Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen, TGRT Haber, Beyaz TV, TVNet, Akit TV ortak yayınında, gündeme ilişkin soruları cevapladı.
Erdoğan, "Meydanlarda bir büyük teveccühün olduğunu görüyorum. İnşallah bu teveccühle milletimiz işi ikinci tura bırakmadan kararını verecektir." dedi.
"Dükkanınızı bir çırağa teslim eder misiniz?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son 12 kala da önünüze anketler gelmeye devam ediyordur. Birinci turda bu iş biter mi, yoksa ikinci tura kalır mı? Kamuoyu anketleri nedir?" sorusu üzerine, en büyük kamuoyu araştırmasının sandığın konulduğu gün, milletin orada vereceği karar olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Onun için önceden 'şu kadar şöyle olur, böyle olur' bunları konuşmayı ben isabetli bulmuyorum. Ama meydanlarda bir büyük teveccühün olduğunu görüyorum. İnşallah bu teveccühle milletimiz işi ikinci tura bırakmadan kararını verecektir. Bunu niye söylüyorum? Her şeyden önce bir deneyim söz konusu. 11,5 yılını Başbakanlıkta geçirmiş, ardından 3,5-4 yılını Cumhurbaşkanlığında geçirmiş bir aday var, diğer tarafta ise bu işlerle yakından, uzaktan alakası olmayan adaylar var. Tabii şimdi böyle bir süreç içerisinde herhalde, ben meydanlarda söylüyorum; sizler dükkanınızı bir çırağa teslim eder misiniz? Etmezsiniz. Bu iş böyle bir deneme, yanılma metoduyla olmaz.
Türkiye artık yeni bir sürece ivme yakalayarak giriyor. Bakın şimdi ilk çeyrekte Türkiye 7,4'ü yakaladı. 7,4'ü yakalayan Türkiye'yi bugün bakıyoruz Bay Kemal, Malatya'da esnaflara konuşuyor, karşısında 100-150 esnaf kardeşimiz var, adeta bir aldatmaca oynuyor. Söylediği ne biliyor musunuz? Çok enteresan, 'Bu 7,4 sizin cebinize yansıdı mı?' diyor. Bu bir aczin ifadesidir. Şimdi olayı böyle değerlendirdiğiniz zaman adama sorarlar, bu ülkede yapılan bütün yatırımlar hangi kaynaktan geliyor? Eğer büyümesi olmayan bir ülke olsak siz bu yatırımları yapabilir misiniz? Küçülen bir ülke olsak bu yatırımları yapabilir misiniz? Bunca fakir, fukaraya, garip gurebaya destekler veriliyor, çiftçiye destekler veriliyor. Bu yatırımları neyle yapacaksınız? Hayvancılıkla uğraşanlara bunca destekler veriliyor. Bunları neyle yapacaksınız? Eğer büyüme potansiyeliniz olmasa bunu yapamazsınız."
"CHP'nin mantığı hep yalanlar üzerinedir"
"Muhalefet sürekli ekonominin iyiye gitmediğini, Türkiye'in bir kriz ile karşılacağını söylüyor. Sizce ekonomi kötüye gidiyor da niye Türkiye 7,4 büyüyor?" şeklindeki soruya Erdoğan, "Muhalefetten bugüne kadar ekonominin iyiye gittiğini hiç duydunuz mu? Ekonominin dört dörtlük olduğu günlerde dahi iyiye gittiğini duydunuz mu?" yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin görevinin her zaman beyaza "siyah" demek olduğunu belirterek, "Hele hele Türkiye'nin muhalefetteki talihsizliği, böyle bir yapıya sahip olmasıdır ve bunlar hiçbir zaman bu ülkenin kalkınmışlığını... Asla bunlar çünkü tamamen bir yıkım ekibidir. İşte köprülerden tut da Kanal İstanbul'a varıncaya kadar bütün bunlarla ilgili hepsi ne yapıyor 'İstemezük, yaptırmayız' eskiden komünitslerin metotları buydu, aynı şeyi şimdi bunlar yapıyor, 'Satturmazuk.' Rahmetli Özal da öyle diyordu tam aksine, 'Satarım, babalar gibi satarım'. Şimdi biz özelleştirmede bu başarıyı nasıl elde ettik, böyle elde ettik. Eğer zarar ediyorsa, işte bu CHP, SEKA'yı tutturmuştu, 'Biz burayı asla özelleştirmeye dahil etmeyeceğiz.' Ne oldu? Yaptık. Zaten zarar ediyor, zarar eden bir yeri niye tutalım. Kocaeli Belediyesi bir bölüm işçiyi istihdam etti. Ondan sonra tamamen SEKA'nın yerini halka açtık, orayı muhteşem bir fuar ve gezi mekanı haline getirdik." ifadelerini kullandı.
