Danıştay Savcısı'ndan Erdoğan' şok edecek görüş

Danıştay Savcısı, "İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek hukuka aykırı" dedi, kararın iptalini istedi

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi kararının iptali istemiyle açılan davanın görülmesine Danıştay 10. Daire’de görüldü. Danıştay savcısı, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenin hukuka aykırı olduğu ve kararın iptali yönünde görüşünü açıkladı. Mahkeme heyeti, kararın daha sonra yazılı açıklanacağını ifade ederek duruşmayı sonlandırdı.

T24'ün haberine göre, Türkiye Barolar Birliği Başkanı, Avukat Erinç Sağkan, “Kararın dayanağı olan 9 Nolu Cumhurbaşkanlığının 3. Maddesi yoklukla sakattır. Ancak yarın bir başka uluslararası anlaşmadan yine aynı yöntemle çekilmesine neden olacağı için 9. Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. maddesinin anayasaya aykırılık iddiasının ciddiye alınmasını öneriyorum” dedi.

Danıştay Başkanı Yılmaz Akçil, “Danıştay tarihinde bir ilk. Bu kadar kalabalık bir duruşma ilk kez yapıyoruz.” dedi. Duruşma öncesi davaya girmek isteyen kadınlara polis tarafından müdahale edildi.

"2 ay içinde 90 kadın katledildi"

29 Ekim Kadınları adına Şenal Sarıhan,  "Bir gecede erkek egemen bir anlayış tarafından hukuk dışı yöntemle çekilme kararı geldi. Yaşamın içinde bu Sözleşme yürüyor, bu Sözleşmenin yaşamasını sağlayacağız. Savcılar bizim gibi düşündüklerini ifade ettiler, Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini tartıştılar. Kapıda da ifade etmeye çalıştık, siz de ifade ettiniz hiçbir duruşma bu kadar kalabalık olmadı. 2 ay içinde 90 kadın katledildi. Hukuku adaleti yerine getirmenizi bekliyoruz." diye konuştu.

"Anayasa aykırılık iddiasında bulunduk neden ciddiye almadınız?”

Avukat Oya Göktaş, "Nahide Opuz'un annesinin, Ahmet Yıldız’ın, Münevver Karabulut’un, Ceren Damar’ın, çocuk yaşta zorla evlendirilen satılan küçük Suriyeli kız çocuklarının avukatıyız. Bir kadın olarak kendi adıma, annemin adına, kızımın adına konuşuyorum. Anayasa aykırılık iddiasında bulunduk neden ciddiye almadınız?” diye sordu.  Göktaş,  6284 Sayılı Kanun maddesinin #İtanbulSözleşmesi göndermesi olduğunu, Cumhurbaşkanı kararının yaşamaya ait bir fonksiyon gasbı olduğunu belirtti.

Avukat Ebru Beşe: "Mülteci kadınlar adına da konuşacağım.İstanbul Sözleşmesi'nden çıkış Türk aile yapısı söylenmişti. 4. Madde göçmen veya mülteciler için ayrım yapılmaksızın imza altına alınmıştı. Sözleşmede iltica talepleri 60. Maddede yer alıyor, toplumsal cinsiyete duyarlı projeler geliştirilmesi ve destek hizmetlerini düzenlemiş. Göç yollarında cinsel saldırıya uğrayan kadınların ülkeye kabulunun teminatını veriyor. 4. Madde statü ve ikametine bakılmaksızın diyor.Mülteci kadınlar binlerce km yürüyerek canlarını kurtarmak için geliyorlar ve biz onların bu haklarını gasp ediyoruz." değerlendirmesini yaptı. 

Ankara Barosu adına konuşan avukat  Ceren Kalay Eken, "İstanbul Sözleşmesi uluslararası sözleşmelerin geldiği en önemli nokta, en kapsayıcı sözleşmelerden biri. 4PKuralı önleme, koruma, etkili soruşturma ve bütüncül politikalar oluşturma Sözleşmede düzenlenmiştir. Hiçbir idare kararının gerekçesiz olması düşünülemez. Bunun bir keyfi makama kararı olduğunu , bu kararın bu ülkenin yarısını ve sadece kadınları değil aile içi şiddetle mücadele eden herkes etkilediğini dile getirmeliyiz." dedi.

