Derviş cumhurbaşkanlığı için politik konuştu

Borsatek'in gündeme getirdiği, Kemal Derviş'in muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı olacağı iddiasına Derviş cevap verdi

Brooking Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve eski Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, şu anda Türk ekonomisinde bir yavaşlama olduğunu savunarak, "2002-2007 dönemi çok güzel bir büyüme ve hızlı istihdam artışı dönemiydi. 2008'den sonra bir yavaşlama var" dedi.

Derviş, Grand Efes Swissotel'de düzenlenen ESİAD 31. Yüksek İstişare Konseyi toplantısında "Büyüme-Gelişmeler ve Eğilimler" konusunda konuşma yaptı.

Soma'daki maden faciasında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dileyen Derviş, "İşçi kardeşlerimizin hayatlarını yitirmesi hepimizdeki üzüntüyü sürdürüyor ve bir türlü unutamıyoruz. Uzun zaman unutamayacağız, unutmamalıyız da. Hepimiz bu acıyı paylaşıyor, hissediyoruz" dedi.

Türkiye'deki olaylara bakıldığında her zaman olumsuz durum görülmemesi gerektiğini, olumlu yanların da mutlaka görülmesi gerektiğini vurgulayan Derviş, Avrupa'daki gelişmiş ülkelerin yeni yeni Suriye'den 5 bin mülteci kabul edebileceklerine yönelik açıklama yapmasına karşın Türkiye'nin çok uzun süredir 700 bin civarındaki mülteciye ev sahipliği yaptığını, bunun da büyük bir başarı olduğunu dile getirdi.

İlk 10'a girmek için

Makro ekonomik denge sorunu, cari açık ve yatırım tasarruf dengelerinin önemine dikkati çeken Derviş, "Türkiye'nin en büyük ekonomiler sıralamasında 15, 14, 12'lerde hatta 10. yeri alabilmemiz için bizim aşağı yukarı yüzde 7 civarında bir büyümeye ihtiyacımız var. Yüzde 6-7 arasında büyümeyi kendimize hedef alalım. Kazaya uğramadan tabi ki. Böyle bir büyüme için yatırımın düşük olmaması ve milli gelire göre yatırım oranının hiç değilse yüzde 25'lerde gerçekleşmesi önemli. Benim gönlümde yüzde 22'lik tasarruf, yüzde 3'lük de cari açık var. Cari açığı tamamen kapatmak bence çok istenebilir bir hedef değil. Buradaki büyük zorluk bu iç tasarrufu ki geçen sene yüzde 12,5'tu, diyelim ki bu yıl yüzde 14 olma ihtimali yüksek. Yüzde 14'lerden 20-22'lere nasıl çıkaracağız. Temel makro ekonomik mesele bu bence" diye konuştu.

Kamu borçlarının yüzde 85'lerden 35'lere indirilmesinin büyük bir başarı olduğunu ancak özel sektör borçlarının ise son 10 yılda yüzde 25'lerden 75'e kadar yükseldiğini ifade eden Derviş, "Bu borçlar ciddi şekilde arttı ancak henüz tehlike düzeyinde değil. Ama dikkat etmemiz gereken bir düzeye geldi. İspanya'da bu oran yüzde 200, birçok ülkede yüzde 100'ün üzerinde. Yüzde 75 hala taşınabilir bir rakam. Türkiye'de daha olağanüstü düzeye ulaşmadı fakat dikkat etmekte fayda var" şeklinde konuştu.

"Ekonomide yavaşlama var"

Derviş, Türk ekonomisinin şu anki durumuyla ilgili soruya şu yanıtı verdi: "Şu anda Türk ekonomisinde bir yavaşlama var. 2002-2007 dönemi çok güzel bir büyüme ve hızlı istihdam artışı dönemiydi. Cari açık yükseldi ama böyle korkulacak kadar düzeylere gelemedi. Ama 2008'den sonra bir yavaşlama var. Cari açığı sürekli düşüremiyoruz. Büyümeyi sürekli kılamıyoruz. Eski yapıyla, eski düzenle yüzde 4'e geliyoruz 3,5'a geliyoruz. Çok kötü değil ama özlediğimiz sıraya yaklaşmamız da mümkün olmuyor. Kaldı ki gençlerimizin de istihdam ihtiyacı giderek artıyor ve dolayısıyla bugünkü tempo yetmiyor. Bu tempoyu yüzde 5-6'lara çıkartmamız lazım, hatta 7'lere çıkartabilirsek olağan üstü başarılı oluruz. Tabiki 80 milyona yaklaşan bir ülkeyi ilerletmek, istikrarda tutmak, başka ülkelere göre daha hızlı ilerletmek kolay şeyler değil. Bunun ne kadar zor olduğunun da hepimiz bilincinde olmalıyız.

Özel sektör ne kadar önemliyse tarafsız, ehliyetli, iyi eğitilmiş ve sektörler konusunda da bilgiye sahip bir kamu yönetiminin de önemi çok büyük. Merkez Bankası olsun, BDDK olsun, Kamu İhale Kurumu olsun bütün bunlar bir ülkenin başarısı için her zaman devletin kalitesi ve özel sektörün kalitesiyle birlikte gitmeli. Hiçbir zaman 'Devlet önemli değil her şeyi özel sektör yapar, her şeyi devlet yapar özel sektör ancak destek verir' demek doğru değil."

Cumhurbaşkanlığı adayı

Bakanlığı döneminde siyasette bulunduğu için pişman olup olmamasının sorulması üzerine Derviş, "Bazı günler nasıl oldu da buraya geldim diye üzüldüğüm çok olmuştu o dönemde. Hele Telekom krizinde. Fakat tabiki diğer taraftan da çok sevdiğim ülkeme iki yıl bakan olarak sonra milletvekili olarak hizmet edebilme şansı çok muazzam bir şey" dedi.

Türkiye'de ABD'nin yaptırım gücünün çok abartıldığını belirten Derviş, "Hiç kuşkusuz dünyanın en güçlü ülkesi. Dünya siyasetini idare ettiğini düşünen bir kanı, zihniyet var. Gerçekten öyle değil. Türkiye'nin geleceği bizlere bağlı, Türkiye'de yaşayanlara bağlı" diye konuştu.

Derviş, "Cumhurbaşkanlığı adaylığı için isminin geçtiği" sorusuna siyasi bir konu olduğu için "Gündem dışı bir şey. Anlamsız olur" diyerek yanıt vermek istemedi.