Muhalefetin Cumhur İttifakına yönelik iddialarının sorulması üzerine Erdoğan, geçen pazar Diyarbakır'a gittiğini, miting gerçekleştirdiklerini ve verilen resmi rakama göre 35 bin kişinin katılım sağladığını aktardı.
Erdoğan, "Bugün Bay Muharrem oradaydı. İki soru soracağım. Bir, mitinge katılanlar CHP'li miydi, HDPli miydi? Benim aldığım bilgiler tamamına yakını HDP'liydi. Aldığım istihbarat bu ve rakam söyledikleri 10 bin. Kiminle cirit atıyorsunuz?" dedi.
O akşam kendisinin kanaat önderleriyle, 6 bin kişiyle iftar yaptığını, hatta onda bile saptırmaya gittiklerini dile getiren Erdoğan, yanında oturan Tayyip Elçi Hocanın namaza gittiğini ve o arada prompteri kullanamaz hale geldiğinin söylendiğini ancak durumun bununla alakasının olmadığını ifade ederek, "Bu CHP'nin mantığı hep yalanlar üzerinedir. Anlayışı yalanlar üzerinedir. Prompterin kullanılmaması, şusu, busu diye bir şey söz konusu değil. Biz de prompteri da babalar gibi kullanırız, prompteri da kenara koyduğumuz da babalar gibi konuşuruz. Hayatımız bizim böyle geçmiş." şeklinde konuştu.
"Bu milleti biz böldürtmeyeceğiz"
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kürtlerin de devletidir'. dediniz. Cumhur İttifakı ile oy oranları düşecek söylemine de bu bir cevap olarak kullanıldı ama unu biraz açar mısınız?" denilmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rabia"da tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet olduğunu, tek millette 81 milyonun bulunduğunu söyledi.
Erdoğan, "Eğer biz bunları ayırt edersek çok büyük yanlış yaparız. Eğer bizi bugün Günedoğulu kardeşlerimiz, Kürt kardeşlerimiz, Doğu'dakiler seviyorsa ve oralarda AK Parti önemli bir güç halindeyse bunun sebebi, biz Batı'da hangi hizmetler varsa o hizmetleri oraya da götürdüğümüz için ama bu CHP'nin falan oralarda dikili taşı yok, en ufak hizmeti yok. Ondan dolayı da tabii oradaki Kürt kardeşlerimizin bunlara bakışı sağlıklı değil." diye konuştu.
"Kürt vatandaşların oylarının bu seçimde de belirleyici unsur olacağını düşünüyor musunuz?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
Türkiye genelinde 'Bu iş olmazsa olmaz, yüzde 100 böyledir' diyemeyiz, bu yanlış olur. Çünkü hangi bölgede ne kadar Türk var, ne kadar Kürt var bunların hepsi ayrı değerlendirmeye tabii olan şeylerdir. Böyle zaten mezhebi yaklaşım içerisinde olanların da kendilerini pahalıya satma anlayışları vardır, etnik veya etnisiteler de kendilerini pahalıya satma hassasiyetleri vardır. Bunları koyalım bir kenara. Biz şuna bakalım; Türk milleti. Bu bu Türk milletinin içinde de tek millet diyorum. Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü vesaire, hep beraber, tek millet olacağız ama bayrağımız da tek olacak. Eğer kalkıp da buraya paçavraları vesaireleri gelip sokuşturmak suretiyle bizim bayrağımızı eş bir bayrak ortaya çıkarmaya kalkarlarsa ondan sonra vatanımız üzerinde herhangi bir operasyon düşünmeye kalkarlarsa kusura bakmasınlar biz orada işte üzerlerine F16 oluruz, İHA, SİHA oluruz, her şeyimizle bunları yok ederiz. Tek devlet diyoruz. Yok paralel, şu devlet, bu devletmiş böyle bir şey asla söz konusu değil. Çünkü bu milleti biz böldürtmeyeceğiz ve özelliğimiz bizim bu. Cumhur İttifakı'nı da parçalamaya, bölmeye kimsenin gücü yetmez. Bu konuda benim hassasiyetim şudur, ama biz Cumhur İttifakı'nı özellikle liderler bazında değerlendirmemiz lazım. Yani aşağıda 'şu şöyle söylemiş, bu böyle söylemiş' bunlara biz asla kulak asamayız. Bu konuda biz liderler olarak bir defa Cumhur İttifakı'nı korumakla, geleceğe yönelik taşımakla sorumluluğumuz var. İnşallah bu anlayışımız, bu inancımız Cumhur İttifakı'nı tüm millete sarih olduğunu düşünerek, ülkemizin geleceğine, beka sorunu biz bununla inşallah çözeceğiz."
