Borsada iki korku çarpışıyor

Barış ERKAYA

Piyasaları aslında korkuların yönettiğini bu hafta net şekilde bir daha gördük. Merkez Bankası Başkanı’nı görevden alındı. Borsayı aşağı, dolar kurunu ise yukarı taşıyan ‘zarar etme korkusu’ ile dalgalanma başladı. Borsada aşırı düşüş ve dolarda hızlı yükselişte başka bir korku harekete geçti: ‘Kar edememe korkusu’yla daha sakin hareket başladı.

Bu nedenle Borsa İstanbul’da gelen satışlar devamlılık sağlayamadı. Dolar kuru 8 TL’ye yaklaştıkça satış yedi.
Yatırımcılar Türkiye’nin hikayesine yatırım yapıp yapmayacağına karar vermeye çalışıyor. 
Şimdi biraz daha geniş açıdan Türkiye’nin vaat ettiği hikayeye bakalım:

•    Borsa İstanbul ucuz mu pahalı mı? Türk hisse senetlerinin pahalı olduğunu öne süren herhangi bir rapor yok. Hatta tam tersi. Emsallerine göre yüzde 24-43 arasında ucuz olduğu çeşitli uluslararası banka raporlarında var. Üstelik bu raporlar BIST-100 dolar bazında yüzde 17 değer kaybetmeden önceki veriye göre.

•    Bu kadar dolarizasyonun konuşulduğu piyasada TL bazında zirve bir şey ifade etmiyor. BIST-100 dolar bazında zirvesinden yüzde 66 aşağıda, dibinden yüzde 290 yukarıda. Yukarıya doğru yüzde 191 potansiyel, aşağıya doğru ise 74 risk var. Yani risk/getiri oranına göre fırsat daha fazla. 

•    Pandemi döneminin ender büyüyen ülkelerinden biri olan Türkiye ekonomisi pandemi sonrasında büyüyecek mi? Dünya Bankası’ndan uluslararası yatırım bankalarına kadar Türkiye için 2021’de yüzde 4’ten az bir büyüme öngören yok. Pandemi sonrası toparlanma için dile getirilen ön şart ise yapısal reformlar. Bu konuda da hükümet gerekli adımları atmaya başladı. 

Lafın özü; borsada beklenti alınır, gerçekleşmeler satılır. Uzun vadede ise beklenti, bir hikayeye sahip olmaktır. Türkiye ve borsada uzun vadeli yatırım için hikaye sürüyor. Kısa vadede ise bu hikayenin yeterli olup olmadığını siyasi, konjonktürel, ekonomik riskler belirleyecek. Bu nedenle piyasaya kısa vadeli bakan için de doğru strateji, endekse değil hikayesi olan hisselere yatırım yapıp geri kalanını akışına bırakmakta. Ve kenarda bir miktar nakit tutmakta. Bu piyasa dalgalanmaları daha çok fırsat yaratacak gibi görünüyor.

DİKKAT: Önümüzdeki yaz ayları aslında uzun vadeli yatırımcı için her şeyin netleşeceği zaman olacak. Kısa ve orta vadede ise bankaların sendikasyon yenilemeleri bence piyasaların önündeki en büyük sınav. Türkiye Varlık Fonu’nun 11 ülkeden 14 bankayla 2019’dan daha ucuza borçlanması önemliydi. Fakat bu borçlanmanın son Merkez Bankası gündeminden önce kesinleşmiş bir sendikasyon yenilemesi olduğunu savunanlar var. Haklı olabilir. Bu durumda büyük Türk bankalarının çıkacağı dış kredi yenilemelerinin beklendiği gibi daha ucuza olup olmayacağı şunu gösterecek: Yabancı yatırımcı gözünde Türkiye’nin ne kadar kredibilitesi var ve bu hikayeye kısa vadede ne kadarı yatırım yapmaya hazır? Piyasaların kısa vadede yönü açısından en önemli kriterlerden biri bu olacak.