Türkiye yeşil dönüşüme uyum konusunu her geçen gün daha fazla tartışırken, rekabetçilik açısından şirketlerin bu yöndeki stratejileri de büyük önem taşıyor.
Türkiye'nin en büyük grubu Koç Holding de bu dönüşüme yönelik çalışmalarını hızlandırmış durumda.
Koç Holding CEO'su Levent Çakıroğlu, Bloomberg HT Üst Düzey programında grubun bu yöndeki odağı hakkında bilgiler verdi.
Çakıroğlu'nun söyleşisinde öne çıkan ifadeleri şunlar oldu:
İklim krizi bütün dünyamızı etkileyen ve etkilemeye devam edecek olan bir konu. Her önemli küresel meselede olduğu gibi bu konuda da özel sektörün sorumluluk üstlenmesi gerektiğini inanıyorum.
Biz de bu kapsamda zaten Koç Topluluğu'nda yıllardır sürdürülebilirliği iş stratejilerimizin bir parçası olarak görüyoruz.
"Karbon Dönüşüm Programı başlattık"
İçinde bulunduğumuz dönemde artık krizin iyice derinleşmesi ve diğer gelişmeler sebebiyle daha sistematik yöneteceğimiz daha iddialı hedefler alacağımız, Grup içerisinde örnek uygulamaları beraber değerlendirip paylaşma imkanı bulacağımız bir 'Karbon Dönüşüm Programı' başlattık.
Bu program son derece heyecan verici. Aslında bizim 2016'dan bu yana dijital dönüşümle başlattığımız, inovasyon, kurum içi girişimcilik ve insan kaynağımızın geliştirilmesi gibi çok önemli insiyatiflerle zenginleştirdiğimiz dönüşüm programımızın bir parçası. Bu aslında bir kültürel dönüşüm bir zihniyet değişimi.
Karbon Dönüşüm Programı'nda şirketlerimiz öncelikle iklim krizinden çıkacak riskleri ve fırsatları değerlendirmek üzere bir analiz çalışması yapıyorlar. Bunun devamında yol haritası belirliyoruz. Birçok şirketimiz bilim temelli hedefler almaya başladılar ve sistematik olarak bu çalışmaları devam ettireceğiz.
"Sürdürülebilirlikte Arçelik öncü şirketlerimizden"
Sürdürülebilirlik bizim her zaman gündemimizde olan bir konu ve Arçelik burada öncü şirketlerimizdendir.
Yıllardır enerji ve su verimliliği yüksek ürünlerle biz ürünlerimizi farklılaştırıp tüketici yönünden cazip hale getirdik.
Üretim süreçlerimizde hem verimlilik artışı esas alındı. Benzer bir konu Tüpraş için geçerli. Tüpraş'ta enerji verimliliği konusundaki yatırımlarımız sürekli artarak devam ediyor. Bankamız önemli bir karar verdi, kömür yatırımlarını finanse etmeyeceğine ilişkin.
İşin finansal boyutuyla birleştiğinde, eğer iş modelimizi değiştiremezsek rekabetçilik yönünden zarar görebileceğimizin farkında olarak da bunları yapıyoruz.
Grup şirketlerinde dönüşüm projeleri
Arçelik geçtiğimiz aylarda bir yeşil bono ihraç etti yüzde 3 gibi çok düşük bir faiz oranıyla ve talepte bunun birkaç katı seviyesindeydi. Bu da şunu gösteriyor eğer bu alandaki ESG dediğimiz çevresel, toplumsal ve yönetimsel konulardaki performansımız yüksekse bu alanlarda ayrılmış yatırım yapmaya hazır fonlar bu şirketleri tercih ediyorlar.
Bu hem borçlanma konusunda hem de hisselerinize yatırım yapacak yatırımcılar açısından bir cazibe yaratıyor.
Tüm şirketlerimiz karbon ayak izlerini azaltacak şekilde pek çok projeler üzerinde çalışıyorlar.
Ford Otosan elektrifikasyona geçiş ile ilgili çok büyük bir yatırımı da duyurdu. Tüpraş'ın karbon yakalama ile ilgili Ar-Ge çalışmaları devam ediyor ve bunun gibi çok sayıda projeler var topluluğumuzda.
"Paris İklim Anlaşması rehber olacaktır"
Sadece ESG performansı yüksek şirketlere yatırım yapmak üzere olan fonların büyüklüğü 1.7 trilyon dolara ulaşmış durumda. Bu çok büyük bir rakam ve hızlıca da artmaya devam ediyor. ESG performansı yüksek şirketler sayı olarak çok fazla değil, dolayısıyla bu şirketlerin hisse değerleri de hızla yükseliyor. Yatırım yapan mevcut hissedarlarına değer yaratıyorlar. İşte böyle bir ortamda dönüşüm kaçınılmaz.
Özellikle Türkiye için ben Paris İklim Anlaşması'nın onaylanması ile beraber çizilecek yol haritasının şirketlerimiz yönünden bir rehber olacağını düşünüyorum. Harekete geçmemiş şirketler açısından da bir uyarıcı olacağına inanıyorum.
"Elektrikli araçlar gibi ürünler için teşvik edilmeli"
Elektrikli araçlar ilk yatırım maliyeti yüksek olan ürünler. Bu sebeple elektrikli araçlar gibi ürünlerde devletlerin ilk başta bu ürünleri sübvanse ederek cazip hale getirmesi, ya doğrudan teşvikler olabilir ya düşük vergiler olabilir önem taşıyor.
Avrupa Birliği diyor ki ben çok büyük bütçeler ayırıyorum ve karbon emisyonumu düşüreceğim ve eğer siz benle ticaret yapacaksanız sizden de benzer performansı bekliyorum.
AB ülkemizin en büyük ticaret ortağı, şimdi AB sınırda bir karbon vergisi uygulaması ismiyle yeni bir düzenleme getiriyor.
Dolayısıyla AB'ye ihracat yapan her şirket açısından sadece ürettiği ürünlerdeki karbon izi yeterli olmayacak, bütün tedarik zincirindeki karbon girdisi çok kritik hale gelecek. Ya oradaki standartlara uyum sağlayacaksınız ya da bedelini ödeyeceksiniz, bu da size bir maliyet getirecek ve Avrupa pazarlarındaki rekabetçiliğinizi etkileyecek.
Beklenen karbon düşürme performansını gösteremeyen şirketler karbon kredisi almak zorunda kalacak. Burada da fiyatlar hızlıca yükseliyor. 40 Euro seviyesindeydi ton başına şimdi 60 Euro seviyesine çıktı ve 100 Euro seviyesine kadar çıkacak diyenler var. Yeşil Mutabakat'a uymadığımız takdirde ihracat pazarlarında geri kalma riskimiz var.