oy vermesi yönünde bazı haberlere ulaştı. CHP, MHP ve HDP’li bazı üyeler cumhurbaşkanı da içinde olmak üzere yetkili kurumlara hakaret etmek suçlamasıyla soruşturuldu. Yüksek sayıda HDP ofislerine saldırıldı ve bazı HDP üyeleri gözaltına alındı. HDP’nin AGİT’e ulaştırdığı bilgilere göre HDP bürolarına 129 saldırı düzenlendi ve 630 (partili) kişi Temmuz 20 ile 18 Ekim arasında tutuklandı. İçişleri bakanlığına göre ise 9 saldırı AKP’ye, 7 saldırı HDP’ye ve 1 saldırı CHP’ye karşı yapıldı.’’
‘’Bu korku yaratan gelişmeler ve oy verme baskıları ve siyasi kampanyaların özgürce yapılmasının sınırlandırılması, uluslararası yükümlülükler ve standartları ile uyuşmuyor.’’
Türkiye seçimlerini adil ve özgür yapma garantisine uymadı
AGİT raporu bu cümleye atıf olarak 1990 AGİT Kopenhag Dokümanının 7.7 nolu paragrafını gösteriyor: ‘’üye ülkelerin yasalar ve kamu politikası çalışması yoluyla, politik kampanyaların adil ve özgür atmosferde yapılmasına uygun haline getirilmesine garanti edilmesini öngörmektedir’’ hükmünü hatırlatarak ekliyor: ‘’ne yönetim icraatı, şiddeti ne de korkusu, siyasi partilerin ve adayların özgürce kendi görüşlerini ve özelliklerini ortaya koymasını engellememeli ve seçmenlerin bunları öğrenmesini ve tartışmasını veya onların intikam korkusuyla oy vermek zorunda kalmasını engellemeli.’’
‘’Cumhurbaşkanına hakaretten açılan soruşturmalar’’
AGİT, bu yılki raporunda çok daha uzun ve ağır eleştirileri yaptığı görülüyor: ‘’Medya ortamı farklı kurumlardan oluşuyor. Bununla birlikte meşru olmayan hukuki sınırlamalar ifade özgürlüğünün üstünde olmaya devam ediyor. Gazetecilere ve medya kurumlarına terörizm desteği iddiası veya cumhurbaşkanına hakaretten dolayı açılan cezai soruşturmalar, web sitelerin engellenmesi, birkaç televizyon istasyonunun digital servisten hizmeti veren gruplardan çıkarılması ve etkili şekilde bazı ileri gelen medya kurumlarına el konulması seçmenlerin çoğulcu görüşlere ve bilgiye ulaşımını azalttı..’’
Özgürce kampanya yapılamadı
‘’Doğu ve Güneydoğu’daki bazı illerde özgürce seçim kampanyası yapma imkanı, güvenlik durumunun kötüleşmesinden dolayı ve özellikle özel güvenlik bölgelerinde ve sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerlerde ciddi bir şekilde sınırlandırıldı. Bazı AGİT muhatapları bu alınan tedbirleri siyasi nedenlerle alındığı ve yasal çerçevenin dışına çıkıldığı için eleştirdiler.’’
HDP’ye para vermedi
AGİT aynı zamanda Türkiye’nin seçimler için fonu Ocak ayından önce vermeyi reddederek, HDP’nin seçim kampanyası yapma imkânını ciddi şekilde sınırladığını söyledi.
ABD de AGİT’in sonuçları ile aynı fikirde
ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, AGİT’in yayınladığı son rapor sonrası 1 Kasım seçimlerini ‘’özgür, eşit ve şeffaf’’ olarak görüp, görmedikleri sorulduğunda şu açıklamayı yaptılar: ‘’ABD, bu seçimler için Türkiye’ye gözlemci göndermedi. Gelişmeleri yakından takip ettik ve AGİT’in değerlendirmeleri sonucuna katılıyoruz.’’
ABD Dışişleri Bakanlığı ayrıca ‘’AGİT’in son raporunun not ettiği gibi, 1 Kasım 2015 erken seçimlerinin farklı seçenekleri seçmenlere sunduğunu, ama çok zorlu güvenlik ortamı, parti üyeleri ve parti varlıklarına yönelik şiddet içeren saldırılar, medya özgürlüğü üstündeki kısıtlamalar nedeniyle seçim kampanyalarını gerçekleştirme ve bilginin serbest dolaşımı imkanını azalttı’’ açıklaması yaptı.
ABD: Siyasi muhalefeti zayıflatacak tarzda korku ve baskı..
