Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası bina dayanıklılık testine talepte yüzde 100'ü aşan artış görülürken, detaylı rapor bir ayda çıkıyor ve bina başına maliyet 20 bin liradan başlıyor. Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerin ardından özellikle eski binalarda yaşayan vatandaşların çoğu, binasının sağlam olup olmadığını merak etmeye başladı. Başta İstanbul olmak üzere fay hatları üzerinde bulunan Türkiye'nin birçok ilinde vatandaşlar depreme karşı bina dayanıklılık testi yaptırmak için arayışlara girdi.
AA'nın haberine göre binasının riskli olduğunu düşünen veya depreme karşı dayanıklı olup olmadığını öğrenmek isteyen vatandaşlar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenen kurum ve kuruluşlara başvurarak bu testi yaptırabiliyor. Bakanlığın internet sitesinde, risk tespit raporu için başvurulabilecek belediyeler, meslek odaları, kamu kurumları, üniversiteler ile özel kuruluşlar ve firmalar yer alıyor. Özellikle belediyeler tarafından ve sadece betondan numune alınarak yapılan tarama işlemi sonrası risk tespit raporu kısa sürede çıkabiliyor. Ancak binanın farklı yerlerinden karotların alındığı, farklı işlemlerin yapıldığı ve numunelerin laboratuvarlarda incelendiği detaylı tarama için daha uzun vakite ihtiyaç duyuluyor.
Riskli yapı tespitlerinin maliyetini kat malikleri öderken, söz konusu testi yaptırmak için bina sakinlerinden bir kişinin başvurması yeterli oluyor. Karot raporu olarak da bilinen bina dayanıklılık testi sonrası binaların depreme karşı riskli olup olmadığı ortaya çıkıyor.
İlk iş olarak belediyeden bina projenizi alın
Deprem Güçlendirme Derneği (DEGÜDER) Başkanı Sinan Türkkan, yaptığı açıklamada, detaylı bir raporun ortaya konduğu ve başvuran kişiye bir yol haritası niteliğinde raporun hazırlandığı bina dayanıklılık testinin nasıl yapıldığını anlattı. Türkkan, Kahramanmaraş merkezli meydan gelen depremlerden sonra İstanbul'da da riskin yükselmesinden dolayı vatandaşların panik halinde olduğunu belirterek, herkesin binasının durumunu merak ettiğini söyledi.
Türkiye'de şu anda deprem yönetmeliğinin çok açık olduğunu ve her şeyin net tanımlandığını dile getiren Türkkan, vatandaşın oturduğu konutla ilgili tereddüdü bulunması halinde ilk iş olarak belediyeye giderek binanın mevcut projesinin alınması gerektiğini vurguladı. Türkkan, "Mevcut proje alındıktan sonra bununla ilgili binada çalışma yapıp mevcut proje ile binanın uyumlu olup olmadığının tespitini yapıyoruz. Bu çok önemli bir konu. Çünkü resmi projeler ile binalar arasında uyumsuzluk da söz konusu olabiliyor" diye konuştu.
Mutlaka demir olmayan beton bölgeden karot alınmalı, demir kesilmemeli
Sinan Türkkan, projenin incelenmesinin ardından teknik ekiplerin binadaki kolonların ve kirişlerin mevcut projeye uyup uymadığı ile ilgili bir rölöve çalışması gerçekleştirdiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu çalışma gerçekleştirildikten sonra binada karot çalışmaları yapıyoruz. Karot çalışması sırasında betondan numune alma işlemi yapılırken mutlaka daha öncesinde donatı tespitlerinin yapılması gerekir. Düşey ve yatay donatıları tespit edip demir olmayan beton bölgeden karot alınması gerekir. Genelde burada profesyonel ve uzman olmayan bazı ekipler kolonlardaki demirleri de keserek karot alıyor. Bu gerçekten ciddi problemlere neden oluyor. Kolonlardaki donatılar tespit edildikten sonra boşluk kalan kısımda beton numuneler alarak bunları laboratuvarda kırdırıyoruz.
Binada kullanılmış betonun taşıma kapasitesini tespit ediyoruz. Daha sonra binadaki, kolonlardaki demir miktarlarını tespit ediyoruz. Bunlar bittikten sonra kırımlar yapıp donatıları da gözümüzle görüyoruz. Yani oradaki donatı gerçekten projeye uygun mu, değil mi, düz donatı mı gibi hususları betondaki pas paylarını kaldırarak tespit ediyoruz. Daha sonra zemin etüdü yaptırıp bina ile ilgili statik analizleri gerçekleştiriyoruz."
Kapsamlı raporun çıkması bir ay sürebiliyor
DEGÜDER Başkanı Türkkan, deprem dayanıklılık testinin aşamalarını kısaca özetleyerek, sürecin binanın projesinin doğru uygulanıp uygulanmadığının tespitiyle başladığını, kolonlardaki donatı tespitlerinin yapılması, betondan numune alınması, demirlerin pas payının kaldırılarak düz veya nervürlü olup olmadığına bakılmasıyla devam ettiğini, sonrasında zemin etüdü yapılması gerektiğini, son olarak statik analiz ve performans analiziyle binada güçlendirme/ dönüşüm yapılıp yapılamayacağı veya güçlendirmenin nasıl yapılacağına karar verildiğini anlattı.
Tespitlerin yapılması, numunelerin alınması, laboratuvarlarda inceleme gerçekleştirilmesi ve zemin etüdünün ardından raporun çıktığını dile getiren Türkkan, "Bir vatandaş 6-7 katlı, 20 daireli bir yer için müracaat ettiğinde sonuçların alınması, statik analiz yapılması bir ay sürebilir." şeklinde konuştu.
Türkkan, kapsamlı bir bina dayanıklılık testinin meskenin büyüklüğüne göre değişebildiğini kaydederek, "Böyle bir raporu hazırlamak için binanın tamamını elden geçirmek gerekiyor. Ücret binanın büyüklüğü ve işlemlerin kapsamına bağlı olmak kaydıyla değişebilir. Bina başına test maliyeti 20 bin liradan başlıyor" açıklamasında bulundu.
Binadan karot alınması herhangi bir zarar oluşturmaz
Sinan Türkkan, deprem sonrası özellikle sosyal medyada bir bilgi kirliliği yaşandığını belirterek, alınan karotların binaya zarar verdiği ve bunun yaptırılmaması gerektiği şeklinde söylemin yayıldığını söyledi. Türkkan, "Son günlerde sosyal medyada yayılan mikrotromor sistemle binaların dışarıdan inceleme yapılarak ve yukarıda belirtilen çalışmalar yapılmadan sağlamlığının tespit edildiği söyleniyor. Bu kesinlikle doğru bir bilgi değil. Alınan karotların binaya herhangi bir zararı olmaması için karot alındıktan sonra yüksek mukavemetli harçlarla bunların dolgularını yapıyoruz. Bundan dolayı binanızda herhangi bir hasar meydana gelmesi söz konusu değil" diye konuştu. Yeni yapılan veya güçlendirilen bir depremde binanın hiç hasar almayacağına ilişkin düşüncenin yaygın olduğunu ancak bunun doğru olmadığını dile getiren Türkkan, "Olası büyük depremlerde binalar hasar alabilir. Yapısal olmayan elemanlar yani duvarlar ve kolon ile kirişin olmadığı bölgeler hasar alabilir. Bu, binanızın riskli olduğunu göstermez. Önemli olan taşıyıcı sistemde hasarın meydana gelmemesidir. Güçlendirme veya dönüşümle bunu sağlıyoruz" açıklamasında bulundu.