Bulunduğu konum itibarıyla Belgrad Ormanı manzarasına sahip Yeni Levent projesi, şehrin yeni vitrini olmaya hazırlanıyor. Bölgenin en büyük yatay ve az katlı projesi olacak Yeni Levent, doğadan aldığı ilhamla bir yandan şehrin merkezinde country tarzı bir yaşam sunarken, diğer yandan da vaat ettiği kalite ve konfor deneyimiyle geleceğin lüksünü yeniden tanımlıyor.
Üç futbol sahası büyüklüğünde yeşil alana sahip olan Yeni Levent projesi, estetik ve fonksiyonel dokunuşlarla tasarlanan geniş bahçe, teras ve balkonlar, yüksek tavanlı salonlar, özel sosyal donatılar ile oksijene doyacağınız 50 dönüm koruyu evinize taşıyor…
Yeni Levent projesi, iş merkezlerinden, kültür sanata, eğitimden sağlığa ve alışverişten eğlenceye kadar, şehrin tüm zenginliklerinin tam kalbinde yer alıyor. Her nesle, her kuşağa hitap eden kültürel aktivitelerinin merkezinde; kuşakları birleştiren bir yaşam sunuyor.
İstanbul’un en önemli akslarından Büyükdere Caddesi, Levent, Etiler, Şişli gibi köklü semtlerin kesişme noktasında yer alan proje, İstanbul’un iki yakasını bir araya getiren Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün tam merkezinde olmasıyla da öne çıkıyor.
Bu zamana kadar sektöre örnek olacak birçok simge projeye imza atıklarına dikkat çeken DAP Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz, “Levent adı, Osmanlı’da denizci askerlere verilen ‘levend’den geliyor. O dönem, denizci askerlerin eğitim, spor ve aktivite alanı olarak kurulan Levent Çiftliği bölgesi, Cumhuriyet dönemiyle birlikte 35 bin ağaç dikilerek bölge yeşillendirilmiş. Yine Cumhuriyet dönemiyle birlikte artan konut ihtiyacı üzerine, Levent bölgesine çok ilerici ekolojik bir bakış açısıyla yeşil mahalleler kurulmuş. Çok ilerici ekolojik bir bakış açısıyla yeşil mahalleler kurulmaya başlanıyor. Biz de o dönemin ekolojik mahalle kavramını bugünün şehir hayatına uyarladık. İstanbul’un en önemli merkezlerinden Levent’te, Ihlamur Kasrı kadar bir alan olan 50 dönüm koruya komşu, lüksü doğayla buluşturan, alçak katlı, yatay country tarzı Yeni Levent projesini geliştirdik.” dedi.
BÖLGENİN YATAY MİMARİYE SAHİP EN BÜYÜK PROJESİ
Projenin merkezi konumuna dikkat çeken Ziya Yılmaz, “Lokasyon itibarıyla önemli iş ve finans merkezlerinin kesişim noktasında konumlanan proje, aynı zamanda bölgenin yatay mimariye sahip en büyük projesi olacak” dedi.
Ziya Yılmaz şöyle devam etti: “Özellikle pandemi dönemi, tüketici beklentilerini ciddi anlamda değiştirdi. Pandemi etkisi, sağlık konusunu hiç olmadığı kadar öne çıkarırken, lüks anlayışında da bunun etkilerini görüyoruz. İnsanlar artık, doğayla iç içe ama şehir merkezinde; bir yandan doğanın iyileştirici etkisini arzuluyor, bir yandan da şehirli hayatın sosyal olanaklarını sonuna kadar yaşamak istiyor. Biz de “Çekmeköy projemizde 58 bin 300, Nişantaşı’nda ise 20 bin kişinin görüşünü alarak sağlıklı ev konseptini hayata geçirmiştik. Şimdi ise yeni Levent projesi için 82 bin kişiyle görüştük. Elde ettiğimiz bilgileri, DAP uzmanlığı ve bilimsel verilerin ışığında harmanladık. Yine öncü bir yaklaşımla, lüksü doğayla buluşturan şehirde country konseptini, sektörümüze kazandırdık. Yeni Levent, İstanbul’un merkezinde, daha önce yapılmayanı yapma vizyonu ile hayata geçiyor. Geleceğe miras nitelikte simge bir proje oluyor.”
