Sabancı Holding Enerji Grubu Başkanı Mehmet Göçmen, Türkiye'nin, enerji sektöründe önemli bir karar noktasında olduğunu belirterek, "Sektör şu anda yerli bankalara 50 milyar dolardan fazla borçlu ve bunun yarattığı bir risk var. Son tüketici fiyatını artırmadan liberalizasyonu sağlamak ve yatırım ortamını iyileştirilmek için tüm sektör paydaşlarının birlikte çalışması gereken bütünsel bir vizyona ihtiyaç var." dedi.
Göçmen, yaptığı açıklamada, Türkiye'de yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının, dışa bağımlılığı azaltmak ve arz güvenliğini sağlamak için önemli bir yere sahip olduğunu söyledi.
Türkiye'de yerli kömür rezervinin fazla olmasına rağmen kalitesinin düşük olduğunu anımsatan Göçmen, "Böyle olunca buna yapılan çevreci yatırımların maliyeti de çok yüksek oluyor. Kömürde, normal bir enerji santralinin bir birimi için yapılan yatırımın yaklaşık iki misline yakın bir yatırım yapılıyor. Bu yatırımların geriye dönebilmesi için bugünkü fiyat seviyeleri uygun değil. Bu seviyenin 7 dolar/sentin üzerinde olması lazım ki bu yatırımlar ödenebilsin." diye konuştu.
Göçmen, yatırımcının kar edebilmesi için kömürde kilovatsaat başına fiyatın 8 sentin üzerinde olması gerektiğini vurgulayarak, "Bugünkü arz-talep dengesi bizi 4 dolar/sente getirdi. Günümüz piyasa fiyatlamaları ile Türkiye'de yerli kömüre yatırım yapmak ya da yerli kömüre yatırım yapanların fizibl olmasına imkan yok." değerlendirmesinde bulundu.
- "Faiz aralığı gibi elektrik fiyat aralığı"
Enerji yatırımlarının önünün açılabilmesi için gerçekçi bir fiyat mekanizmasına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Göçmen, sektörün önünü açacak yeni fiyat dinamiklerinin belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Elektrik fiyat aralığında Merkez Bankası örneğini veren Göçmen, şöyle konuştu:
"Merkez Bankasının faiz aralığı gibi Türkiye'de de bir elektrik fiyat aralığı tanımlanabilir. Bütün bu YEKDEM ve yerli kömür tartışmalarını da bırakırız. Dolayısıyla Türkiye'de iki fiyat aralığında son müşteriye bunu yansıtmayacak ama verimliliği de ön plana çıkaracak bir model sektörün önünü açabilir. Sistemdeki mevcut verimsizlikler son müşteriye bir fiyat tarifesi olarak gidiyor. Verimsizliklerin önüne geçecek yeni kaynaklara yatırım yapıldığı taktirde, son müşterinin fiyatını değiştirmeden Türkiye'nin yerli ve yenilenebilir kaynaklara dönebileceği bir modelin var olduğunu biliyoruz."
Bu tür bir fiyat mekanizması oluşturulmasının çok önemli olduğunu anlatan Göçmen, Türk enerji sektörünün yerli bankalara şu an 50 milyar dolardan fazla borçlu olduğunu ve bu durumun sektör üzerinde ciddi baskı ve risk oluşturduğunu ifade etti.
Sektördeki tüm paydaşların birlikte çalışması gereken bütünsel bir vizyona ihtiyaç olduğunu dile getiren Göçmen, Türkiye'nin, büyüyen bir ülke olduğu için 'verimli' yatırımlara devam etmesi gerektiğini belirtti.
Göçmen, bugünkü fiyatların yeni yatırımcı için uygun ortam oluşturamadığına dikkati çekerek, "Hem eski yatırımları ödemekte zorlanan hem de yeni yatırımları yeterince özendiremeyen bir durumla karşı karşıyayız. Zaten, Sayın Bakan'ın geldiği günden beri bizleri de dahil ederek yaptığı en önemli çalışma, bu ortamın nasıl iyileştirilebileceği üzerine oldu. Dolayısıyla yerli kömürün de destek olmadan yatırıma dönüşmesi pek mümkün değil." diye konuştu.
Devletin kömür yatırımlarına alım garantisi verdiğinde, Türkiye Elektrik Ticaret AŞ'nin (TETAŞ) elinde önemli bir miktar enerji birikeceğine işaret eden Göçmen, şöyle konuştu:
"Bir taraftan da son tarifeler eğer liberal olacaksa, serbest tüketici limitleri sıfırlanacaksa TETAŞ bu malı nereye satacak? Dolayısıyla bir tarafı düzeltmeye çalışırken, diğer yönde bir sıkıntı oluşabiliyor. O yüzden bütünsellik içeren bir modele ihtiyacımız var ama önemli bir karar noktasındayız. Böyle bir dönemde aktif bir enerji yönetiminin olmasını da şans olarak değerlendiriyorum."
- "İklim değişikliği yanlış anlaşılıyor"
Göçmen, kömür denilince iklim değişikliğinin akla geldiğini ama bu konunun da büyük oranda yanlış anlaşıldığını ifade etti.
İklim değişikliğinin sadece sera gazı etkisinin azaltılması, yenilenebilir kaynaklarının ve fosil dışı kaynakların daha fazla kullanılması olarak anlaşılmasının eksik bir tanımlama olduğuna işaret eden Göçmen, iklim değişikliğinde asıl konunun verimliliğin artırılması olduğunu belirtti.
Göçmen, Türkiye'de üretim, iletim ve dağıtım sektöründe ciddi bir verimsizlik olduğunu dile getirerek, "Kullanıcıda da verimsizlik var. Enerji verimliliğine Türk sanayisi de uzun süredir yatırım yapmak istiyor. Bütün bunları beraber düşündüğümüzde, Türkiye arz güvenliğini sağlamak için bir taraftan fosil yakıta, bir taraftan da enerji verimliliğine yatırım yaparak bir denge oluşturabilir ve Türkiye Paris Anlaşması'nda verdiği sözü yerine getirebilir." değerlendirmesinde bulundu.