Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Bayraktar, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre 2000 yılında yüzde 35,3 olan kırsal nüfusun 2011’de yüzde 28,6’ya indiğini, tahminlere göre kırsal nüfusun payının yüzde 25’in altına düştüğünü belirterek, "Önlem alınmazsa, kırsal kalkındırılmazsa, bu eğilimle halen 20 milyon olan kırsal nüfus, 2050’de 4,5 milyona gerileyecek." ifadelerini kullandı.
Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, FAO verilerine göre, 2000 yılında 63,6 milyon olan Türkiye nüfusunun yüzde 35,3’ü olan 22,5 milyonun kırsalda yaşadığını, 2011’de ülke nüfusunun 73,6 milyona ulaşmasına karşın kırsalda yaşayanların oranının yüzde 28,6’ya, sayısının ise 21,1 milyona indiğini belirtti.
FAO verilerine göre 2000 yılında kırsalda yaşayan yüzde 35,3 nüfusun yüzde 26,5’inin, 2011’de yüzde 28,6 nüfusun yüzde 19,9’unun tarımdan geçimini sağladığına işaret eden Bayraktar, kırsalda yaşayanların 2000 yılında yüzde 75,1’inin, 2011 yılında yüzde 69,6’sının tarımsal faaliyette yer aldığını ifade etti. Bayraktar, "Bu durumda kırsalda yaşayanlarda tarımdan geçimini sağlayanların oranı düşüyor. Her ne kadar kırsal nüfus 2050’de 4,5 milyona inse de bunun en fazla 3 milyonu tarımsal faaliyette yer alacak. Türkiye’de halen toplam nüfusun yüzde 39’unun işgücüne dahil olduğunu göz önünde bulundurursak, tarımda istihdamda en fazla 1-1,2 milyon dolaylarında olacak. Tabii bu istihdamın büyük bölümünü de yaşlı nüfus oluşturacak. Tarımın toplam istihdamdaki payı da yüzde 20’lerden yüzde 3’lere inecek." değerlendirmesinde bulundu.
Bayraktar, kırsal nüfusu sadece tarım nüfusu olarak görmemek gerektiğini, gelişmiş ülkelerden tarımda çalışan nüfus yüzde 2-3’lere inse de hala Japonya’da yüzde 8’inin, Avustralya’da yüzde 10’unun, Fransa’da yüzde 14’ünün, Hollanda’da yüzde 16’sının, ABD’de yüzde 17’sinin, Kanada’da yüzde 19’unun, İngiltere’de yüzde 20’sinin, İspanya’da yüzde 22’sinin, Almanya ve İsviçre’de yüzde 26’sının, İtalya’da yüzde 31’inin kırsalda yaşadığını belirtti.
Kırsalın kalkındırılması ve kır ile kent arasındaki ekonomik ve sosyal gelişmişlik farkının giderilmesinin tarım açısından çok önemli olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ne yazık ki kırsalda hızlı bir göç yaşanmış ve köylerimiz büyük oranda nüfus kaybetmiştir. Özellikle tarımda genç nüfus kaybı, tarımsal üretimi doğrudan etkilemektedir. Nüfusu kırsalda tutacak projeler yürürlüğe konulmalı, kırsal kalkınma desteklenmeli, başta gıda sanayisi olmak üzere kırsalda tarımsal girdi kullanan işletmelerin kurulması teşvik edilmelidir. Kırsala, kentlerde olan hizmetler götürülmeli, özellikle kırsal turizm önemsenmelidir. İnsanların doğdukları yerde doymaları sağlandığında, şehirler de ağır göç baskısından uzaklaşacaktır. Tarımsal alanda faaliyet gösteren büyük şirketlerin zarar etmeleri durumunda tarımsal işletmelerini kapatarak sektörden çıktıkları göz önüne alındığında, aile çiftçiliğinin, tarımın sürdürülebilirliği, gıda güvenliği, açlık ve yoksullukla mücadele, kırdan kente göçün azaltılması ve doğal kaynakların korunması açısından desteklenmesi gerekmektedir. Acilen kent ve kır arasındaki ekonomik ve sosyal farklar giderilmeli, kırsalın ülke ortalamasının üçte birinde kalan gelir seviyesi yükseltilmeli, öncelikle tarıma dayalı sanayiler, kırsal turizm geliştirilmelidir. İngiltere’de tarımdaki nüfus yüzde 1’lere inse de hala nüfusun yüzde 20’si kırsalda yaşıyor. Kırsaldaki nüfusun yüzde 95’i tarım dışında geçimini sağlıyor. Türkiye’nin de kırsaldaki nüfusu tutması ama tarımda çalışan nüfusunu azaltması gerekiyor."
Tarımın küçük ve parçalı arazi yapısı, tarımsal eğitim ve yayım hizmetleri ile iş birliği konusundaki yetersizlikler, kalite ve standartlara uyum konusundaki güçlükler, tarım-sanayi entegrasyonu ve pazarlama faaliyetlerinde etkinlik sorunları, sermaye ve mali kaynak yetersizlikleri, üretimin doğa koşullarına bağımlılığı ve verim düşüklüğü gibi yapısal sorunların çözülmesi gerektiğine işaret eden Bayraktar, başta orman köylüleri olmak üzere kırsaldaki yoksulluğu ortadan kaldırmanın, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerini etkin olarak götürmenin, kırsal altyapıyı modernize etmenin, toprak, su, orman, çayır mera, su ürünleri stokları gibi doğal kaynakları korumanın hayati önemde olduğunu, bunlar yapılırsa kırsal kalkınmanın sağlanmamasının mümkün olmayacağını ifade etti.