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER DE ‘SAĞLIKLI EV’ DEDİ
“DAP’ın tescilli markası olan ‘Sağlıklı Ev’ kriterlerini iki yıldır geliştirdiklerini söyleyen Ziya Yılmaz, “Bu anlamda sektörün de öncüsü olduk. Sağlıklı Ev kriterleriyle insanların yaşam standardına dokunduk. Pandeminin daha en başında sağlıklı ev kriterlerini hayata geçirdiğimizde henüz daha dünyada böyle bir model ya da yaklaşım yoktu. Bugün geldiğimiz noktada Birleşmiş Milletler’in açıkladığı ‘sağlıklı mahalle’ raporu, bizim iki yıl önce söylediklerimizi teyit etmesi açısından gurur verici… Bu anlamda hem sektöre hem de dünyaya model olan öncü bir konsept geliştirmiş olduk.” ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı’nın (UN-Habitat) yayınladığı “Daha sağlıklı ve yeşil bir gelecek için Pandemi ve Şehirler” raporu, pandemi sonrası kentlerin ve mekanların doğru kurgulanmasının önemini ortaya koyuyor. Rapor, yaşam alanlarının belirli standartları olmasının gerektiğinin altını çiziyor.
Söz konusu raporu yorumlayan Ziya yılmaz, “Birleşmiş Milletler, pandemi sonrası konutların ve toplu yerleşim alanlarının nasıl olması gerektiğini sıraladı. Birleşmiş Milletler’e göre yerleşim yerleri, alışveriş ve sağlık gibi günlük ihtiyaçları kendi yakın çevresinde karşılayan, yürüme mesafesinde iş ve eğitim imkanları sunan, zengin yeşil alan ve parklara komşu olan ve sosyal hayatı da içinde barındıran konutlar içermeli. Rapora göre hem içinde bulunduğumuz pandemi gerçeği hem de gelecekte oluşabilecek yeni pandemiler için yerleşim yerleri belirli standartları sağlamak zorunda. Bu araştırma sonuçları; konutların maksimum gün ışığı ve havalandırma standartları ile donatılmış olması, az katlı yaşam anlayışı, konutların esnek mimari anlayışı sunması, kalabalıktan uzak, ferah ve güvenli konutlar olması gerektiğini ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler, insan beden ve ruh sağlığı açısından bu kriterleri sağlayan konutların ve yaşam alanlarının üretilmesini destekliyor. Buna bağlı olarak da biz konut geliştiricilerin ve yaşamı tasarlayan mühendislerin zengin yeşil alan, parklara komşu olan ve sosyal hayatı da içinde barındıran sağlıklı konutlar üretmesi artık kaçınılmaz gerçek” diye konuştu.
ŞEHİRDE LÜKS VE COUNTRY YAŞAMIN KRİTERLERİ
Dünyada bir ilk olarak geliştirdiği ‘Sağlıklı Ev’ konseptiyle konut sektörüne yeni bir soluk getiren DAP’ın, ‘Şehirde Lüks ve Country Yaşam’ standartları 5 maddede şöyle sıralanıyor:
Sağlıklı Ev Olmalı: Yeşilliklerle çevrili, doğayla nefes alan, az katlı ve sağlıklı ev kriterlerine uygun şekilde tasarlanmalı.
Şehrin merkezinde ve köklü bir semtte yer almalı: Şehrin en önemli noktalarından birinde, zengin geçmişi, kültürel atmosferi ve ayrıcalıkları ile kent hayatı için vazgeçilmez olmalı.
Doğayı ve şehri; kültür, sanat, moda ve eğlenceyle mükemmel şekilde harmanlamalı: Bir yanda tabiatın yenileyici ruhu, diğer yanda kent hayatının canlılığı ile hem yeşili hem de şehri özgürce yaşatabilmeli.
Merkezi iş alanları ve finans dünyası ile iç içe olmalı: İş dünyasının kalbi ve merkezi iş alanı olarak kabul edilen bölgeye yürüme mesafesinde olmalı.
Yürüme mesafesinde tüm ihtiyaçları sunmalı: İş merkezlerinden kültür sanata, eğitimden sağlığa, alışverişten eğlenceye hem site içerisinde hem dışında aradığınız her şey sadece birkaç adımda yer almalı.