AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal'ın CNNT Türk canlı yayınında yaptığı açıklamalar şöyle: "Ülkemize milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Burada bizi mutlu eden demokrasinin, milletimizin kazanmasıdır. Ve milletin iradesinin sandıkta özgür bir şekilde tecelli etmesidir. Dün de basın açıklamamda buna işaret ettim. 1877’den bugüne kadar seçim tecrübesi var. Bu ülkenin en hassas olduğu konu kendi reyidir, oyudur. Türkiye’de de seçim güvenliği 1946 seçimlerini saymazsak eğer, 1980 darbesinden sonra bile ısrarla korunmuştur. 1980 darbesini yapanlar bile başka bir kişiyi işaret etmişlerdir. Millet gitmiştir, kendi uygun gördüğü kişiye Turgut Özal’a oyunu vermiştir. Sandıklarda milletin iradesi tecelli etmiştir.
Herkes oyları sayımında başında duruyor mu? duruyor. Sonra bütün siyasi parti temsilcilerinin imzasının olduğu tutanakları alıyor mu? Alıyor. Şimdi buradan ancak demokrasi çıkar. Ki bu tecelli etmiştir. Sevindirici bir şey de şu yüzde 88 bir rekor katılımın gerçekleşmiş olması. Ve millet iradesinin yüzde 98’lik bir bölümünün de parlamentoda temsili. Bugün Avrupa demokrasilerine baktığımızda yüzde 30’luk, 40’lık katılım oranları yaşanırken, Türkiye dünyaya örnek gösterebilecek bir tablo ortaya koydu.
'İNCE'NİN TAVRINI TAKDİR ETMEK LAZIM'
Bugünkü Muharrem İnce’nin tavrını takdir etmek lazım. Orada Muharrem İnce’nin kullandığı cümle önemli “Başkalarının yenilgileri üzerine bir galibiyet inşa edemezsiniz. Kendi zaferiniz için çalışmanız gerekir” Siyaset böyle bir şeydir. Muharrem İnce, sayın cumhurbaşkanımızın çok değerli bulduğunu söyledi. Ben de İnce’nin sözünün değerli olduğunu söyleyeyim."
Ünal daha sonra sorulara şu yanıtları verdi:
İnce, “Türkiye normalleşmeli, Erdoğan’ı ziyaret edebilirim, Cumhurbaşkanı herkesi kucaklamalı” dedi
Cumhurbaşkanımız her zaman elini uzattı. Ama sıkılı yumrukla tokalaşamazsınız. Bugün eğer siz hakaret dili üzerinden, nefret dili üzerinden, demokrasiye yakışmayan, tek adam, diktatör gibi siyasal söylem oluşturursanız, sonra da sen benimle niye anlaşmıyorsun diyemezsiniz. Millet iradesinin tecelli ettiği, milletin seçtiği, milletin adamı niteliğini kazanmış bir cumhurbaşkanının saygıdeğer olduğunu bilmeniz gerekir. Ama bu millet seçtiyse saygı durmak zorundasınız
Küfür, hakaret, tek adam, diktatör gibi ifadeler kullandığınız kişiye sonra da dönüp ben sizinle kucaklaşmak istiyoruz diyemezsiniz. Yani tabi ki birliğimiz beraberliğimiz her şeyin önünde. Ama karşılıklı güven ve işbirliğinin Türkiye’de inşası için sayın cumhurbaşkanımızın attığı adımlara ben şahidim. 19 Haziran’da Kılıçdaroğlu, genel merkezimizde cumhurbaşkanımızı ziyaret ettiğinde üçer kişilik heyetlerle toplantı gerçekleşti. O dönemde hatırlarsanız sayın Kılıçdaroğlu, milli mutabakat komisyonu çağrısı yapmıştı. O dönemde bugünkü HDP ve MHP de olumsuz cevap vermişti. Kılıçdaroğlu’na ne dedi biliyor musunuz? “Gelin beraberce bu ülkenin sorunlarını çözelim. Biz sizinle beraber Türkiye2nin kahir ekseriyetini oluşturuyoruz” aynen bu ifadeyi kullandı. Hatta dedi burada bulunan arkadaşlarımızdan da hemen bir komisyon oluşturalım ve beraberce bu arkadaşlar çalışsınlar, terör konusunda, siyaset üstü asıl meselelerinde bu arkadaşlarımız çalışsınlar dedi.
Ama daha sonra maalesef cevap bile buna verilmedi. Ben Muharrem İnce’nin bu yöndeki ifadelerini umut verici buluyorum. Ben Muharrem bey ile beraber iki yıl grup başkanvekilliği yaptık. Demokrasiye saygılı olması gerektiğinin Muharrem bey tarafından vurgulanması, sonucu kabullenilmesi bunlar demokrasi adına, siyasal kültür adına önemli yaklaşımlar.
AK Parti’nin bir önceki seçime göre oy kaybı ortaya çıkıyor… 300’ün altında, MHP ile her konuda işbirliği gerekecek. Ne oldu, niye böyle oldu, çıkarılması gereken ders ne?
Siyaset toplumla konuşma biçimidir. Siyaset dediğimiz şey sizin toplumla halkla milletle ilişkinizin neticesinde siyasetiniz ya güçlenir, ya zayıflar. Biz AK Parti olarak hep milletimizle beraber hareket ettik. Biz onun diliyle konuştuk, toplumsal talepler bizim birinci önceliğimiz oldu ve her zaman da şunu söyledik.
