Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Ramazan ayının rahmeti, mağfireti, affı, bereketi milletimizle birlikte tüm Müslümanların, tüm insanlığın üzerine olmasını cani gönülden temenni ediyorum. Maalesef son yıllarda ramazan aylarını hep sıkıntılı gündemlerin eşliğinde buruk bir şekilde geçiriyoruz.
“Tedarik sistemi hâlâ düzeltilmiş değil”
Salgın döneminde bozulan tedarik sistemi hala düzeltilmiş değildir. Tam tersine Karadeniz'in kuzeyindeki savaşla birlikte yeni tehditlerle karşı karşıya kalmıştır. Geniş bir alanda giderek ağırlaşan sorunlar zengininden fakirine kadar tüm ülkeleri derinden sarsıyor.
Merkezinde olduğumuz coğrafya başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında benzer tabloları görmek mümkündür. Kendi kısır ve küçük hesapları üzerinde kaybolup, dünyada olup bitenleri takip edemeyecek kesim varsa da biz tüm bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
Türkiye'nin zorlu dönemi aşarak bir an önce hedeflerine ulaşması için ülkenin tüm güç ve imkânları ve potansiyelini harekete geçirmenin gayreti içerisindeyiz. Salgın sürecinde bunu başardık. Şimdi de Ukrayna-Rusya savaşıyla devam eden küresel krizi fırsata dönüştürecek adımları atıyoruz.
“Küresel krizin ülkemize etkileri sürüyor”
Bugün Türkiye savaşın her iki tarafıyla yakın ilişkileri sürdürebilen, tarafları bir araya getirerek somut ilerlemeler sağlanabilmesini temin edebilen yegâne ülkedir. Elbette küresel düzeyde yaşanan sıkıntıların bize de yansımaları oluyor. Ekonomimizi çökertmek için döviz kuru ve faiz tartışmaları üzerinden başlatılan saldırılar ve ardından küresel krizin ülkemize etkileri halen sürüyor.
Enerji ve gıda fiyatları başta olmak üzere Rusya ve Ukrayna krizinin sonuçlarını derinden hissediyoruz. Petrol, doğalgaz ve kimi madenler gibi ülkemizin küresel piyasalardan tedarik ettiği ürünlerin fiyatlarının Döviz cinsinden katlanarak artmasını tek başına önleyebilmemiz mümkün değildir.
“Temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını yükselten aç gözü kesim de var”
Gıda sektöründe kullanılan hammaddelerin fiyat artışı bizi yakından ilgilendiriyor. Sebze ve meyve fiyatlarının mevsim şartlarında yükselmesini de göz ardı edemeyiz. Allah'a şükür kendi insanımızı temel gıda maddelerinden mahrum bırakmayacak üretim kapasitesine sahibiz.
Küresel sisteme entegre açık ekonomide sizin kendi kendinize yeterli olmanızla iş bitmiyor. Elinizdeki ürünlerin bir kısmını dışarıya satarken dışarıdan tüketim olarak ürün alıyorsunuz. Ürün arzındaki denge bozulduğunda fiyatlar fahiş şekilde yükseliyor. Amerika'da açıklanan son 40 yılın en yüksek enflasyon rakamları sınır tanımaz boyutları göstermektedir.
Yağdan şekere, undan ete pek çok konuda böyle bir durum ortaya çıkmıştır. Önceliğimiz en pahalı malın olmayan mal olduğu gerçeğinden hareketle vatandaşımızın temel ihtiyaç maddelerine kesintisiz ve en uygun şekilde ulaşmasını sağlamaktır. İnsanlarımızın temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını yükselten açgözlü kesim de vardır.
“Karşımızda zorlu bir tablo olduğunun farkındayız”
Ellerindeki ürünlerini stoklayarak ve hatta imha ederek, aralarında anlaşıp fiyatlarını arttıranları takibe aldık. Kamunun denetim ve yaptırım yetkilerini kullanarak serbest piyasa içinde bu tamahkarlarla mücadele ediyoruz. Sorun ahlaki olduğu için arzu ettiğimiz neticeleri almakta güçlük çekiyoruz.
Karşımızda zorlu bir tablo olduğunun farkındayız. Her kesimi gözeten, kazanımlarını korumaya, kayıtlarını telafi etmeye yönelik anlayışla yaklaşıyoruz. Hem içeride hem de dışarıda ürün arzının yeniden dengeye oturacağını, tedarik kanallarının işlemeye başlayacağını, fiyatlardaki balonun söneceğini umut ediyoruz.
“Piyasayı sakinleştirecek düzenlemelere hız vereceğiz”
Gelir artışına yönelik tedbirler yanına gereksiz paniklerin önüne geçecek, piyasayı sakinleştirecek düzenlemelere hız vereceğiz. Daha sıkı mücadele ederek bu dönemi de inşallah geride bırakacağız.