ABD yetkilisi açıklamaya şöyle devam etti: ‘’Biz, hükümeti eleştiren gazeteciler ve medya gruplarının seçim kampanyaları döneminde, siyasi muhalefeti zayıflatacak tarzda korku ve baskıya muhatap olmaları ile ilgili kendi endişelerimizi tekrar ettik. Bu görüşümüz, AGİT’ten çıkan son rapor ile değişmedi.
ABD: Türkiye’ye her düzeyde anlatıyoruz
Basın özgürlüğü, konuşma özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü ile ilgili endişelerimizi Türk yetkilileri ile her düzeyde yaptığımız görüşmelerde ve kamuoyu önünde açıkça söylemeye devam ediyoruz. Türk hükümetini yaptıklarının uluslararası hukuk ve sorumluluklar ile uygun, Türkiye anayasasında belirtildiği gibi olması konusunda ısrarla teşvik ediyoruz.’’
Af Örgütü: Türkiye seçimleri özgür ve adil demek çok zor
Uluslararası Af Örgütü Washington merkezinde Türkiye masası uzmanı olan William Jones, AGİT'in bulguları ile ilgili olarak şunları söyledi: ''Af Örgütü, Freedom House, basın STK'ları Türkiye'deki basına yapılan baskılarla ilgili olarak birkaç yıldır açıklamalar yapıyorlar. Gazetecilerin hükümeti eleştirdiği için hapse gönderildikleri ve muhalefet partilerinin ofislerinin hiçbir cezaya muhatap kalınmadan saldırılıp, yakıldığı bir dönemde herhangi bir seçimin özgür ve adil bir şekilde yapıldığını kabul etmek çok zor.''
Eski yetkili: Böyle bir Türkiye hatırlamıyorum
ABD Dışişleri Bakanlığında kariyer diplomatlık yapmış, Türkiye'yi de 1980li ve 1990lı yıllarda yakında takip etmiş bir başka Amerikalı kaynak da Türkiye'deki seçimlerin adil ve özgür olmadığını ve son on yılların en kötü dönemi olduğu yönündeki şu yorumu yaptı: ''Ben Türkiye seçimlerine 1970li yıllardan beri 'adil, özgür ve şeffaf' denmediğini hatırlamıyorum. 1980 darbe dönemi tabi ki bir darbe dönemi idi ve onu bu değerlendirmenin içine sokmuyorum. Aynı zamanda siyasi partilerin geçen yıl Türkiye'de olduğu gibi dört bir yanda birlikte saldırıldığı ve seçim öncesi yakıldığı bir zamanı da yakın tarihte hatırlamıyorum. Herhangi bir hükümetin basın üzerinde tam bir kontrolünün bugünkü gibi olduğunu da hatırlamıyorum.''
Bir önceki genel seçimler 2011'in 12 Haziran tarihinde yapılmıştı, seçimden sadece 2 gün sonra Beyaz Saray'dan Başkan Obama, zamanın başbakanı Erdoğan'ı arayarak, seçimin 'tarihi zaferinden' dolayı tebrik etmişti. Bu kez Obama telefon açmak için bir hafta bekledi ve hem cumhurbaşkanı hem de başbakanı tebrik için aradı.
Raporun detayları
20 sayfayı aşkın raporda 1 Kasım seçimleri ile ilgili şu tespitler var: ‘’Şiddetin artması bazı adayların özgürce kampanya yapma yeteneğini engelledi. Kampanyanın son iki haftası genelde HDP parti üyelerine ve aktivistlere yapılan saldırıların artması ile geçti. 10 Ekim’de Ankara’da ölen 100 kişinin ardından, çok ciddi şekilde atmosfer etkilendi ve bütün partiler geçici olarak kampanyalarını durdurdu. Parti aktivistlerinin tutuklandığı ve oy verenlerin korku ve baskı altına alınarak oy vermeye zorlandığı yolundaki haberler not edildi.’'
‘’Hukuki çerçeve, eğer uygulanırsa, genel olarak demokratik seçimler yapılması için uygun. Bununla birlikte seçme ve seçilme hakkı ile ifade özgürlüğü sebepsiz şekilde anayasa ve yasalarla sınırlandırılmış durumda. Özellikle cumhurbaşkanına hakaret de dahil, geniş hakaret kanunları gereksiz yere ifade, konuşma ve düşünce özgürlüklerini sınırlıyor. Milletvekili koltuk dağılım sistemi, eşitlik prensibine aykırı ve vatandaşın milletvekili seçiminde büyük farklılıklar yaratıyor.’’
