Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 49 başkonsolosluk personelinin kurtarılmasıyla ilgili, "Takas oldu veya olmadı. Neticede bizim 49 vatandaşımız, görevlimiz Türkiye'ye geldi. 49 vatandaşımızı hiçbir şeyle değiştirmemiz mümkün değil" dedi
Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 69. Genel Kurulu görüşmelerine katılmak için New York'a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'ndaki basın açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, Musul Başkonsolosluğu personelinin Türkiye'ye getirilmesinde pazarlık yapıldığı iddialarının doğru olmadığını belirterek, "İddiaları ileri sürenler neye dayanarak bunu ileri sürüyorlar, bunu bilemem. Pazarlıktan neyi kastediyorlar bunu da bilemem. Burada eğer maddi bir pazarlıktan bahsediyorlarsa böyle bir şey kesinlikle, katiyen söz konusu değil. Ama siyasi noktada, diplomatik bir pazarlıktan bahsediyorlarsa burada tabii ki siyasi, diplomatik bir pazarlık kesinlikle söz konusu. Zaten bu diplomasi zaferidir" dedi.
Bir gazetecinin, IŞİD tarafından alıkonulmalarının ardından serbest kalarak Türkiye'ye getirilen 49 başkonsolosluk personelinin kurtarılmasına ilişkin operasyonda pazarlık ve vaat iddialarını anımsatması üzerine Erdoğan, "İddiaları ileri sürenler neye dayanarak bunu ileri sürüyorlar, bunu bilemem. Pazarlıktan neyi kastediyorlar bunu da bilemem. Burada eğer maddi bir pazarlıktan bahsediyorlarsa böyle bir şey kesinlikle, katiyen söz konusu değil. Ama siyasi noktada, diplomatik bir pazarlıktan bahsediyorlarsa burada tabii ki siyasi, diplomatik bir pazarlık kesinlikle söz konusu. Zaten bu diplomasi zaferidir, siyasi bir pazarlığın neticesidir, bunun bir zaferidir" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, başkonsolosluk personelinin kurtarılması sürecinde, alıkonulan personelin ne zaman nerede olduklarının adım adım takip edildiğini, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin süreci adım adın takip ettiğini, Başkonsolos Öztürk Yılmaz'ın da anlık olarak yaptıklarının da örnek teşkil edecek nitelikte olduğunu anlatarak, sürecin iyi yönetilmesinde Yılmaz'ın ciddi katkıları olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çok zor şartlar içerisinde sabırla bu işi sürdürmüş olmaları hamdolsun bize bugünleri gösterdi, ama çok açık net şunu söylüyorum; olayın pazarlık boyutunu alışılmış bir maddi pazarlık diyorsanız, böyle bir şey asla mümkün değildir, olmamıştır. Siyasi, diplomatik, tabii ki bunlar yapıldı, oldu ve bunun neticesinde bu ana ulaştık" ifadelerini kullandı.
Operasyona dair elinde kalemi olanların yazabileceğini, ağzı olanın konuşabileceğini, yapılanlara gölge düşürme gayreti içinde olanların da bulunabileceğini belirterek, şöyle devam etti:
"Hatırlayın 102 gündür Türkiye'deki bazı siyasilerin yaptıkları açıklamaları hatırlayın. Neler söylemediler ki, tahrikler... Neler söylemediler ki. Eğer biz ağzımızdan çıkan kelimeleri o dönem içinde seçtiysek, orada hassas davrandıysak işte o dün içindi. Bundan sonraki sürece yönelik, 'Cidde'deki koalisyonda niçin böyle bir tavır takındık' deniliyorsa işte bu dün içindi, ama onlar bunun farkında değil. NATO Zirvesi'nde bunları yine konuştuk, orada da biz birçok şeyleri ikili görüşmelerde de genel görüşmede de ifade ettim. Ve dedim ki; 'Bizim önümüzde böyle bir durum var, böyle bir durum olduğu sürece biz bu çerçeve içerisinde ancak insani yardım konusunda lojistik destek veririz, ama bunun dışındaki işlerin içerisinde biz rol almayız' dedik.
Bundan sonraki süreçle ilgili mesele ayrı bir konu. Onu bu sabah Başbakanımızla da görüştüm, 'Sizler de çalışmalarınızı yapın, bizler de BM'de zaten görüşmeler yapacağız, döndükten sonra oturur değerlendiririz. Ne gibi bir tavır alacağız ki bu tavır daha çok Suriye'den, Irak'tan ülkemize gelen, komşu ülkedeki dost, kardeşlere karşı bir ortaya koymamız gereken tavırdır, bu tavrı da artık belirlememiz lazım."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "operasyon" denilince akla sadece uçakların vurması, tank, top, silah gibi unsurların olması anlamına gelmeyeceğine işaret ederek, siyasi, diplomatik operasyon çeşidi de bulunduğunu, şu andaki uygulamanın da siyasi, operasyon çeşidine yönelik olduğunu söyledi.
