Geçen yılın aralık ayında başladığı yükseliş trendini rekorlarla 9 ay boyunca sürdüren BIST 100 endeksi, söz konusu dönemde 110.530 puana kadar yükseldi. Eylül 2017'de ABD ile Kuzey Kore arasında yaşanan füze gerilimi küresel piyasalarda risk iştahını azaltırken, bu durumdan negatif etkilenen BIST 100 endeksi de eylül ayını yüzde 6,46 değer kaybıyla 102.907 puandan tamamladı.
Tepki alımlarıyla ekim ayına alış ağırlıklı başlayan Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, önce ABD'nin, ardından da Türkiye'nin vize hizmetlerini askıya aldığını açıklamasının ardından 99.210 puana kadar geriledi. Bu seviyeden tekrar yükselişe geçen BIST 100 endeksi, 110.000 puanın üzerine çıkmayı başardı.
Kasım ayında 115.093 puanla rekor kırdı
ABD ile Türkiye arasındaki geriliminin azalması ve küresel piyasalarda artan risk iştahının etkisiyle kasım ayına da pozitif başlayan BIST 100 endeksi, 115.093.30 puanla tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü. Devam eden süre içerisinde artan jeopolitik ve siyasi riskler, yükselen döviz kuru ve küresel piyasalarda azalan risk iştahının etkisiyle kazançlarını geri veren BIST 100 endeksi, 104.000 sınırına kadar geriledi.
Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, yılın son ayına ise dünya borsalarından pozitif ayrışarak girdi. Endeks, 22 Aralık Cuma akşamına kadar yüzde 6,84 değer kazancıyla dünyanın başlıca borsalarından daha iyi performans gösterdi.
Analistler, BIST 100 endeksinin dolar bazında diğer borsalara göre ucuz kaldığını ve fazlaca iskontolu olduğunu belirterek, gelecek yıl global ortamın destekleyici olmaya devam etmesi durumunda endekste rekorların devam edeceğini bildirdi.
"2018'de Türkiye için kötü bir öngörümüz yok"
İş Yatırım Menkul Değerler AŞ Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin 2017'de sık sık jeopolitik ve politik şoklarla sarsıldığını, buna karşın dünya piyasalarıyla birlikte hareket etmeyi başardığını söyledi.
Gürleyen, ABD'deki ekonomik verilerin gelişmekte olan piyasalar ve Türkiye'yi rahatlatan yönde açıklandığını belirterek, "ABD büyüyor. İstihdamı artıyor. İşsizlik düşüyor. Buna karşın ücretlerden ve perakende fiyatlarından kaynaklanan bir baskı olmadığı için ABD'de enflasyon artmıyor. Bu ortam da Türkiye için olabilecek en iyi ortam... Türkiye büyüyor ama faizleri artırmak için dünyadan kaynaklanan baskı yok veya bu baskı daha yavaş geliyor." diye konuştu.
ABD Merkez Bankası (Fed) tarafından gelecek yıl 3, 2019 ve 2020'da birer faiz artırım kararı göründüğünü ifade eden Gürleyen, dünya piyasalarının Fed'in faizleri bu kadar artıracağını fiyatlamadığını, bu sebeple de doların küresel piyasalarda değer kaybettiğini söyledi.
Türkiye'nin, dünyadan sermaye ithal eden, yurt dışı finansmanla kendini finanse eden bir ülke olduğunu ve büyümesi için dışarıdan para bulması gerektiğini belirten Gürleyen, doların değer kaybetmesinin Türkiye için olumlu olduğunu kaydetti.
Söz konusu gelişmeler ile Avrupa'nın büyümesi de göz önüne alındığında 2018'de Türkiye ekonomisi için kötü bir öngörülerinin bulunmadığını, Türkiye ile ilgili 2018 büyüme beklentilerinin yüzde 4,5 olduğunu bildiren Gürleyen, enflasyon tarafında ise Türkiye'nin dünyadan negatif ayrıştığını söyledi.
Gelecek yıl enflasyonda çok sert düşüşler öngörmediklerini dile getiren Gürleyen, enflasyonun bu yıl yüzde 10,5, gelecek yıl ise yüzde 8,9 olacağı tahmininde bulundu.
