Özellikle ABD merkez bankasının bu senenin sonuna kadar faiz artırımına gideceğinin kesinliğinin olduğu bir ortamda, yabancı yatırımcıya her halükarda ihtiyacı olan ülkemizde, bu yatırımcıları isterseniz sıcak para sahiplerini diyelim ülkede tutabilmek için yüksek faiz (en azından reel olarak enflasyon üzerinde ve DTH fazilerinin üzerinde getiri sağlayacak şekilde) verme zorunluluğu doğmaktadır. FED’in faiz artırımının tüm dünyada domino etkisi yapacağı düşünülürse ille de faiz indirimi baskısı yaratılması kurda tansiyonu önümüzdeki dönemde daha da artıracakdır.
Ülkemizde genel seçimlere 1,5 ay gibi bir dönemin kalmış olması, TCMB üzerindeki bu tarzda baskılar, kura ve dolayısıyla insanlarımızın alım gücünün erimesine neden olacaktır. Ayrıca global olarak dünya ekonomisine baktığımızda pariteden kaynaklanan doların güçlülüğünün arttığı bir ortamda faiz indir baskısının da eklenmesiyle Dolar/TL kurunda tansiyonun düşmesinin beklenmesi hayalcilik olacaktır.
2015 yılı başında 2,34 TL civarında olan Dolar/TL kuru, 21 nisan 2015 tarihi itibarıyla 2,71 TL seviyesinden yani \% 15,81 değerlenerek kısaca aynı oranda insanların cebinden alım gücü olarak eksilerek işlem görüyor. Ekonomide güven kelimesinin önemi çok iyi bilinirken, ekonomi yönetimine yapılan baskılar da piyasalarda tedirginlik yaratırken, kurdaki hararetin düşmeyeceği aksine artarak devam edeceği endişesi doğuruyor.
22 Nisan’da yapılacak PPK toplantısı öncesi çok fazla bir beklenti yaratılmazken, Dolar/TL’deki yükselişle alakalı olarak geçen hafta TCMB’nin açıkladığı döviz depo piyasası faiz oranlarında ölçülü indirim ve TL zorunlu karşılık oranlarına ödenen faizlerde ölçülü artışın gündeme alınabileceğinin belirtilmesi de kur tarafında çok fazla etkili olamayacaktır. Kısaca önümüzdeki dönemde Dolar/TL kurunun olası bir faiz artırımı olmazsa yükselişinin devam edeceğini tahmin ediyorum.