Erdoğan, bir soru üzerine, alıkonulan Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu ekibinin yurda getirilmesi operasyonunun tamamıyla milli bir çalışma olduğuna işaret ederek, "Tamamiyle istihbarat örgütümüzün çalışmasıyla bu iş olmuştur. Burada şunu gözardı etmemek gerekir; bölgede bazı teknik istihbarat bilgileri bölge ülkeleri arasında yapılmaktadır. Bunların içerisinde zaman zaman insani istihbarat da olmaktadır, ama bunlar istihbaratın geneliyle alakalı konudur. Yapılmakta olan budur, fakat bu operasyon tamamıyla bizim kendi istihbarat teşkilatımızın maharetini, hünerini ortaya koyduğu ve bölgede Türkiye'nin dikkate alınmasını gerektiren bir hareket olmuştur. Türkiyesiz karar vermek bölgede şu anda gelinen neticenin de bana göre en önemli sebeplerinden birisidir" diye konuştu.
Türkiye'nin şu ana kadar 1 milyon 300 bin insanı barındırdığına, gönlünü açtığına ve her türlü desteği verdiğine işaret eden Erdoğan, "Bununla da bölgedeki dünyaya verdiği örnekle... Irk, mezhep, din, dil hiçbir ayrım gözetmeksizin ortaya bir tavır koyuyor. Bu tüm insanlığa da bir örnektir. Hem insanidir hem vicdanidir. Bu tür adımları atmış olan bir Türkiye temenni ederim dünya tarafından da üzerinde iyi konuşulur, iyi değerlendirilir. Yani 'aydınım' diyenler de herhalde bu konu üzerinde ciddi çalışmalar yapacaktır" dedi.
"Obama ile görüşme fırsatı bulacağımızı zannetmiyorum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Suriye sınırında tampon bölge oluşturulmasına ve bu konuyu BM Genel Kurulu'nda gündeme getirip getirmeyeceği ve konuyu ABD Başkanı Barack Obama ile görüşüp görüşmeyeceğine ilişkin soruya da şöyle yanıt verdi:
"Bizim Silahlı Kuvvetlerimizin diğer silahlı kuvvetlerle başta Amerika olmak üzere bölgede bir çalışması var. Bu çalışmalar detaylarıyla konuşulacak çalışmalar değil, ama tampon bölge konusu önemli. Bu da Suriye tarafında bizim sınırımıza yönelik bir tampon bölge oluşturulması benim NATO Zirvesi'nde zaten işlediğim bir konuydu, orada gündeme getirmiştim. Daha sonra ikili görüşmemizde de Sayın Obama'ya bu konuyu ifade etmiştim, detaylarını kendisiyle ayrıca konuşmuştuk. Diğer koalisyon içerisinde yer alan ülkelerin bir kısmıyla orada bu konuyu görüştük. Bildiğiniz gibi son bir hafta içerisinde, geçen hafta gerek Savunma Bakanı gerek Dışişleri Bakanı ülkemizi ziyaret ettiler. Onlarla da yaptığımız görüşmelerde bunları konuşma fırsatımız oldu, görüştük ve bu konuda müşterek ne gibi adımlar atabiliriz, buradaki sınırlarımız ne olabilir, hangi çerçevede bu adımları atabiliriz bunları kendileriyle konuştuk.
BM'de şu anda Sayın Obama ile bizim geniş, detay bir görüşme fırsatı bulacağımızı zannetmiyorum. Çünkü BM Genel Kurulu formatında zaten bu yok ve Sayın Başkan'ın da birebir görüşmeleri çok çok geniş anlamda yapması mümkün olmuyor. Zaten daha yeni NATO Zirvesi'nde 1,5 saat oturduk, gerek iki ülke arasına gerek bölgesel konuları konuştuk. Ancak Başkan Yardımcısı'nın böyle bir görüşme talebi söz konusu. Bu talep üzerinde Başkan Yardımcısıyla bu geniş görüşmeyi belki yapma imkanımız olacak. O da aynı zamanda Irak dosyasını elinde bulunduran Biden olacak ve orada belki bir görüşmemiz teferruatlı şekilde olabilir."
Vatandaşımızı hiçbir şeyle değiştirmemiz mümkün değil
Erdoğan,"Takas oldu veya olmadı. Neticede bizim 49 vatandaşımız, görevlimiz Türkiye'ye geldi. 49 vatandaşımızı hiçbir şeyle değiştirmemiz mümkün değil. Bunun üzerinde durmamız lazım. Velev ki takas dahi olmuş olsa, ben cumhurbaşkanı olarak şuna bakarım; benim 49 vatandaşımın karşılığı hiçbir şeyle değişilmez. Onlar artık ülkeme geldi" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM 69. Genel Kurulu genel görüşmeleri için ABD'nin New York kentine gitti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekileri taşıyan özel uçak "TUR", saat 14.15'te Esenboğa Havalimanı'ndan hareket etti.
Erdoğan'ı, Havalimanı'ndan, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, İl Emniyet Müdürü Kadri Kartal ve öteki ilgililer uğurladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de ABD'ye gitti.