Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın bugün 200 baz puan ile piyasaların 100 baz puan beklentisinin üstünde faiz artışı yapmasına dönük değerlendirmeler gelmeye devam ediyor. Merkez Bankası'nın politika faizini yüzde 19'a yükseltmesini değerlendiren Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Alkin, faiz artışını değerlendirirken “Merkez Bankası imkansız değil ama düşük ihtimal olarak 100 baz puanın da üzerindeki böylesi bir faiz artışını büyük bir cesaretle gerçekleştirdi” dedi.
Merkez Bankası’nın bu kararıyla bir anlamda tüm ekonomi aktörlerine de bir mesaj vermiş olduğunu kaydeden ünlü ekonomist, “Enflasyon ve döviz kurlarının yükselişi, hayat pahalılığı ve diğer piyasa bozukluklarıyla alakalı olarak nedenlerle uğraşmak yerine sonuçlarla mücadele gerekiyorsa bunu en sert şekilde yaparım mesajını verdi. Siz ekonomik sorunların sebepleriyle uğraşmazsanız ben de sonuçlarıyla uğraşır ve en sert şekilde müdahale ederim demek istiyor.”
“Tedbir almazsanız ameliyat şart olur”
Prof. Dr. Emre Alkin’e göre bir başka ifadeyle Merkez Bankası’nın söylemek istediği aslında şu:
“Sayın Cumhurbaşkanı bir ekonomi program açıkladı. Program ekonomik istikrara etki eden faktörlerin bilindiğini, izleneceğini söylüyordu. Bu amaçla da gıda fiyatları izleme komitesi kurulmuştu. Ancak bu komiteler görevini tam yapana kadar enflasyon yükselmeye devam edecek. Bu nedenle Ticaret, Sanayi, Hazine ve Maliye bakanlıkları ile belediyelerin de üzerine düşen görevleri yapmaları lazım. Fakat istikrarsızlık yüzünden yaşanan enflasyon ve kur artışını önleyecek tedbirler almazsanız, ben de Merkez Bankası olarak cerrah gibi davranır, ameliyat gibi bir operasyonla duruma müdahale ederim.”
Merkez, diğer kurumlara zaman kazandırdı
Alkin, Merkez Bankası’nın son faiz artışı kararı ile enflasyonla mücadeleye katkı yapması beklenen diğer kurumlara zaman ve manevra alanı kazandırdığını da ifade etti. “Bu faiz artışı üç aylığına vakit kazandırmış oldu” diyen Alkin, diğer kurumlara düşen görevleri ise şöyle özetledi:
“Tarım Bakanlığı, tarım ve gıda ürünlerinin üreticiden tüketiciye ulaşmasına uzanan zincirdeki piyasa bozucu faktörleri Ticaret Bakanlığı ile eşgüdümlü şekilde yakından izlemeli ve önlemeli. Ticaret Bakanlığı da enflasyon üreten dış ticaret mevzuatını tekrar ele almalı, gerekli değişiklikleri yapmalı. Dış Ticaret yapanlardan kanun dışı para alan yerler var. Hazine ve Maliye Bakanlığı zaruri mallar üzerindeki tüm vergileri düşürmeli. Bunun gibi örnekleri sıralayabiliriz. Tüm bu ve benzeri önlemleri almadan, enflasyonla mücadeleyi sadece Merkez Bankası’na bırakırsak o da soruna yarayı pansuman eder gibi değil, ameliyat eder gibi müdahale eder.”
Yeni Başkan’ın başka imkânı yok
Prof. Dr. Emre Alkin, son faiz artışı kararını “Güçlü bir Merkez Bankası’nın ve onun başkanının bundan öte bir müdahale imkanı yoktur” diye değerlendirdi. Alkin şöyle devam etti:
“Merkez Bankası sadece enflasyon değil, diplomaside ve küresel ölçekte yaşanabilecek tüm belirsizliklerin de farkında olarak önden yüklemeli bir faiz artışı yapma kararı almış gözüküyor. Daha önceki Merkez Bankası yönetiminin yanlış bir şekilde önden yüklemeli olarak düşürdüğü faizlerin zararlı sonuçlarını gördük. Bugünkü Merkez Bankası yönetimi ise daha doğru bir hareketle, önden yüklemeli olarak 200 baz puanlık bir faiz artışıyla yaşanabilecek olumsuzluklara tepkisel değil, proaktif bir hamle yapmış oldu.”
“Talep değil maliyet enflasyonu var”
Ekonomist Emre Alkin, faizlerdeki yükselişin ne bankacılar ne de ekonomistler için hiçbir zaman iyi haber olmadığını vurgularken “Ancak söylediğim gibi sebeplerle mücadele etmek yerine sonuçlarını bertaraf etmeye kalkarsak elimizde faiz yükseltmekten başka bir çare kalmaz” diye konuştu. Alkin değerlendirmesini şöyle tamamladı:
“Tekrar hatırlatıyorum. Bir devletin görevi mal ve hizmet üretenin maliyetini düşürüp onları rasyonel fiyattan mal satmaya ikna etmektir. Bunuz yapmayınca ve fiyatlar da yükselince Merkez Bankalarının elinde faiz yükseltmekten başka çare kalmıyor. Halbuki Türkiye’de talep enflasyonu değil, maliyet enflasyonu hüküm sürüyor.”