"Sen kimsin de neyi kaldırıyorsun?"
TİKA'nın ve AFAD'ın kaldırılacağı söylemlerine değinen Erdoğan, "Sen kimsin de neyi kaldırıyorsun? AFAD'ın yaptığı işlerden, hayırlardan haberin var mı? Ötür tarafta TİKA nerede tarihi eserlerimiz varsa bu tarihi eserlerimizi rölöve ediyor, ayağa kaldırıyor. Sen 'bunları yok edeceğim' diyorsun. Benim milletim bu ifadeyi kullanan insanlara, bu ülkede Cumhurbaşkanlığı yetkisi verir mi? Bunlar benim milletimi, gaflet için de mi zannediyorlar? Biz dünyaya AFAD, TİKA, Kızılay ile meydan okuyoruz. Bunlar ise bu kurumlarımızı kapatmaktan söz ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
12 milyon metrekarelik Millet Bahçesi
Millet Bahçeleri'nde planlanan konsepte ilişkin bilgi veren Erdoğan, bu projeyle ilgili ilk etapta atacakları adımın, eski stadyumları Millet Bahçeleri'ne dönüştürmek olduğunu belirtti.
İstanbul'da Atatürk Havalimanı'nı, yeni havalimanı ile değiştireceklerini, 29 Ekim'de yeni havalimanını açacaklarını hatırlatan Erdoğan, 29 Ekim'e kadar Atatürk Havalimanı ile ilgili proje çalışmalarına başlayacaklarını söyledi.
Atatürk Havalimanı'ndaki alanın 12 milyon metrekare olduğunu aktaran Erdoğan, "Orada mevcut ağaçlarımız var ama burası sökülecek. Sökülmek suretiyle de orası ağaçlandırılacak, yeşillendirilecek. Bodur ağaçlar olacak ama ağırlığı neye vereceğiz? Ağırlığı çim. Anneler, babalar, çocuklarıyla beraber gelsin, yuvarlansın diye." ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz günlerde sahilde piknik yapan vatandaşların yanına uğradığını anlatan Erdoğan, "Orayı görünce dedim ki buralar bize yeterli değil, daha büyük alan gerekli. Zaten teklif geliyordu. Bu proje bütün şehirleri kapsayacak." dedi.
Yeni sistemdeki hazırlıklar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni sistemde bazı bakanlıkların kaldırılacağına ilişkin, 24 Haziran'da iş bittikten sonra 10-15 günlük bir vakit olacağını, ekibiyle beraber çalışmalarını yaptıklarını, o sürede bunu çok daha farklı bir şekle dönüştüreceklerini anlattı.
