Dünya genelinde durma noktasına gelen ekonomik hareketlilik, küresel bağlamda aşı çalışmaları arttıkça hızlanıyor. Salgın döneminde ertelenen talep hızla artıyor. Dünya genelinde ise enflasyon artma eğiliminde. Son bir yılda küresel enflasyon yüzde 1,2’den yüzde 2,4’e çıktı.
ABD’de ise Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yüzde 5’lere gelmiş durumda. Devam eden tedarik sorunları, yükselen emtia fiyatları ve artan talebin özellikle hizmet fiyatlarına getirdiği baskı küresel enflasyonu bir süre daha da yukarı çekmeye devam edecek gibi görünüyor. Merkez bankaları ise bu enflasyon baskılarına dair uyarılarda bulunurken bir dizi politikalar geliştiriyor.
Son olarak Çin’de tüketici fiyatları temmuzda beklenti üzerinde arttı. Çin Ulusal İstatistik Kurumu tarafından açıklanan verilere göre ülkede temmuz ayında tüketici fiyatları yükselişinde de hızlanma yaşanması dikkat çekti. Temmuzda TÜFE aylık yüzde 0,3, yıllık yüzde 1 yükseldi. Analistlerin tahmini aylıkta yüzde 0,2, yıllıkta yüzde 0,8 seviyesinde kalan yükselişti. Çin'de hükümet bu yıl enflasyonu yüzde 3 hedefliyor. Ülkede üretici fiyatları ise yıllık bazda yüzde 9'la analistlerin yüzde 8,8 olan tahminlerinin üzerinde arttı. ÜFE artışı işletmelerin artan hammadde maliyetleri nedeniyle fiyat baskısı yaşamaya devam ettiklerini gösterdi.
Küresel fiyatlardaki değişim büyük ölçüde hammadde ve ara malı ithalatı ile üretim yapılan Türkiye’ye yansıması ise daha ağır oluyor. İthalatın pahalılaşması nedeniyle maliyetler giderek yükseliyor. Dünyada esen rüzgâr Türkiye’de fırtınaya neden oluyor.
Dünya çapında artan enflasyon beklentilerini ve Türkiye’ye yansımasını Birgün gazetesinden Havva Gümüşkaya'ya değerlendiren Yalova Üniversitesi’nden Doç. Dr. Baki Demirel, özellikle Çin’deki enflasyon artışının küresel enflasyonu besleyeceğini belirtti. Talep artışının aynı zamanda emtiaları yükselttiğine değinen Demirel, “Daha fazla enerji tüketimi mevcut. Bu durum emtia fiyatlarını arttırarak enflasyon üzerinde baskı yaratıyor. Avrupa’da bu kadar güçlü bir enflasyon yok fakat ABD’de özellikle çekirdek enflasyonun artışta olduğunu görüyoruz. Çin tarafında da enflasyon artışı çok ciddi bir sorun. 90’lı yılların ortasından sonra Çin’deki üretim artışı ve Çin mallarının düşük fiyatları küresel enflasyonu aşağı çekmişti. Şimdi ise tam tersi bir durum söz konusu. Çin’de maliyetler ve enflasyon artıyor, bu durum küresel enflasyonu besleyecektir ve artmasına sebep olacaktır” ifadelerini kullandı.
Bu durumdan Türkiye’nin daha çok etkilendiğine dikkat çeken Demirel, “Türkiye’ye baktığımızda, çok ciddi bir makrofinansal zorluk ve kırılganlık mevcut. Sebebi ise maalesef 2018’deki kur şokunun etkileri devam ederken 2020’de yeniden bir kur şokuyla karşılaşılmasının enflasyon ve maliyetler üzerinde yarattığı baskı” dedi.
ÇİN’DEKİ ARTIŞ TÜRKİYE’Yİ ETKİLEYECEK
Demirel, Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybının enflasyon ve maliyetler üzerindeki etkisinin göz ardı edildiğini söyledi. Politika faizinin TL’yi desteklememesinin Türkiye için küresel fiyatlarla birlikte kurdan kaynaklı olarak enflasyonun daha da yükselmesine sebep olduğunu vurgulan Demirel, şunları söyledi:
“TL’ye olan güven kaybının dolarizasyonu beslemesi, ithal fiyatlarının enflasyon üzerindeki artış etkisi, üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki makasın açılması... Türkiye’deki enflasyon hem kur etkisinden besleniyor - dolarizasyon bu etkiyi güçlendiriyor- hem de küresel enflasyondan etkileniyor. Özellikle de Çin enflasyonunun artması Türkiye’deki artışı güçlendirecektir.”
Maliyetleri artıran bir diğer sorunun istihdam piyasasında yaşandığına işaret eden Demirel, “İstihdam piyasasında yaşanan sorunlar özellikle hizmetler sektöründeki oluşan güvensizlik ve işçilerin hizmet istihdamına geri dönmek için yaşadıkları tereddüt maliyetleri arttırıyor olabilir” şeklinde konuştu.
Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) verilerine göre, gıda endeksi temmuzda bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 31 arttı. Hem iklim koşullarının hem de tarım arzında ciddi sorunlar olduğunu belirten Demirel, “Türkiye örneğinde, çiftçilerin borçları ve tarımın yeterince desteklenmemesinin etkisi büyük. Salgın dönemi tarımı olumsuz etkiledi. Türkiye pek çok tarım ürününde fiyat alıcı durumdadır, fiyat belirleyici değildir. Bu da Türkiye’de gıda enflasyonunu arttıran bir faktördür” değerlendirmesinde bulundu.
AVRUPA’DAN DA HIZLI ARTIŞ UYARISI GELDİ
Ayrıca Avrupa Merkez Bankası (ECB) Yönetim Konseyi üyesi Jens Weidmann, Avro Bölgesi’ndeki enflasyonun beklenenden daha hızlı yükselebileceği konusunda uyardı ve kurumu tahvil alım programını uzatmamaya çağırdı.
Aynı zamanda Almanya Merkez Bankası olan Bundesbank’ın da başkanı olan Weidmann, “Sadece çok düşük bir enflasyon oranı riskine bakmakla kalmayıp, çok yüksek bir enflasyon oranı riskini de yakından takip etmek gerek” dedi. ECB’nin enflasyon beklentisi geçici faktörlerin de etkisi ile 2021 için yüzde 1,9. 2022 ve 2023 için beklentiler ise yüzde 1,5 ve yüzde 1,4. Avrupa Merkez Bankası’nın orta vadeli enflasyon hedefi ise yüzde 2. Weidmann ayrıca ECB’nin PEPP olarak bilinen acil varlık alım programının ancak pandemi bittiğinde sona ermesi gerektiğini söyledi. Weidmann, “Bu bir güvenilirlik sorunudur” dedi. Program gelecek mart ayına kadar devam edecek.