ABD, dünyanın yeşil dönüşümün merkezi haline gelen Afrika'nın bir bölgesinde Çin'i yakalama çabasında tam gaz ilerliyor: Afrika'nın "Copperbelt" bölgesi. Batarya ve diğer yenilenebilir enerji bileşenlerinin üretimi için kritik öneme sahip minerallerle dolu Zambiya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Washington ve Pekin arasındaki avantaj mücadelesinin en son mekânı haline geldi.
Biden yönetimi, Çin'in hakimiyetine meydan okuma hedefinin bir parçası olarak, Afrika'nın önemli madenlerini Atlantik Okyanusu'ndaki bir limana bağlayan asırlık bir demiryolu hattını yeniden canlandırma fırsatı gördü. Lobito koridoru olarak adlandırılan projeye ABD yüz milyonlarca dolar yatırım yapıyor.
Ancak ABD bu oyuna biraz geç kaldı. Çin ilk olarak 1970'lerde Copperbelt'in doğusundan Tanzanya'daki Darüsselam limanına uzanan bir demiryolu hattı inşa etti. Bir Çin devlet şirketi daha sonra Angola'daki önemli bir demiryolu hattını tahmini olarak 2 milyar dolar maliyetle yeniden inşa etti.
Geçtiğimiz on yıl boyunca Başkan Xi Jinping'in girişimleri kapsamında Çin, gelişmekte olan ülkelerdeki altyapı projelerine yaklaşık 1 trilyon dolar yatırım yaptı. ABD bu rakama yaklaşamadı bile. Lobito koridorunun ABD Başkanı Joe Biden ve G7 ülkelerinin benzer projelere beş yıl içinde 600 milyar dolar yatırım yapma planı bu tabloyu bir ihtimal değiştirebilir.
Ancak Çin'in hakim olduğu alan sadece altyapı değil. Kongo'nun bakır üretiminin büyük bir kısmı Çinli şirketlerin kontrolünde ve Zambiya madenciliğine ABD'den çok az yatırım yapıldı. KoBold metals adlı bir Silikon Vadisi girişimi bu dinamiği değiştirmek istediğini söylüyor. Bill Gates ve OpenAI'den Sam Altman tarafından desteklenen şirket, Zambiya'nın kuzeyindeki devasa bakır yatağını Lobito koridoru projesinin önemli bir faydalanıcısı olacak bir madene dönüştürmek için yarışıyor.