BirGün'ün haberine göre Türk Toraks Derneği 24'üncü kongresini bu yıl Covid-19 nedeniyle hibrit olarak Antalya'da gerçekleştiriyor. Her yıl akciğer sağlığı uzmanlarının buluştuğu kongrede halk sağlığı için önemli birçok çalışma açıklandı ve Covid-19 pandemisi ve aşılamalar masaya yatırıldı.
Kongre öncesi yapılan toplantıda araştırmalara dair bilgiler verilerek aşının koruduğuna ve aşısızlığın hasta ettiğine dikkat çekilerek, “Yatan hastalar içinde aşı olanlar da var. Bunun nedeni doğru ve zamanında yapılmayan aşılamadır” denildi. Ayrıca hava kirliliğinin virüsü taşıdığına ve pandeminin en çok işçileri vurduğuna vurgu yapıldı.
Türk TORAKS Derneği Klinik Sorunlar Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Oğuz Uzun, bin 401 hasta üzerinde gerçekleştirilen çalışmayı ve sonuçlarını paylaştı:
"1401 hastanın 529'u (yüzde 37.7) yoğun bakımlarda yatan hastalardan oluşuyordu. Bu hastaların 715'i ise erkek (yüzde 51) ve 686 (yüzde 49) hasta ise kadın hastalardı. Hastaların 669’u (yüzde 47.8) aşısızlardan oluşurken, toplamda 1304 hasta (yüzde 93) ise aşısız veya 2 doz Sinovac veya tek doz aşı olan hastalardan oluşuyordu."
Sosyal medyada dezenformasyonun aşılamalara karşı tehdit oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Uzun, şöyle devam etti:
"Üçüncü dalgada toplam nüfus içinde aşı oranı düşük olmakla birlikte sağlık çalışanlarında Sinovac aşısının ölümleri yüzde 95’ den daha fazla engellediğini göstermiştik. Türkiye’de Temmuz 2021 tarihinden itibaren başlangıçta sağlık çalışanları ve 50 yaş üstü nüfus olmak üzere 2 doz Sinovac aşısı olanlara 3. hatırlatma dozu (Sinovac veya Biontech) önerilmiştir. 10 Ağustos 2021 tarihi itibarıyla 12 milyon, 30 milyon ve 6 milyon kişinin sırasıyla bir doz, çift doz ve üç doz aşılı olduğu bilinmektedir. Yaklaşık olarak da 19 milyon kişi aşısızdır. Araştırmamızda 4. dalgada hastaneye yatan hastalardan çift doz Sinovac yapılmış hasta oranının yüksekliği, iki doz Sinovac aşısının etkinliğinin daha önceki dalgara göre azaldığını düşündürtmektedir. Yaklaşık yarısının aşısız olduğu görülmektedir ve çift doz Sinovac aşısının koruyuculuğu da artık devam etmemektedir.
4. dalga sadece aşısızları değil uygun aşı olmayanları da etkilemektedir. Örneğin 64 yaş üstüne bakıldığında çift doz Sinovac’lı hastaların aşısızlardan daha fazla olduğu görülmektedir (301’e karşılık 200 hasta). Yatan hastaların yüzde 52’sinin aşılamaya rağmen hasta oldukları düşünüldüğünde doğru, yeterli ve zamanında yapılması gereken aşılamanın önemi artmaktadır. Çalışmamızda aşı olmama nedenleri arasında duraksama, ihmal ve aşı karşıtlığının yer aldığını göstermiştir.
Bununla birlikte, eğitim ve doğru bilgi ile aşı olmayan grubun ikna edilebileceği açıktır. Sosyal medya kanalıyla aşılarla ilgili yayılan yalan ve yanlış bilgilerin pandemiyi kontrol altına almada önemli bir tehdit olduğu görülmektedir. Sonuç olarak, bu çalışmada etkili aşılamanın Covid-19 ilişkili hastaneye yatışları önlediği, çift doz Sinovac aşısının etkisinin devam etmediği, bununla birlikte çift doz Sinovac yapılmış kişilerde hatırlatma dozunun immün yanıtı artırdığı gösterilmiştir."
Türk TORAKS Derneği’nden Nur Konyalılar hava kirliliği ile Covid-19 arasındaki ilişkiye dair bugüne kadar yapılmış ilk önemli araştırmayı açıkladı. Bu araştırmaya göre kirli havayı taşıyan partikül maddeler içerisinde SARS-CoV-2 virüsüne rastlanıyor.