Ülkemizi 2023 hedefleri doğrultusunda özellikle 2053 ve 2071 vizyonları da bizden sonraki nesillere emanet edeceğimizi söylüyoruz. BM İklim Değişikliği Konferansına sunduğumuz katkı beyanımızla 2053 vizyonumuzun ilk somut hedefini ilan etmiştik. Bugün de İstanbul'un fethine atfettiğimiz vizyonumuzun 2053 Ulaştırma ve Lojistik Ana Planını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Avrupa-Asya-Afrika bizim için büyük fırsatlar barındırıyor. 12 milyar ton olarak gerçekleşen dünya ticaret hacminin 2030'da 25 milyar, 2050'de 95 milyar tona ulaşmış olması bekleniyor. BM bu oranın 2050 yılında yüzde 70'e çıkacağına işaret ediyor.
“Türkiye, 5 ana sektörde yaptığı yatırımla mesafe kat etti”
Ulaşıma yönelik talebin 2050 yılında iki katına çıkacağı anlaşılıyor. Ülkemizin ulaştırma alanında son 20 yılda attığı adımların ne kadar önemli ve isabetli olduğu kabul edilecektir. Diğer ülkelerde ortaya çıkacak potansiyelden en yüksek payı almak için yatırımlara hız vermeye başlamıştır. ABD'nin 2 trilyon dolar, Çin 559 milyar dolarlık altyapı planladıkları biliniyor. Türkiye ise 5 ana sektörde yaptığı yatırımla mesafe kat etmiş bir ülkedir.
Yaptığımız yatırımlar sayesinde Türkiye üretimini 1 trilyon doların üzerinde arttırmayı başarmıştır. Yarısı yeni olmak üzere 18 milyona yakın insanımızın istihdamını sağlayan ekonomik sonuçlar ürettik. Milli gelirimize 520 milyar dolardan fazla katkı sunduk. Yarına hazırlanırken odak noktamıza insan, veri ve yük hareketliliğini yerleştirdik.
Bu unsurları lojistik, mobilite, dijitalleşme ekseninde ele alarak adımlarımızı atıyoruz. Akıllı otoyolların inşası bu uygulamalardan biridir. Ulaştırma ve lojistik ana planımızı veriye dayalı ortak aklı önemseyen bir anlayışla hazırladık. Öncelikle güncel sosyo demografik arazi kullanımı, ulaştırma sistemleri, altyapı ve turizm verilerine göre ihtiyaç analizi yaptık.
Emisyon salınımı azaltma hedefli çevreci ve akıllı ulaşım sistemlerin öne çıktığı senaryolar geliştirdik. Demiryolu yatırımlarımız artık ön plana çıkmıştır. Yıllarca kaderine terk edilmiş demiryollarımızı önemli ölçüde yeniden canlandırmıştık. Mevcutları yenilediğimiz demiryolu hat uzunluğumuzu 10 bin 959 kilometreden 13 bin 22 kilometreye çıkardı. Hedefimiz 28 bin 590 km.ye taşımaktır.
“Hızlı tren hatlarında il sayımızı 52'ye çıkaracağız”
Ulaştırma ve lojistik ana planında demiryollarına özel bir önem verdik. Demiryollarının yolcu taşımacılığında yüzde 6,2'ye çıkartmakta kararlıyız. Bu da halen demiryolu yolcu sayımızın 145 milyona, 2053'de 270 milyona ulaşması demektir.
Amacımız 2053 yılında 440 milyon ton yükün demiryolu ile taşınması sağlayarak yüzde 22 seviyesine ulaşmaktır. Yurtdışında demiryolunun payını 10 kat arttırmayı planlıyoruz. Hızlı tren hatlarında il sayımızı 8'den 52'ye çıkaracağız.
Yeni yatırımlarla karayolu hizmet düzeyimizi de en üst seviyeye çekerek kesintisiz ve konforlu ulaşım tesis edeceğiz. Bölünmüş yol ağımızı 28 bin 650 km'ye, otoyol ağımızı 3 bin 633 km'ye zaten çıkarmıştık. Hedefimiz 2053'de bölünmüş yol 38 bin km'ye, otoyol ağımızı 8 bin 325 km'ye yükseltmektir.
“Havayolu yolcu sayısı 2053 yılında 344 milyona çıkacak”
Önümüzdeki yıl limanlarımızdan 255 milyon tona yakın yük taşıması öngörülüyor. Bu amaçla halen 217 olan liman tesisi sayımız 2053 yılında 255'e çıkartılacaktır. Kanal İstanbul projesi ise İstanbul boğazında yaşanan gemi trafiğinin azaltılması jeopolitik açıdan kritik ehemmiyete sahiptir.
Hava ulaşımında Türkiye hızla büyüyen ekonomisi ve turizmini destekleyen 56 havalimanına sahiptir. Önümüzdeki yıllarda 6a1'e yükselecektir. Hemen bayramın ertesinde Rize-Artvin havalimanının açılışını yapıyoruz. Halen yıllık 210 milyon olan havayolu yolcusu sayısı 2053 yılında 344 milyona çıkacaktır.