Kanun Hükmünde Kararnameler'in daha sonra cumhurbaşkanlığı kararnamesine dönüşeceğini dile getiren Erdoğan, "Bu süreyi bizim çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Şu an itibariyle biz yeni sistemde bir defa kabine olsun, kurullar olsun, bunun yanında başkanlıklar olsun, bu tür şeylerimizi hazırlamış bitirmiş vaziyetteyiz. Bir de cumhurbaşkanlığının yapısı içindeki en yakın çalışma arkadaşları olsun. Bunları şu anda bitmiş vaziyette. Dolayısıyla çalışmaları birlikte, beraber yürütüyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, başkan yardımcılığı sayısının belli olup olmadığına ilişkin, şunları söyledi:
"En az bir tane ama ondan sonrası cumhurbaşkanının tasarrufuna kalmıştır. Bu iki de olur, üç de olur, dört de olur, beş de olur. Burada bütün mesele yanınıza alacağınız, tercih edeceğiniz bu arkadaşlarımızın her şeyden önce deneyimli, tecrübeli, iş bitiren, böyle bürokratik oligarşinin o çirkinliklerini kendinde taşıyan değil, onları bir kenara koymuş çok seri üreten, teori pratik buluşmasını çok iyi yapan ve bunu eğer başarabiliyorsa onlardan alacağımız çok şey var. Onlardan istifade edeceğimiz çok şey var. Bu bakımdan şu anda biz isimler üzerinde de çalışmalarımızı yapıyoruz. Bunların hepsi inşallah 24 Haziran'dan sonra Rabbim lütfeder, milletim de bize tamam yürü derse, bunları o zaman açıklayacak noktaya geliriz."
"Oranı yakalamadıktan sonra parlamentoda anayasa değişikliği yapamazsınız"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, parlamenter sisteme dönüş olup olamayacağına ilişkin soru üzerine, bunun için çoğunluğun bulunması gerektiğini söyledi.
Çoğunluğu bulmadıktan sonra parlamenter sisteme geçişin mümkün olamayacağını ifade eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Dedim ya bunlar hep atıyor. 16 Nisan'da ne oldu? Anayasa değişikliği oldu. Anayasa değişikliğiyle yeni bir süreç başladı. Yeni süreçte de belli oranlar veriyor. Eğer siz o oranı yakalamadıktan sonra parlamentoda bir anayasa değişikliği yapamazsınız. Millete gitme noktasında da size müsaadeyi verecek olan yer neresi? Gene parlamento. Bunlar ya bu işi bilmiyor, ya da kafaları karıştıralım diye ne yapabilirimin gayreti içerisindeler. Veyahut da '24 Haziran'da galiba biz yokuz' diyorlar. 'Öyleyse şimdiden biz kafaları karıştırmak için ne yapalım.' Ama ne yaparlarsa yapsınlar benim milletim 24 Haziran'da kimin ne iş yaptığını çok iyi bildiği için bunlara gereken dersi verecek."
Özelleştirmeler
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "(Özelleştirmeler) Yani biz zarar eden kamu kurumlarını asla tutamayız, tutmamalıyız." şeklinde konuştu.
Zeytin Dalı Harekatı
Erdoğan, "Şu anda 4 bin 600'ü aşkın Afrin'de etkisiz hale getirdiğimiz terörist var. Halkımızı rahatsız eden ne kadar terörist varsa, son teröriste kadar, biz bu işin üzerine gideceğiz." dedi.
"CHP'nin Güneydoğu'da en ufak bir hizmeti yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "CHP'nin oralarda (Güneydoğu) en ufak bir hizmeti yok. Ondan dolayı Kürt kardeşlerimizin bunlara bakışı sağlıklı değil." diye konuştu.
Kanal İstanbul
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin "Kanal İstanbul'u yaptırmayacağım" söylemlerine değinen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"(Buna ihtiyaç yok) diyor. Ne getirip, ne götürdüğünden haberi yok. Bugün Süveyş Kanalı'nın 40 milyar dolar, kanaldan geliri var. Panama'nın yine ona benzer güçlü bir kaynağı var. Biz burada önemli bir adım atıyoruz. Her şeyden önce Kanal İstanbul stratejiktir. Çünkü Boğaz, her an bir tehdidin altındadır. Bunu bir Romen tankeri ile Haydarpaşa'da yaşamıştık. Bu defa bir tarihi yalıda oldu.
Kanal İstanbul'un her iki yanını, adeta İstanbul'un rezerv alanları olarak, farklı bir mimari ile inşa edeceğiz. İstanbul'un değişik yerlerindeki uygunsuz binaları, bunların arzu edenlerini buraya taşıma imkanımız olacak. 45 kilometre uzunluğundaki bu kanal, İstanbul'un güzelliğine farklı bir güzellik daha katacak. Bir de marka olacak. Dünyada anılır hale gelecek."