Araştırmada şu bilgiler verildi:
“Bugüne kadar yapılan çalışmalar Covid-19 ile hava kirliliği arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermektedir. Partikül Madde (PM) ise hava kirliliğinin en önemli bileşenlerinden biri olarak virüsler de dahil olmak üzere enfeksiyon ajanları için taşıyıcı görevi yapabiliyor. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Mikrobiyoloji ana bilim dalından araştırmacıların öncülüğünde 12 üniversitenin iş birliği ile virüsün partikül madde içinde taşınıp taşınmadığı incelendi. Türkiye genelinde 10 ilde, 13 farklı lokasyondan toplam 203 örnek analiz edildi. Buna göre örneklerin yüzde 9.8’inde yani 20 örnekte virüs RNA’sına rastlandı. Pozitif örneklerin çoğu hastane bahçelerinden toplanmış, bir kısmı da kentsel konumlardan elde edilmiştir. Bu çalışmanın bulguları göstermiştir ki; Covid-19 özellikle enfeksiyonun yaygın olduğu yerlerde ortamdaki partiküller tarafından taşınabilir. Bununla birlikte, bunun virüs enfeksiyonunun yayılması üzerinde bir etkisi olup olmadığı henüz belirlenmemiştir. Çalışmamız atmosferdeki SARS-CoV-2 miktarıyla ilgili nicel sonuçlar bildiren ilk çalışma olma özelliğine sahiptir.
- Yatan hastalar içinde “2 doz Sinovac + 1 doz BioNTech” olanların sayısı 11 (Yüzde 0.8)
- 3 doz Sinovac olanların sayısı 49 (Yüzde 3.5)
- Yoğun bakımda yatan hastaların 281’i (Yüzde 53.1) aşısız
- Yoğun bakımda yatan hastaların 497’si (Yüzde 94) aşısız veya 2 Sinovac veya yetersiz doz (tek doz) aşılı
- Çift doz Sinovac veya 3 doz aşı olanlar (3. doz Sinovac veya BioNTech) daha yaşlı ve daha fazla eşlik eden hastalıkları var
- Aşısızların oranı 50 yaş altında yüzde 72.4 olduğu görülürken, bu oran 65 yaş üstünde yüzde 32.9’du
- Kadın hastalar erkek hastalara göre daha yaşlı ve (61.1/58.4) ve daha fazla komorbid hastalığa (1.25/1.16) sahip olsalar da yoğun bakıma yatışları erkeklere göre daha azdı (230/686, yüzde 34 karşılık 299/715, yüzde 42)
- Eşlik eden hastalık sayısı ve yaş ile yoğun bakım yatış arasında doğrusal bir ilişki olduğu tespit edildi
Dr. Nilüfer Aykaç araştırmada Türkiye’de salgının hemen her döneminde vaka sayısının yüksek olduğu İstanbul’da, salgının sınıfsal dinamiğini ortaya koymayı amaçladıklarını belirtti.
Dr. Aykaç, toplum genelinde yaşanan eşitsizliğin bir yansıması olarak insanların hastalıklara yakalanması da eşitsizdir. Kişiler arasındaki bu farklılığın ağırlıklı nedeni sosyoekonomik eşitsizliktir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından eşitsizliği oluşturan faktörler sağlığın sosyal belirleyicileri olarak tanımlanır ve toplumsal yapının bir sonucu olduğu için kabul edilemez olarak değerlendirilir" dedi.
Covid-19'un hayatını sürdürmek için devamlı olarak çalışmak zorunda kalan mavi yakalı işçileri daha fazla vurduğunu ortaya koyan araştırmanın detaylarını açıklayan Dr. Aykaç sözlerine şöyle devam etti:
"Araştırma, il içi hareketliliğin yoğun olarak gözlendiği bölgelerin ise ağırlıkla mavi yakalı kesimin ikâmet ettiği Avcılar, Bahçelievler, Esenyurt ve Küçükçekmece olduğu belirlendi. Anadolu yakasında ise benzer biçimde mavi yakalıların ağırlıkla yerleşim bölgeleri olan Kurtköy, Pendik, Samandıra, Ümraniye ve Tuzla’da hareketliliğin olduğu izlendi. İstanbul’da yaşanan Covid-19 görülme sıklığının 65 yaş üstü nüfusunun yoğunluğu ile açıklanamayacağına, “Evde kal” gibi kişisel tercihler ile karantina uygulamasının özellikle organize sanayi bölgelerindeki çalışanları kapsamına almadığına, yaşamlarını devam ettirebilmek için kayıt dışı sektör de dahil olmak üzere her gün çalışmak zorunda kalan yoksulların salgının öncelikli hedef grubunu oluşturduğuna işaret etmektedir. Covid-19 pandemisiyle başa çıkmanın yolu vaka sayısının arttığı ve salgının pik yaptığı dönemde acil ve temel ihtiyaç dışındaki tüm sektörlerin çalışmasını durdurup çalışanlara hükümet tarafından ücret desteği vererek toplum sağlığı için salgını baskılamaktır. Araştırmamız, İstanbul’daki kısıtlanmanın olduğu dönemde bile mavi yakalılardaki var olan bu hareketliliğin salgını baskılama stratejisi değil sınıfsal bir sürü bağışıklığı yaptığı yönündedir."