Haberleşmede ileri teknoloji ile yolumuza devam ederken ülkemizin dört bir yanına fiber ağlarla öreceğiz. Hedefimiz mobil geniş bant yoğunluğunu yüzde 100'e ulaştırmaktır. Genişleyen uydu filomuz sayesinde inşallah bu alanda küresel ölçekte hizmet verebilen dünyanın lider ülkelerinden biri haline geleceğiz.
“Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına kimse mani olamayacak”
5'er yıllık planlamalarla demiryolu, karayolu, denizyolu, havayolu ve haberleşme için 198 milyar dolar yeni yatırım yapacağız. Sektörün milli gelirimize katkısı 2053'e kadar 1 trilyon doları geçerek yatırım bedelinin 5 katından fazlasını ülkemize kazandıracaktır.
Ulaştırma ve haberleşme sektörünün 2053 yılında üretime katkısı 1.94 trilyon dolar ile yatırım bedelinin yaklaşık 10 katına çıkacaktır. Amacımız süreç sonunda ülkemizin dünyanın gelişmekte olan değil gelişmiş ülkeleri arasındaki seçkin yerini almasıdır.
2 büyük cihan savaşının ardından kurulan dünya düzeninde hak ettiği yeri alamayan ülkemiz için bir dönem artık sona ermek üzeredir. Her demokrasi ve kalkınma teşebbüsü tek parti faşizm, vesayet, darbelere kadar nice yöntemle engellenen büyük ve güçlü Türkiye inşasına kimse mani olamayacaktır.
Ülkemizi geçtiğimiz 20 yılda kurduğumuz eser ve hizmet altyapısının üzerinde hedeflerine ulaştırmakta kararlıyız. Diğer ülke ve toplumların bugün başlasalar çeyrek asırda tamamlamayacak işleri biz önemli ölçüde bitirdik. Üretim ve tedarik zincirlerindeki aksaklıklar sebebiyle yaşanan küresel krizler elbette ülke içinde kimi sıkıntılara yol açıyor. Dengesiz fiyat artışları özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın refah seviyelerinin geçici olarak bir parça gerilemesine sebebiyet verebilir.
Bizim için asıl olan özellikle her bir insanımızın çalışacak iş, evine götürecek ekmek, başını sokacak yuva bulabilmesidir. Fiyatlardaki istisnai sıçramanın belirsizliğini ortadan kaldırarak yatırım, istihdam, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme üzerine kurulu ekonomi anlayışına ağırlık vereceğiz.
Şubat ayı itibariyle yıllık sanayi üretim endeksi yüzde 13,3 oranında artarak üretim temelli büyümenin sürdüğünü göstermektir. Bu tablonun değerini sanayici, nakliyeci, ihracatçı bilir. İşgücü istatistiklerinde işsizliğin azalmaya devam ettiğine işaret etmektedir. İstihdamı arttırmanın kıymetini de yıllardır iş bulamadığı için boynu bükük kalanlar bilir.
İlave istihdam taahhüt eden firmaların işe alacakları her işçinin 3 veya 6 ay itibarıyla sosyal destek primlerini Çalışma Bakanlığımız karşılayacak. İşe giren her bireye 1 veya 2 yıl istihdam garantisi oluşturmuş olacağız. İşverenlerimizin yeni programımızdan istifade etmeye çağırıyoruz.
2B arazilerin satışı ile ilgili başvuru ve ödeme süresini de 31 Aralık tarihine kadar uzatma kararı aldık. Tarım amaçlı kullanılmak üzere çiftçilerimize ecri misil bedelinin yarısına 10 yıl süreyle kiralama imkanı getirdiğimiz Hazine taşınmazlarına başvuru süresini kaldırıyoruz.
3 yıl süreyle Hazine taşınmazını kullanan çiftçilerimize başka şart aramadan bu araziyi kiralama imkanını getiriyoruz. 10 yıllık süreyi dolduranlar satın alabilecektir.
Enerji gücünde 100 bin megavat sınırını geçtiğimizin müjdesini paylaşmak gerektiğini düşünüyorum. Kurulu güç bakımından Avrupa'da 6. dünyada 14. sıraya çıkmış olduk. Biz geldiğimizde hidroelektrik dışında hiç olmayan yenilenebilir kaynaklar konusunda kurulu gücümüzün yüzde 54'üne ulaşarak bir devrim gerçekleştirdik.
Karadeniz'de keşfettiğimiz, önümüzdeki yıl kullanıma sunacağımız doğalgaz çalışmasında, geçtiğimiz hafta Yavuz sondaj gemisini Türkali 2 kuyusuna gönderdik. Yeni aldığımız sondaj gemisinin de filomuza katılmasıyla bu çalışmaları daha da hızlandıracağız.
Enerjiden gıdaya her alanda sorunların çözümünün ötesinde geleceğin ihtiyaçlarını karşılayacak projeleri hayata geçirmek için gece gündüz mücadele ediyoruz. Ülkemizin her meselesini nasıl hal yoluna koyduysak, inşallah bugünkü sıkıntıları da yine biz çözeceğiz."