Emekliye bayram ikramiyesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Emekliye biz bayram ikramiyesini getirdik, şimdi diyor ki 'Onu biz vadetmiştik.' Vadettiysen yap ama biz şu anda oturduk Sayın Başbakanla, Maliyeyle konuştuk, 'Biz bunu yapar mıyız? Yaparız. O zaman 'Her iki bayramda biner lira vereceğiz' ve şu anda da bu para verilmeye başlandı." dedi.
Kıraathane projesi
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı İnce'nin bu kıraathane projelerine adeta "kumarhane" dediğini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir taraftan da 'Bu, işsizliğin alametidir' diyor. Edebi bir kenara bıraksam, buna söyleyeceğim laf çok ağır olur. Şurada çocukların hali ortada. Herkes çayını içiyor. Bir taraftan dersini çalışıyor. Bunların büyük kısmı üniversite adayı. İnternet de var. Burada senin sadece takdir etmen gerekir. O bunu demiyor, bunu hemen kumarhaneye benzetiyor. Çünkü kendileri hep oralarda hayat geçirdiler. Oralarda iskambil, oralarda zar attılar, oralarda okey taşlarıyla haşır neşir oldular. Şimdi buraları da zannediyor öyle. Kıraathane okuma yeri demektir. Bu ismi bilhassa seçtim, çünkü eskiden vardı."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kıraathaneyi Millet Kıraathanesi olarak hayata geçirip, gençleri kafelerden kurtarmayı hedeflediklerini söyledi.
Kıraathanelerde de internetin olacağını aktaran Erdoğan, "Ama diğer internet kafelerde farklı şeyler yapılıyor. Bir nevi uyuşturucu olayı. Uyuşturucuyla mücadelenin önemli yerlerinden bir tanesidir oralar. Türkiye'de bizim uyuşturucuyla mücadelede en önemli adımları atmamız gereken yerlerden birisi oralardır. İçişleri Bakanlığımızın büyük bir mücadelesi var ama yeterli değil. Gençliğimizi elden kaçırıyoruz. Kaçırmamak için ne gerekiyorsa bunu yapmamız lazım. Millet Kıraathaneleri bunun önünü açacak, onlara zihinsel, fikri derinlik kazandıracak." diye konuştu.
"Her müracaat eden üniversiteli burs veya kredi alır"
Gençlerin burs sorunu da olmadığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Her müracaat eden üniversiteli burs veya kredi alır. Geri gönderdiğimiz yok. Ama bunu bile yalan (Muhalefet) söylüyorlar. Ama bazıları krediyi beğenmiyor. Buradan söylüyorum; beğenmemezlik yapmayın. Bir defa bu kredinin faizi yok. Bu krediyi işe girdikten sonra ödemeye başlıyorsun. Bu arada da ana para zayıflamaya başlıyor. Bu imkanı üniversiteli genç aslına fark etmesi lazım. Burs karşılıksız. Bunu maalesef muhalefet istismar ediyor. Bizim yaptığımız bu. Biz sizin gibi palavra atamayız. Şimdi biz dürüst olacağız, halkımızı aldatmayacağız. Ya bunları bu kadar biliyordunuz, yapıyordunuz da CHP'nin bu ülkede koalisyon ortağı olduğu dönemler veya kendisinin iktidar olduğu dönemlerde acaba siz kaç öğrencimize kaç kuruş verdiniz? Gerçekçi olalım, dürüst olalım. Çiftçiye para, ne verdiniz."
İnce'nin açıklamaları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çıkmış bir tanesi diyor ki 'Külliye'yi üniversitelere vereceğim, Çankaya'yı zaten kullanmayacağım.' Bu çok çirkin bir popülizm. Havada karada kaparlar da öyle bir şey olsa, olmayacak zaten... Öyle bir şey söyle ki millet bunu makul karşılasın." şeklinde değerlendirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Siz Muharrem'in söylediklerine bakmayın, anlamaz bu işlerden. Sen kalkıp Selo, Selo, Selo, onların bağırması çağırması altında miting yapıyorsun, biz öyle bir mitingi yapmıyoruz, ona da ihtiyacımız yok." dedi.
OHAL'in kaldırılması
Cumhurbaşkanı Erdoğan, OHAL'in getirilmesinin en önemli sebebinin terör odaklı olduğunu, terör odağında birinci derecede FETÖ olduğunu, PKK, PYD, YPG ve DEAŞ'ın da yer aldığını anlattı.
