AB'nin yürütme organı Avrupa Komisyonu'nun 2018 Türkiye raporunda, OHAL'e gecikmeksizin son verilmesi, öncelikle hukuk devleti ve temel haklardaki olumsuz eğilimin tersine çevrilmesi talep edildi.
Avrupa Komisyonu, her yıl düzenli olarak Türkiye ve diğer aday ülkeler için AB kriterlerine uyum konusunda attıkları adımlarla ilgili ilerleme raporları açıklıyor.
Komisyon'un 2018 raporunda, Türkiye'nin insan hakları ve hukuk devleti alanlarında dev adımlarla AB'den uzaklaşmaya devam ettiği ifade edildi.
Türkiye'nin öncelikle hukuk devleti ve temel haklardaki olumsuz eğilimi tersine çevirmesi gerektiği dile getirildi.
Raporda 15 Temmuz 2016 darbe girişimi kınanırken ''OHAL, hükümetin darbe girişiminden sorumlu terör örgütü diye tanımladığı Gülen hareketini tasfiye etmek kadar arka planda saldırılar tekrarlanırken terörle mücadeleyi desteklemek için ilan edildi'' denildi.
''Darbe girişiminden beri alınan önlemlerin orantısız, çok geniş çaplı, kollektif doğasının olması —çok yaygın işten çıkarmalar, tutuklamalar, gözaltılar- ciddi endişeler doğurmaya devam ediyor. Türkiye gecikmeksizin OHAL'i kaldırmalı'' vurgusu yapıldı.
OHAL kapsamında çıkarılan 31 KHK'ye çok sert eleştiriler yöneltildi:
''Parlamentonun özenli ve etkili incelemesinden geçirilmediler. Yargı tarafından da denetlenmiyorlar. Bugüne dek Anayasa Mahkemesi biri hakkında bile bir karar vermedi.''
''Bu OHAL KHK'leri, ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, usul hukuku hakları dahil belli yurttaşlık haklarıyla siyasi hakları apaçık engelledi. Yasaların kilit maddelerini de değiştirdi ki, bunun etkisi OHAL kaldırıldğında da devam edecek.''
'OHAL'in ilanından beri 150 bin kişinin gözaltına alındığı, 78 bin kişinin tutuklandığı ve 110 bin kamu görevlisinin işten çıkarıldığı, Türk yetkililerin 40 bin kişinin göreve iade edildiğini söyledikleri' sıralanarak OHAL İnceleme Komisyonu'na geçildi.
Aralık 2017'de faaliyete geçtiği, 107 bin başvurunun yapıldığı, ama şimdiye kadar çok az kişi hakkında karar vardığı belirtilen Komisyon için "OHAL nedeniyle alınan önlemlerden haksız şekilde etkilenenler için etkili ve şeffaf bir çözüm mekanizması haline gelmeli" denildi.
Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) taleplerine uygun etkin iç hukuki çözüm üretme kapasitesinin bir dizi emsal kararla daha da yara aldığı belirtildi.
Bununla ilgili Anayasa Mahkemesi'nin basın ve ifade özgürlüğüne dair kararlarının bazı alt mahkemeler tarafından tanınmaması ve uygulanmaması, bir mahkemenin insan haklarına uygun kararının bir başka mahkeme ve hatta aynı mahkeme tarafından bozulması örnekleri verildi. Yargıdaki bu gelişmelerin yürütmenin talimat niteliğinde açıklamalarının ardından geldiğine dikkat çekildi.
Avrupa Konseyi ile organlarının kilit tavsiyelerine Türkiye'nin bir yanıt vermediği belirtilirken ''Bireysel cezai sorumluluk ancak güçler ayrılığına tam saygı, yargının tam bağımsızlığı ve her bireyin adil yargılanma hakkıyla sağlanabilir. Türkiye gecikmeksizin OHAL'i kaldırmalıdır'' denildi.
Raporda, Türkiye'nin sığınmacılar konusunda gösterdiği çabalar ise 'olağanüstü' diye nitelenerek övüldü.
Türkiye'nin AB'ye üyelik müzkarelerinde yeni başlık açılmasına yönelik bir öneri yer almadı, ancak müzakerelerin sonlandırılması tavsiyesinde de bulunulmadı.