"Dünyaya göre ucuz kalan sektörleri öneriyoruz"
Serhat Gürleyen, dünya piyasalarında tahvilden hisse senedine doğru bir rotasyon olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Özellikle Almanya tahvilleri başta olmak üzere Avrupa tahvilleri en çok değer kaybeden tahviller olacak. ABD'de uzun vadeli tahvillerden uzak durulacak ve yatırımcılar, portföylerinde hissenin ağırlığını artıracak. Bu öngörüde, ABD borsaları artmaya devam edecek. ABD borsalarında yüzde 10-15 artış potansiyeli görüyoruz. ABD borsalarının yükseldiği yerde Türkiye borsasında da yüzde 15-20'lik artış potansiyeli olabilir. Gelecek yıl BIST 100 endeksinin 120.000-125.000 bandında dengeleneceğini öngörüyoruz. Bu seviyelerin aşılıp aşılmayacağı, gelişmekte olan ülkelere olan risk iştahına ve dışarıdan gelecek kaynağa bağlı."
Gürleyen, dünyaya göre daha ucuz olan sektörlerin daha iyi performans sağlayacağını, bankacılık, sigortacılık, havacılık ve cam sektörlerinin gelecek yıl ön plana çıkabileceğini bildirdi.
"2018 yılında borsanın performansının benzer borsalara göre iyi olacak"
Garanti Yatırım'ın 2018 beklentilerini içeren raporda da BIST 100'ün yılı rekor seviyede kapatmaya hazırlandığı belirtilerek, global ortamın destekleyici kalmaya devam etmesi ve makro dinamiklerin de kuvvetlenmesiyle borsa performansının 2018'de güçlü olmasının beklendiği kaydedildi.
Raporda, Garanti Yatırım'ın mevcut endeks hedefinin 124.000 seviyesinde bulunduğu aktarılarak, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Yukarı doğru her hareket borsamız için yeni rekor seviyeler anlamına gelecek. 2018 yılında hem bankaların hem de banka dışı sanayi ve hizmet alanında faaliyet gösteren şirketlerin olumlu finansal sonuçlar açıklamalarını bekliyoruz. 2017 yılında banka ve şirket karlılıklarında görülen hızlı artıştan sonra erişilen yüksek platoların 2018’de de yukarı doğru eğimini korumasını bekliyoruz. Bu da şirketlerin borsa performansına yansıyacaktır. Bankacılık, havacılık, telekom, taahhüt, demir çelik ve petrol arıtma gibi sektörlerin ön planda kalmasını ancak borsadaki hisse seçimlerinde sektörlerden çok borsada işlem gören şirketin kendi dinamiklerinin dikkate alınmasını öneriyoruz.
2018 yılında Türk borsasının performansının benzer borsalara göre daha kuvvetli olmasını bekliyoruz. Çünkü mevcut durumda borsamızın değerlemesi 12 aylık ileriye dönük fiyat/kazanç çarpanı bazında yüzde 35-40 gibi çok ciddi bir iskontoya işaret ediyor. 2018 yılında bu iskontonun daralmasını öngörüyoruz."
Raporda, 2018'de önceki yıllarda olduğu gibi başta global olmak üzere ekonomik ve politik gelişmelerin borsanın performansı üzerinde etkili olacağı belirtilerek, "Beklentimiz, global tarafın destekleyici kalmaya devam etmesi. Bu öngörümüz altında global merkez bankalarının büyük ölçüde izleyecekleri politikaları ortaya koymuş olmaları ve bu politikaların global likidite üzerinde ciddi bir risk oluşturmadığını düşünmemiz etkili. Makroekonomik tarafta ise büyümenin yüzde 4,5-5 bandında sürdüğü, enflasyonun ise tekrar tek haneli rakamlara doğru gerilediği bir düşüş trendi izleyeceği olumlu bir tablo bekliyoruz. İkili ilişkilerde de, 2018'de özellikle AB ile ilişkilerde daha yapıcı bir dönem yaşanmasını bekliyoruz." ifadeleri kullanıldı.