Biz seçimin sonuçlarıyla ilgili kampanyayla ilgili genel başkanımıza bir rapor hazırlayacağız. Ne oldu? seçmen bize ne dedi? Hangi mesajları verdi? Çok ciddi çalışmalar yapacağız ve kendi pozisyonumuzu belirleyeceğiz. Şunu öncelikli olarak önemsiyoruz, burada cumhur ittifakı büyük bir zafer kazanmıştır. AK Parti olarak da bizim sahada ne oldu, hangi sorunlar yaşandı, teşkilatlarımız açısından hangi sorunlar yaşandı? Bunların hepsini değerlendireceğiz, genel başkanımızın başkanlığında çok açık net konuşacağız. Dışarıdan bakanlar diyor ki “siz konuşuyor musunuz” Biz eğer, bu partinin yetkili kurulları, bu konularda bizim kurullarımızda konuşulmasa sizce biz her seçimi kazanabilir miyiz?
Bahçeli’nin anket şirketleriyle ilgili ciddi eleştirileri oldu. Anketler, MHP’nin oy oranıyla ilgili yanıldı. Siz MHP’nin aldığı oy oranını tahmin edebiliyor muydunuz? Gerçekten Bahçeli’nin söylediği gibi anket şirketleriyle ilgili problem var mı? Adım atılır mı?
Mesela biz anketleri sayısal olarak değil de siyasal olarak değerlendiririz. Anket sözünü ettiğim toplumsal eğilimleri, o algıyı, seçmen davranışlarını tutumlarını rakamların arasında siyasal olarak doğru yorumlayabilme işidir. Rakam vermek kolay bir şey. Oturursunuz bütün anket şirketlerinin ortalamasını alırsınız bir rakam söylersiniz. Aslında anketlerin size siyasal olanı söylemesi gerekir. Dolayısıyla anket şirketleri maalesef bu anlamda talep de bu yönde olduğu için biraz da rakamlara odaklandılar.
Biz net bir şekilde anketlerde hangi evirilmelerin, hangi değişimlerin, seçmen davranışında ortaya çıkan tutum değişikliğini aşağı yukarı okuyabiliyoruz. Kampanya süreci son derece azdı, seçmen davranışı oluştuktan sonra seçmen kolay kolay tutum değişikliğine gitmez. Seçmen kararını verirken kararını etkileyen temel unsurlardan bir tanesi de, biz hep diyoruz ya “bizim milletimizin sağlam bir terazisi vardır” Bu millet arif bir millettir. Bizim de her zaman söylediğimiz bu kararları anlamak gerekir. Bizim milletin sandıkta tecelli eden iradesine dönük söz söylemek değil, o iradenin bize ne söylediğini anlamak önemli.
MHP, 1 Kasım’da aldığı oyları muhafaza etti. Ve tabi İYİ Parti’ye dönük zaten bir genel şey vardı, hani medya üzerinden oluşturulan bir algı. Anket şirketlerinin ve bazı medya organlarının yürüttüğü bir çalışma vardı. Fakat Muharrem İnce’nin adaylığından sonra bu kaçınılmaz olarak değişim gösterdi. Biz bunların hepsine bakacağız.
Bu ittifak toplumsal ve siyasal tabanı olan bir ittifak. Masa başında oluşturulmuş bir ittifak değil. Bu 15 temmuz ruhunun ve Yenikapı birlikteliğinin ortaya çıkardığı doğal bir ittifak. Ve bunu da her zaman biz söyledik, cumhurbaşkanımız da söyledi. MHP genel başkanı da ifade etti. Biz masa başında oturup bir ittifak oluşturmadık ki, oluşan bir ittifakın bu milletin ortak kaygılarının, hayallerinin bize verdiği bir görev ve sorumluluk olarak biz sadece bunun yasal zeminini hazırladık. Diğer ittifaklara baktığınız zaman, görüşmeler, konuşmalar, pazarlıklar sonucunda bu ittifak oluştu. Biz ne MHP ile oturup herhangi bir şekilde şu şöyle olsun bu böyle olsun… Biz BBP ile şu kadar milletvekili olsun demedik. Bu ittifak milletin bize verdiği o sorumluluğun bir talebi olarak gerçekleşti.
Meclis ne zaman toplanacak, nasıl bir süreç göreceğiz?
Eski bir grup başkanvekili olarak cevap vereyim. Takvim belli. İç tüzük ve anayasa bu takvimi belirlemiş. YSK kesin sonuçları açıkladıktan sonraki 3. Gün Meclis toplanır ve milletvekillerinin yemin töreni yapılır. Yemin etmiş parlamentonun önünde cumhurbaşkanı da yemin eder ve görevine başlar. Meclis başkanlığına adaylık süreci başlar. 6. gün ilk tur seçimler başlar. Seçimlerde grup başkanvekillerinin kendi aralarında yürüttükleri istişarelerde bir günde 3 tur da yapılabilir. 6. Gün seçimler başlar, sonra Meclis başkanı seçilir.
Bu sürede Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan arasında bir görüşme olur mu?
Bu konuda bir şey diyemem. Bunu zaman gösterecek.
Yetki kanunu ne zaman kullanılacak?
Yetki kanunu daha çok yasalardaki ibarelere dönük düzenlemeler için alındı. Bir çok başbakan, müsteşar ibaresi var. O ifadelerle ilgili düzenlemelerin hızla yapılması ve cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin uygulanmasının zeminini hazırlamak için hükümet yetkiyi aldı. Cumhurbaşkanımız yemin etmeden önce bu düzenlemeler tamamen bitmiş olacak. Ondan sonraki süreç sistemin ön gördüğü Meclis’in yasama görevi ve cumhurbaşkanlığı kararnameleri süreci. Türkiye’yi çok güzel günler bekliyor.