Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı Ekonomi Direktörü Erdal Tanas Karagöl ile Hatice Karahan tarafından hazırlanan "Post-Modern Ekonomik Darbe Girişimleri: Gezi ve 17 Aralık Süreci" başlıklı çalışmada, "Son olayların gölgesine sığınarak yapılan sahte veya yönlendirilmiş ekonomi haberleriyle, Türkiye tüm dünyaya depremlerin yaşandığı ve yıkımın kaçınılmaz olduğu bir ülke olarak aksettirilmektedir. Tüm bu gelişmeler, 2013 yılında yaşanan olayların arkasında stratejik oyunlar olduğunu apaçık göstermektedir" değerlendirmelerine yer verildi.
Çalışmada, Türkiye'nin 2000'li yıllarda sergilediği dikkat çekici performansı ve umut vaat eden potansiyeliyle geleceğin ekonomileri arasında en ön sıralarda gösterildiğine dikkat çekilerek, bu parlak ekonomik görünümün, ülkenin ekonomik ve siyasi istikrarsızlığını bir kazanç kapısı olarak görmek isteyen güçleri, bugün de rahatsız ettiğinin altı çizildi.
Türkiye'nin bugün ekonomik büyüme bazında, dünyada birçok ülke ve ülke grubunun oldukça üzerinde rakamlar kaydettiği ve hayata geçirmeyi planladığı yeni projelerle gücüne güç katacağının sinyallerini verdiği kaydedilen çalışmada, İstanbul Finans Merkezi, İstanbul'a yapılacak 3. havalimanı ve Kanal İstanbul gibi dev projelerin de, belli kesimlere ayrı bir rahatsızlık verdiği ifade edildi.
"Nitekim yeni Türkiye, dış sermayeye bağımlılığını azaltırken, yatırımların ve finansmanın kalitesini artıracak bu hedefleriyle Faiz Lobisi başta olmak üzere, sözü edilen grupların menfaatlerine gölge düşürecektir" görüşüne yer verilen çalışmada, bu duruma engel olmak isteyenlerin izleyeceği ana yolun ülkedeki istikrar ve güven ortamını bozmaktan geçtiği kaydedildi.
Makro göstergeler yolunda gidiyor
Çalışmada şu değerlendirmelere yer verildi: "Veriler, post-modern ekonomik darbeler olarak adlandırılabilecek haziran ayındaki Gezi ve 17 Aralık süreci ile 2013 yılının ilk dönemlerindeki olumlu gidişatın, açıkça baltalanmaya çalışıldığını göstermektedir. Bu girişimlerin, güven ve istikrarda anahtar rol oynayan seçim dönemine yaklaşırken cereyan etmesi de ayrıca manidardır. İçinde bulunduğumuz dönemde halen süren çalkantılar, izlenilen stratejinin bir parçası olarak, uluslararası kamuoyunda Türkiye algısını yıkma şeklinde açıkça ve hızla devam etmektedir. Son olayların gölgesine sığınarak yapılan sahte veya yönlendirilmiş ekonomi haberleriyle, Türkiye tüm dünyaya depremlerin yaşandığı ve yıkımın kaçınılmaz olduğu bir ülke olarak aksettirilmektedir. Tüm bu gelişmeler, 2013 yılında yaşanan olayların arkasında stratejik oyunlar olduğunu apaçık göstermektedir."
Öte yandan çalışmada, mali disiplin ve para politikasının, ekonomide sıkı kontrolün devam ettiğine dair olumlu mesajlar verdiği, birçok makro göstergenin yolunda gittiği belirtilerek, "Dolayısıyla Türkiye’nin oldukça kritik bir dönemde gerçekleşen söz konusu gelişmeleri en hafif zararla atlatmak ve piyasaları ılımlı bir hale getirmek için, istikrarın zedelenmesine müsaade etmemesi ve güven mesajları vermeye devam etmesi büyük önem taşımaktadır" ifadesi kullanıldı.