Yurtiçinde ve yurtdışında yaşanan ekonomik ve politik gelişmelere bağlı olarak finans kuruluşları Türkiye'nin 2014 yılı için büyüme rakamını aşağı yönlü revizelerle yüzde 3'ün altına düşürürken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek oldukça iyimser.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu yıl için yüzde 4’lük bir büyüme hedeflediklerini belirterek, "Büyümeyi yukarı yönlü etkileyecek gelişmelere baktığımız zaman en büyük ticaret ortağımız olan AB resesyondan çıktı" dedi.
Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Şimşek, Türkiye’de makro ekonomideki kazanımların temelinde siyasi istikrar olduğunu, siyasi istikrarın olmadığı bir ortamda plan ve program yapmaktan söz edilemeyeceğini söyledi.
Türkiye’nin siyasi istikrar anlamında birkaç dönem hariç sıkıntılı bir ülke olduğunu, 11 yıldır ülkede bir istikrarın söz konusu olduğunu bunun da daha uzun vadeli hedefler ortaya konmasına fırsat sunduğunu kaydeden Bakan Şimşek, Türkiye’nin son 11 yıl içinde yaklaşık yüzde 5,1 büyüdüğünü, bu başarının son 60 yılın en büyük finansal krizinin yaşandığı bir dönemde elde edildiğini dile getirdi.
Türkiye’nin milli gelirini ciddi bir şekilde artırdığını, Dünya Bankası sıralamasına göre Türkiye'nin şu an orta yüksek grubunun içinde olduğunu, bu konuda AB standartlarını yakalama, üzerine çıkmayı amaçladıklarını aktaran Şimşek, bu yıl için yüzde 4’lük bir büyüme hedeflediklerini belirtti.
TL'deki kayıp ihracatı olumlu etkileyebilir
Bu büyümeyi aşağı ve yukarı yönlü etkileyecek gelişmeler olduğuna dikkati çeken Şimşek, şöyle konuştu:
"Yukarı yönlü gelişmelere baktığımızda, AB bizim en büyük ticaret ortağımız ve resesyondan çıkıyor. 4- 5 yıldır Avrupa bir krizdeydi. MENA Bölgesi’nde ise Arap Baharı ile çok ciddi bir kargaşa çıktı ama şimdi Suriye hariç nispi bir istikrar var. Ayrıca Türk Lirası'ndaki değer kaybı özellikle dış ekonomik faaliyetlerimizi olumlu etkileyebilir. Aşağı yönlü riskler ise seçim ve son dönemdeki gelişmeler. Bunlara baktığımız zaman bir miktar belirsizlik var. Bu büyümeyi bir miktar aşağı çeker, özelikle iç talebi... Yine faizlerde bir yükselme söz konusu.
Cari açığı kontrol altına almak için makro ihtiyati tedbirler aldık. Bunların iç talebe yansıması olumsuz olacak. İç talebin yavaşladığı, dış talebin güçlendiği bir döneme girildi. İvme daha dengeli olacak ama büyümede daha aşağı yönlü riskleri yükseltmiş durumdayız. Son yıllarda Türkiye çok ciddi istihdam oluşturdu. 2007’den bu yana 4,8 milyon insana istihdam yarattı. Bu rekor düzeyde bir istihdam. Önümüzdeki dönemde istihdamdaki büyüme yavaşlayabilir ama bunun geçici olacağı kanısındayım. Son yıllarda iş gücüne katılım arttı, işsizlik oranında çok ciddi bir mesafe kaydedildi."
Türkiye’nin temel sorunlarından birinin enflasyon olduğunu, son yıllarda enflasyonun tek hanelere indiğini bunun önemli bir başarı olduğunu aktaran Şimşek, yapısal reformlarla enflasyonun daha da düşmesinin başarılabileceğini, enflasyonu yukarı yönlü etkileyecek birkaç faktör olduğuna vurgu yaptı.
Enflasyonu aşağı yönlü etkileyecek faktörler de var
TL'deki değer kaybı ve gıda fiyatlarının enflasyonu olumsuz etkileyebileceğini ifade eden Mehmet Şimşek, şöyle konuştu:
"Enflasyonu aşağı yönlü etkileyecek faktörler de var. Türkiye şu an potansiyelinin altında büyüyor bu da atıl kapasite ortaya çıkartıyor. Merkez Bankası’nın faiz artışı ve parasal sıkılaştırma da enflasyonu aşağı yönlü etkiler. Makro ihtiyati tedbirler aldık o da etkiler.
Enflasyonda bu yıl hedeflere göre biraz yüksek öngörü söz konusuysa da tekrar aşağı doğru iniş olabilir. Bu dönemde TL'deki değer kaybının önüne geçmek ve cari açığı kontrol altına almak için para politikasında çok ciddi bir sıkılaştırma oldu. Bunun etkileri olacak. Aldığımız makro ihtiyati tedbirlerin amacı cari açığı kontrol etmek, tasarruf yaptırmak ve yatırım üretim odaklı girişimi güçlü bir şekilde desteklemektir. Tasarrufları artırabilirsek tekrar büyüme güçlü bir şekilde seyreder.”
Türkiye’de eskiden sürekli IMF ve AB’nin konuşulduğunu dile getiren Şimşek, “Bu dönemde mali disiplin konuşuluyor. Türkiye’nin en sağlam ayağı bütçe dengeleridir. Son yıllarda bütçe açığını yüzde 1’ler seviyesine düşürdük. Türkiye çok sağlam bir şekilde kamu borç stokunu aşağı getirdi. Bütçe disiplininin bir yansıması olarak hem reel hem de nominal faizler ciddi bir şekilde düşmüştür” dedi.