‘’Medya ortamı farklı kurumlardan oluşuyor. Bununla birlikte meşru olmayan hukuki sınırlamalar ifade özgürlüğünün üstünde olmaya devam ediyor. Gazetecilere ve medya kurumlarına terörizm desteği iddiası veya cumhurbaşkanına hakaretten dolayı açılan cezai soruşturmalar, web sitelerin engellenmesi, birkaç televizyon istasyonunun dijital servis hizmeti veren gruplardan çıkarılması ve etkili şekilde bazı ileri gelen medya kurumlarına el konulması seçmenlerin farklı görüşlere ve bilgiye ulaşımını azalttı..’’
AGİT bunların yanı sıra Türkiye’deki seçim kanunlarının düzeltilmesi, seçim barajının düşürülmesi, seçim yönetiminin şeffaflaşması için Seçim Yüksek Kurulu toplantılarının açık yapılmasını önerdi.
AGİT’in kampanya sürecinin eşitsizliğine dikkat çektiği bölüm çok dikkat çekici. AGİT’e göre, kampanya ortamı eşitliğinin sağlanabilmesi için ''iktidar kaynakları ve resmi görevlerin seçim kampanyalarında kötüye kullanılmaması da dâhil bütün kampanya yasaklarının seçim döneminde uygulanması'' gerekiyor.
''Seçim Yüksek Kurulu, AKP’nin dini referanslı seçim şarkısını yasakladı. AGİT, AKP’nin Samsun, Manisa, Bursa ve Konya kampanya organizelerinde din referanslarının kullanıldığını ve AKP’nin yasaklanmış olan seçim şarkısının yine de çalındığını gözlemledi.''
AGİT raporları
2002 Seçimi: AGİT’in AKP’yi iktidara geldiği yıl yayınladığı 3 Kasım 2002 seçim raporu, Türkiye’de yapılan seçimlerin en çok övüldüğü, şartlarından memnun olunan rapor olarak da dikkatleri çekiyor. %10 barajı dışında rapor gerek ülke atmosferinin güvenliğine olan övgü gerekse muhalefetin yenmesi itibariyle canlılığı yönüyle 2002 seçimlerini adeta örnek bir seçim olarak gösteriyor.
2007 Erken Seçimi: 22 Temmuz 2007 erken genel seçimleri ile ilgili olarak AGİT’in raporu ‘’siyasi partilerin mesajlarını seçmenlerine iletme şansı bulabilmişlerdir... seçimle ilgili haberlerin verilmesinde büyük ölçüde denge bulunabilmiştir’’ demekte. Seçimlerin cumhurbaşkanını Meclis’te seçilememesi üzerine ‘kutuplaşmış’ bir ortamda yapıldığını hatırlatan rapor, Türkçe’den başka dilde kampanya yapılamamasını eleştirdiği görülüyor.
2011 Seçimi: 11 Haziran 2011 seçimleri AGİT raporunda ise daha önce görülmeyen şekilde ‘‘ifade özgürlüğünü, toplanma özgürlüğünü ve seçimle ilgili hakları yersiz bir şekilde’’ kısıtlanmaya devam ettiği ‘’düşünce özgürlüğüne getirilen kanuni sınırlamalar, tutuklu ve hükümlü çok sayıda gazeteci ve devletin nüfuz sahibi medya kuruluşları üzerindeki kontrolü konusundaki kaygılar dile getirilmiştir. Siyasilerin sıklıkla gazetecilere karşı açtığı hakaret davalarının, hızla büyüyen oto sansürün ve ters tepkilere yol açmaktan korkan yazı işleri müdürlerinin uyguladığı sansürlerin gazetecilerin mesleklerini icra etmelerine ve araştırmacı gazeteciliğe ket vurduğu konusunda hemfikirdirler.’’
2015 Haziran: AGİT'in 7 Haziran 2015 seçimleri lie ilgili yayınladığı raporunda ise seçimleri ''genelde özgür'' olarak gördüğünü, ''adayların genelde seçim kampanyalarını özgür şekilde yapabildiklerini'' vurguladığı görülüyor. Bununla birlikte AGİT'in Haziran seçimlerinde şikayet ettiği ana konunun anayasal olarak tarafsız olması gereken cumhurbaşkanının kampanyalara karışmış olması: ‘’Cumhurbaşkanına hakaret ve aşağılamanın ceza hukukuna tabii olması ifade ve kampanya özgürlüğünü gereksiz yere sınırlandırmaktadır’’ denmiş, medya üzerinde kurulan baskıdan uzunca bahsedilmiş. Haziran seçim atmosferine, toplanma ve ifade özgürlüğü kısıtlamalarına getirilen eleştiriler, rekora ulaşıyor. Ama her şeye rağmen AGİT, Türkiye’deki seçimlerin ‘’adil’’ ve ‘’eşit’’ olmadığını yazmamış.
KAYNAK: HABERDAR