Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı mayıs 2015 enflasyon rakamları gidişatın sene sonunda çift haneli enflasyon rakamlarına ulaşılacağı endişesi yaratıyor. Mayıs ayı Üretici Fiyatları aylık yüzde 1,11 , yıllık yüzde 6,52 (Önceki ay yüzde 4,80) artış kaydederken girdi maliyetlerinin ciddi arttığı gözlemleniyor. Sokaktaki vatandaşın enflasyonu olan Tüketici Fiyatları Endeksinde ise aylık yüzde 0,56 artış, yıllık bazda ise yüzde 8,09 (Önceki ay yüzde 7,91) artış gözüküyor.
Dolar/TL kuruna baktığımızda son bir sene içerisinde yüzde 27 Türk Lirası aleyhine devalüasyon olduğunu tespit ediyoruz. Normalde bu devalüasyonun ithalatta düşüş, ihracatta rahatlama yaratması beklenirken, malesef mayıs ayında ihracatta geçen sene aynı döneme göre yüzde 19 gerileme olduğu ve 10 milyar 819 milyon dolara inildiği ve ocak-mayıs döneminde 5 aylık süreçte ise yüzde 8,3 gerileme olduğu ve 61 milyar 296 milyon dolara indiği Türkiye İhracatcılar Meclisi (TİM) tarafından açıklandı. Bu durum tüm gelişme umudunu inşaat sektörüne dayamış ve tasarruflarını toprağa yatırmış bir ülkede sağlıklı büyümenin olasılığını ciddi anlamda azaltmaktadır.
7 haziran seçimlerinin ertesinde yukarıda saydıklarımız, oluşacak hükümetin ilk elden çözmesi gereken sorunlar olacaktır. Özellikle ülkemize yabancı yatırımcıyı çekmek istiyorsak, hukuk sisteminde güveni artıracak ve bugünden yarına kanunların isteğe bağlı olarak değiştirilmeyeceği bir sağlıklı ortamın yaratılması şart olarak gözüküyor. Bu ortam yaratılmazsa şu anda ülkemizde olan portföy yatırımı haricinde (sıcak para yatırımı) yabancı yatırım sahiplerininde ülkemizi terk etmelerinin önüne geçilemez.
Tasarruf oranını artıramayan ve tüketici fazilerinin, konut kredilerinin düşük olması sebebiyle borçlulukta ciddi artışlar yaşayan ülkemizde, yatırım ikliminin sanayi sektörünü rahatlatacak önlemler alınarak örneğin vergi indirimi, altyapının devlet tarafından yapılıp bedava arsa sağlanması, ilk birkaç yıl istihdamı artırması için çalışanlarda SGK katkısının devlet tarafından karşılanması v.b. teşvikler sağlanmalıdır. Bu tarz teşvik ve önlemler alınıp büyüme modelinin inşaat sektörünün dışına çıkarılıp değiştirilememesi halinde hepimizi ciddi ve sıkıntılı bir süreç beklemektedir.