"Hiçbir makam kendi kararı ile kendisine anayasal bir yetki düzenleyemez"

Av. Ceren Kalay Eken, "Hiçbir makam kendi kararı ile kendisine anayasal bir yetki düzenleyemez... İstanbul Sözleşmesinin halen tarafıyız. Acaba bu kadar kadın neden buralara geldiler? Çünkü İstanbul Sözleşmesi şiddete maruz kalanların, kadınların yasama hakkını koruyor" vurgusunu yaptı. 

Av.İlayda Karaman "İstanbul Sözleşmesi'ni 6284 saylı kanun takip etti. İstanbul Sözleşmesi tam olarak uygulanmıyordu, ihlaller devam etti. Kamu yararına ilişkin herhangi bir gerekçe belirtilmedi. Meslektaşımız Dilara Yıldız planlanarak katledildi, uzaklaştırması vardı ama devlet onu korumadı.Şiddet örgüsü devam ediyor, kolluk potansiyel şiddet faillerini uzaklaştırmıyor." ifadesini kullandı. 

"Devlet LGBTİ+ bireyler hedef göstermiştir"

Avukat Seher Doğan Çildoğan şunları kaydetti:

"İstanbul Sözleşmesi eşcinselliği normalleştirmeye çalışan kesimler tarafından kullanılmıştır’ diyerek devlet LGBTİ+ bireyler hedef göstermiştir...Hiç tekrar yapmıyorum, LGBTİ+’ların varoluş haklarını anlatıyorum. 

"LGBTİ+’ların can güvenliği yoktur"

Gökkuşağı bayrağı düşmanlaştırılarak yasaklandı. LGBTİ+’ların can güvenliği yoktur. Anayasa'da “Eşitlik" sebepleri tahdidi olarak sayılmamıştır, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasıyla LGBTİ+’ların haklardan yararlanmasının önüne geçildi."

Gelecek Partisi adına avukat Serap Yazıcı "Cumhurbaşkanı kararı ‘yoklukla' sakattır." diye konuştu. 

"Bu dava görülürken dışarda kadınların şiddet görmesi bizi üzmüştür"

Av. Habibe Çiftçioğlu, Danıştay önünde polislerin kadınlara müdahale etmesini hatırlatarak, "Bu dava görülürken dışarda kadınların şiddet görmesi bizi üzmüştür." düşüncesini dile getirdi. 

Çifçioğlu'nun ardından Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren,  "Özgürlüklerin daraltıldığı baskıların arttığı dönemlerde duruşmalar büyük salonlarda yapıldı bundan kaygı duymamamız lazım." değerlendirmesini yaptı. 

Eren sözlerini şöyle sürdürdü:

"Avukatlık kanunun barolara yüklediği insan haklarını savunma yükümlülüğü var. Bütün barolar ve avukatların taraf ehliyeti vardır...Karar ne çıkarsa çıksın bu salondaki her bir aktivist İstanbul Sözleşmesi'nin ruhunu yaşatmaya devam edecek."

"Apartmanlar artık bir silah olarak kullanılıyor"

Avukat Gülbahar şunları söyledi:

Konda'nın araştırması  tüm toplumun İstanbul Sözleşmesi'ne sahip çıktığını gösteriyor...Günde üç kadın öldürülüyor bu bizim iyimser rakamımız, apartmanlar artık bir silah olarak kullanılıyor, kadınlar atılıyor apartmanlardan.

"İstanbul Sözleşmesi'ne küçük ve marjinal bir kesim karşı çıkıyor"

İstanbul Sözleşmesi'ne küçük ve marjinal bir kesim karşı çıkıyor. Evlilik yaşını 12'ye indirmek istiyorlar, çocuklar tecavüzcü ile evlendirilmek isteniyor. Karşı çıkanlar çocuklarla cinsel ilişki yaşını da indirmek istiyorlar. Kadınların ev içi emeğine karşı çıkıyorlar, o nedenle Sözleşme’den nefret ediyorlar. Son 1 yılda 1 milyon kız çoçuğu evlendirilmiş, kol bacak kırılmadıysa şiddetle ilgili bir yaptırım uygulanmasın diyorlar. Nafakayı kaldırmak istiyorlar.