Ekononmi Bakanı Zafer Çağlayan, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Gençlik Kurulu tarafından düzenlenen "4.Uluslararası Genç İşadamları Kongresi"nde konuştu. MÜSİAD'ın hamurunda adeta tuzu olduğunu
belirterek, hükümet olarak kadınlara karşı pozitif ayrımcılık yaptıklarını, bundan sonra toplantıyı "işadamları"yerine "işinsanları" adı altında yapılması gerektiğini kaydetti.
Çağlayan konuşmasında şunları söyledi:
"MÜSİAD bugünkü çalışma şartlarını, iş imkanlarını maalesef AK Parti dönemi öncesinde bu rahatlıkta
yapamıyordu. MÜSİAD'ın kuruluşundan, isminden rahatsızlık duyanlar vardı. MÜSİAD'ı Başbakanımızın da talimatlarıyla bakanlığımızın çözüm ortaklarından biri kabul ediyoruz. Ticaretin, rızkın önemini ve riskin ne olduğunu birçok katılımcımız bu toplantıda tecrübelerini paylaşacak. Peygamber Efendimizin dediği gibi 'Rızkın 10'da 9'u ticarettendir'. Ticaretin ahlaklı, hilesiz ticaretin nasıl yapıldığını Peygamber Efendimiz bizlere, bütün
dünya toplumuna göstermiştir."
Çalışmadan,alın teri dökmeden rızık kazanılmaz. AK Parti öncesi dönemlerde zengin olmanın yolunun devletin kasasına el atmaktan geçtiği, gençlerimizin 'Türkiye'de zengin olmak için devleti soymaktan, banka soymaktan geçer'anlayışı,AK Parti iktidarıyla birlikte helal çalışanın, alın teri dökenin ve işini en iyi yapanın başarılı olacağı bir dönemle karşı karşıyayız."
Bakan Çağlayan, Türkiye'nin her geçen gün önemli başarılar elde ettiğini, dünya ekonomisinde önemli bir yere
sahip olduğunu anlattıktan sonra şöyle devam etti:
"AB konusunda evelallah eski Türkiye yok, yeni Türkiye var. Artık Türk insanı çalışmak için Avrupa ülkelerine
gitmiyor. Artık bu ülkede insanlar etnik kökenleri ve inançlarından dolayı bu ülkeden kaçarak Avrupa’nın birçok
ülkesine sığınmıyor. Dünyada son derece öneme sahip olan Türk iş dünyasının gençleri Türkiye'ye dönmeye
başladı. 11 yıl önce bir Anayasa kitapçığını fırlatılmasından dolayı ekonomik krizin çıktığını söyleyenlere şunu
söylemek isterim ki o tarihlerde bir sanayici olarak Türkiye o kadar kötü yönetiliyordu, kamu borçları öylesine
yüksek, bütçe açıkları öylesine yüksekti ki bırakın Anayasa kitabı atmayı leblebi bile atsanız bu kriz çıkacaktı."
Çağlayan "Avrupa Birliği'nin (AB) iş dünyasına zulüm etmeye devam etsin, vize ahlaksızlığını sürdürmeye
devam etsin" diyerek, büyüyen Türkiye'nin önünü kesmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini belirtti.
Ekonomi BakanıZafer Çağlayan, AB'nin Türk insanına vize ayıbını uygularken, gerekçe olarak Türkiye'nin AB üyesi
olmadığını söylediklerini belirterek, "Türkiye bu kadar çabamıza rağmen Türkiye AB üyesi hala olamamışsa bu
bizim değil AB'nin ayıbıdır. Bugün bu ayıbı işleyen, tam üyelik yaptırmayan vize engeliyle karşı karşıya bıraktıran
Avrupa yeni Türkiye'nin farkında olmak durumundadır" dedi.
Türkiye'nin AB üyesi olduğu zaman "Avrupa mı, Türkiye mi kazançlı çıkar?" sorusunun boşa çıktığını ifade eden
Çağlayan, Türkiye'nin küresel krizde Avrupa'ya bir ekonomi dersi verdiğini kaydetti.
Çağlayan, ekonomik istikrarın, ekonomik reformların, demokratik ve bireysel özgürlükler konusundaki
çalışmaların AB istediği için yapılmadığını, Türkiye halkının bunları hak ettiği için yapıldığını anlatarak, "Türkiye'de insanlar etnik kökenlerini saklamak zorunda kalmayacak. Bu ülkede ne Kürt'ün Türk'e, ne Türk'ün Arap'a ne başkasının diğerine üstünlüğü yoktur. Biz ülkemizdeki bu çeşitliliği zenginlik olarak görüyoruz. Her ne olursa olsun yeter ki bu ülkenin birliğinden, beraberinden, bölünmez bütünlüğünden, devletin ve bayrağının tekliğinden yana olsun herkes bizim kardeşimizdir. Bundan 15 yıl önce bu konuları konuşmak suçtu" diye konuştu.
İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerle ticari engellerin kaldırılması gerektiğini belirten Çağlayan,şöyle devam etti: "İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi 57 ülkeye bir çağrıda bulunmak istiyorum; gelin biz ticaretimizi artıralım, güçlerimizi birleştirelim"
Çağlayan, kasım ayında yapılan 13,8 milyar dolar ihracatın Cumhuriyet tarihine damgasını vurduğunu belirterek, "Gençlerimiz, cesur olun, alacağınız riskleri de ölçüp tartarak alın. Ortaklıklar kurun. Gelin güçlerimizi birleştirelim" diye konuştu.
Aile şirketlerinin önemine dikkati çeken Çağlayan, "Maalesef ülkemizde aile şirketlerinin yaşı ortalama 25'tir.
Japonya'da 1200 yaşında aile şirketi var. Bizim birlikte hareket etmemiz, ortaklıklar yapmamız ve cesur
kararlar almamız gereken bir dönemdeyiz" dedi