16 yıl önce iktidara geldiklerinde Türkiye'deki OHAL'i bir ay içerisinde kaldırdıklarını dile getiren Erdoğan, "O OHAL teröre karşı değildi. Maalesef bölgeseldi. Güneydoğu, Kuzey Irak'a yönelikti. Bizimki ise tamamen teröre yönelik. O dönemdeki OHAL'de fabrikalar hep grevlerle karşı karşıyaydı. Bizim dönemimizde herhangi bir fabrikada grev söz konusu mu? Tam aksine. Böyle bir greve yeltenme olduğu zaman biz OHAL ile karşısına çıkıyoruz. OHAL terörle mücadeleyi rahatlattı. Teröre yönelik çok ciddi mücadele verdik. Şu anda bu işi ciddi manada yumuşattığımız için 24 Haziran'dan sonra biz OHAL'e şöyle bir neşter vurabiliriz. Ama şunu da söyleyeyim. Herhangi bir sıkıntı olduğu anda da OHAL tekrar getirilebilir. Şu anda bu sıkıntılar büyük ölçüde aşıldığı için buna bir ara verebiliriz." şeklinde konuştu.
MHP'den isimlerin kabinede yer alıp almayacağı konusu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada ehliyet, liyakattir aslolan ve bu ehliyet liyakatle tabii parlamento sayısı nasıl oluşacak bu önemli. Bu sayı oluştuktan sonra, duruma göre değerlendirmesi yapılır. Yani MHP'ye gönül vermiş arkadaşlardan da istifade edilir. Yani buna göre bir değerlendirmeyle bizim burada ehliyet ve liyakate bakarak, güçlü isimlerle güçlü bir kabineyi kurmak gerekir." dedi.
"Yeri geldiğinde gerekli şekliyle S400'leri kullanacağız"
Münbiç konusunda ABD'nin kullandığı ifadeye değinen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"(Biz bunların seri numaralarını biliyoruz. Bu seri numaralarıyla bu silahları PYD'den, YPG'den toplayacağız. Onları da Münbiç'ten çıkartacağız.) Ne kadar samimiler bilemiyorum. Daha önce de söylediler. Dışişleri Bakanım da bunları anlatıyor bu şekilde. Bunu şimdi göreceğiz. Süreler verildi. Bu süreler içinde gerçekten Fırat'ın doğusuna bunlar sürülürse, samimiyetlerini anlayacağız. Çünkü burada yüzde 90-95 Arap var. PYD, YPG buradan çıkarıldıktan sonra Arap nüfus kendi topraklarına dönecek. Burada bazı görüşmeleri, müşterek atılacak adımları da tespit edeceğiz. Şu anda o çalışmalar da devam ediyor."
F35 konusunu da değerlendiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"F35'de verdikleri söz... Çünkü biz 800 milyon dolar ödedik. Bu bizim anlaşmamızın gereği olan bir ödeme. Bize kalkıp da bir defa bu noktada yanlış yaparlarsa, bu dünyada uluslararası hukuk var. Bu hukukun gereği neyse, bu hukukun gereğini işletiriz. Bu bir. S 400'lere gelirsek, kusura bakmasınlar biz S400'leri çekip alıp da ambara koyacak halimiz yok.
Biz S400'leri yeri geldiğinde kullanacağız.
Bunlar savunma sistemleridir. Biz bu savunma sistemini kullanmayacağız da ne yapacağız? Biz yine Amerika'nın eline mi bakacağız? Yıllarca istediğimizde bize hep şu cevap verildi. 'Kongre izin vermiyor'. Biz artık bıktık. Şimdi Rusya teklifimize gayet cazip bir teklifle karşılık verdi. Ortak üretime dahi girebiliriz dedi. Kredi noktasında da gayet uygun kredi şartlarını bize verdi. Biz şu anda bu süreci, bu şekliyle işletiyoruz."
Münbiç operasyonu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin çok ciddi bir diplomasi sürdürdüğünü vurgulayarak, Rusya'yla, İran'la, Fırat'ın doğusunda ise Amerika'yla, koalisyon güçleriyle diplomasinin sürdüğünü kaydetti.
Münbiç olayının kendileri için yeni olmadığını ifade eden Erdoğan, ABD eski Başkanı Obama'nın olduğu dönemde gündemlerinde yer aldığını, Obama'nın Zeytin Dalı operasyonunda Türkiye'yi oyaladığını, Antalya'daki G20 toplantısında bunları konuştuklarını, Obama'dan bazı mühimmat, malzeme talebinde bulunduğunu, kayıtlarını almalarına rağmen bunların hiçbirinin yapılmadığını belirtti.
Erdoğan, Trump'la da bu konuları görüştüğünü, olumlu cevaplar vermesine rağmen netice alamadıklarını dile getirerek, 16 Mayıs 2016'da Amerika'da toplantı yaptıklarını, hem ikili hem de heyetler arası görüşmelerde bunları sorduğunu anlattı.
Erdoğan, görüşmelerde "Bizi eğer Münbiç'te yanınızda görmek istemiyorsanız, bunu bilelim. Görüyorum ki siz PYD, YPG ile beraber hareket etmeyi tercih ediyorsunuz. Bunlar bize göre terör örgütüdür. Siz bunları terör örgütü olarak kabul etmiyorsunuz. Bir de uydurma bir isim daha koydunuz yanına, SDG. Bunları biz yutmuyoruz. Bunu bilmenizi isterim." dediğini anlattı.
Kandil operasyonu
"Kandil'deki son durum nedir? Seçimlerden önce mi olur sonra mı? Bir de muhalefet bunun seçim argümanı olarak kullanıldığını ifade diyor. Ne diyorsunuz?" şeklindeki sorulması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Kandil'de kimse yok' diyor. Kandil'de kimsenin olmadığını neye dayanarak söylüyor? Burada bir şey çıkıyor ortaya. (Bilgi geliyor) Bilgi geliyor kesin. Bugün demek ki beraber yaptıkları kişiler onlara sufle ediyorlar. Biliyorlar ve orada kimse yok. Tamam da Türkiye'nin şu anda istihbaratı, her şeyi orada ne olup olmadığını bilmiyor mu? 20 uçakla orada biz tamamıyla ciddi manadaki koordinatlarını aldığımız hedefleri vurduk. Bunlar sıradan hedefler değildi. Aynı şekilde Kandil'in bir benzeri neresidir? Sincar'dır. Aynı durum Sincar için her an geçerlidir."
Erdoğan, operasyonun zamanlamasına ilişkin soruya da bunun söylenmeyeceğini belirterek, "Bir gece ansızın gelebiliriz, vurabiliriz. Söylenerek, burada davul, zurnayla olacak iş değil." ifadelerini kullandı.
Irak yönetimi ile olan temasların sorulması üzerine de Erdoğan, Tahran ile temaslarının devam ettiğini, istihbaratın aynı şekilde olduğunu, oralarla bu temasların yürütülmesinin önemli olduğunu aktararak, Fırat'ın doğusu ve batısıyla alakalı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun görüşmeleri yaptığını, bunun da Türkiye'nin oralarla da münasebetleri iyi sürdürdüğünü gösterdiğini aktardı.
Avusturya'da 7 caminin kapatılması
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı'nın seçimden sonra Türkiye'ye karşı tutumunda bir değişiklik olup olmayacağının sorulması üzerine, "Bir defa seçim AK Parti'nin zaferiyle sonuçlandığı zaman bunların birçoğunun havası ve yelkenleri iner." dedi.
Bu anlamda yine bir saldırgan tavır gösterildiğini aktaran Erdoğan, Avusturya'da camilerin kapatılması konusuna değinerek, bunun bir Haçlı-Hilal savaşının yeniden başlaması anlamına geleceğini söyledi.
Erdoğan, Avrupa Birliği'nin bu konuda bir müktesebatı bulunduğunu aktararak, "Avrupa Birliği'nin müktesebatına Avrupa Birliği üyesi bir ülke olarak sen nasıl böyle ters bir hareket yapıyorsun? Ben bunun için konuşmamda sayın Merkel'e çağrıda bulundum. Bu adama bir destur verin. Seçimden sonraki durum, tablo bunların birçoğuna çok daha farklı müdahale etme fırsatını verecektir." görüşünü dile getirdi.