Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye bankacılık sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Fitch, "TL'de değer kaybı (2021 yılının ilk 5 ayında dolara karşı yüzde 13) Türk bankalarının kredi profillerine ilişkin riskleri artırıyor. Ayrıca sektörün tam hedge olmadığı ortamda döviz kredilerinin yüksekliği (2021 ilk çeyrek sonunda toplamın yüzde 35'i) nedeniyle süreç aynı zamanda varlık kalitesi risklerini de yükseltiyor.
Sektörün ikinci kademe kredilerinin (toplamın yüzde 11'i civarında) de büyük bölümü döviz cinsi kredilerden oluşuyor. Bu krediler inşaat, gayrimenkul, enerji ve turizm sektörünün sorunlu şirketlerinden kaynaklanıyor. Öte yandan bazı noktalarda döviz kredileri uzun vadeli ve yavaş amortismana sahip kredilerden oluştuğundan sorunlu kredileri sadece kademeli olarak artırabilir. Buna ek olarak bazı proje finansman yükümlülükleri dövize göre belirlenmiş devlet tarife destekleri, borç ve gelir garantilerinden destek sağlıyor. TL'nin değer kaybı aynı zamanda bankaların kârlılığını da varlık kalitesi baskıları ve işlem kayıp/artışları üzerinden etkiliyor.
Para biriminde değer kaybı hükümetin teşviklerinin azalmakta olduğu ve regülasyon kurallarında haziran sonunda tamamlanacak tolerans döneminin biteceği zamana denk geldi. Tolerans dönem bankaların varlık kalitelerini ve sermaye yeterlilik oranlarını desteklemişti. Bununla birlikte sermaye oranları TL'de değer kaybına karşı döviz cinsi risk ağırlık varlıkların enflasyonu nedeniyle hassas. Ayrıca TL'de zayıflama ve piyasa volatilitesi yatırımcı güvenine olan bağımlılığı nedeniyle Türk bankalarının refinansman risklerini artırdı" ifadelerini kullandı.
"Bankaların kârlılıkları baskı altında"
Türkiye bankalarının kârlılıklarının halihazırda baskı altına girmiş durumda olduğunu ifade eden Fitch ekibi, bankaların yükümlülüklerinin varlıklarından daha hızlı yeniden fiyatlanması nedeniyle bu trendin en azından kısa vadede devam edeceğini öngördü.
Kuruluş, "TL faizlerde yükseliş bankaların TL cinsi borç kabiliyetleri üzerindeki baskıyı da artırarak bankaların varlık kalitesi risklerini de yükseltiyor. Bununla birlikte perakende kredilerin genel olarak sabit faizli olması bu riskleri azaltıyor.
Yükselen TL faizleri aynı zamanda krediler için talebi de azaltabilir, bu yolla işletme hacimlerini ve gelirlerini etkileyebilir. Bankaların refinansman riskleri de TL'de değer kaybı, piyasa volatilitesi ve politika yönü belirsizliği nedeniyle artabilir, bununla birlikte bankaların son aylarda dış borç çevirmelerine devam ettikleri de dikkat çekiyor.
"Para politikası kararları destekleyici olabilir"
Ekonomik toparlanma (Fitch 2021'de yüzde 6,7 bekliyor) ve enflasyon baskıları ile piyasa volatilitesini azaltıcı para politikası kararları bankaların kredi profilleri açısından destekleyici olabilir" ifadelerini kullandı. TCMB Başkanı değişikliğinin politika tahmin edilebilirliğini, enflasyonu indirme beklentilerini azaltırken Fitch'in önceki makroekonomik senaryolarına dair aşağı yönlü riskleri artırdığını kaydetti.
Fitch, bankacılık sektörünün sermaye ölçütlerinin halihazırda regülasyon tarafı esnekliklerinden fayda sağladığını hatırlatırken, bunların arasında sermaye yeterlilik oranı hesaplamasında 252 günlük hareketli kur oranı ortalamasının kullanılmasının da yer aldığını belirtti.
Fitch, "Bankaların sermayelendirmeleri aynı zamanda sorunlu kredi rezervlerinin genel olarak makul seviyede olması, 2 yıldır ertelenen temettüler ile makul düzeydeki bozulma öncesi kâr tamponlarından da destek sağlıyor. Büyük Türk bankaları genel olarak, sermaye yeterliliği için temel riskleri oluşturan, kayda değer kredi zararlarını ve potansiyel TL değer kayıplarını emebilecek yeterli sermaye tamponlarına sahip. Bununla birlikte faaliyet ortamı volatilitesi, TL'de değer kaybına karşı hassasiyet (TL'de yüzde 10 değer kaybının sektörün CET1 oranını 50 baz puan civarında azaltacağını hesaplıyoruz) ve varlık kalitesi baskıları nedeniyle bankaların sermaye oranlarına ilişkin riskler yüksek. TL'de sert değer kaybı halinde zayıf çekirdek sermaye tamponlarına sahip bankalar sermaye güçlendirme tedbiri almak ya da sermayelerini kaldıraç üzerinden optimize etmek durumunda kalabilirler" yorumu yaptı.
"Regülasyon esnekliklerinde daha fazla uzama mümkün olabilir"
Türkiye bankacılık sektöründe mevduat dolarizasyonunun yüksek (2021 1. çeyrek sonu toplam mevduatların yüzde 55'i) olduğunu vurgulayan kuruluş "Bu durum orta vadede artan piyasa volatilitesi ve TL'de değer kaybı değerlendirildiğinde daha da artabilir" belirlemesinde bulundu.
Fitch, Türk Lirası mevduatta stopajın düşürülmesinin döviz mevduattan TL mevduata fırsat geçişlerine muhtemelen katkı yaptığını da aktardı. "Bu durum her ne kadar kısa vadede dolarizasyon baskılarını azaltsa da bankaların daha pahalı mevduatlara yönelmesi nedeniyle bankaların marj oranlarına yansıyabilir" uyarısında bulundu.
Fitch, sorunlu ve yapılandırılmış kredilerin 2021-2022 döneminde hükümet teşviklerinin azalması ile yükselmesinin beklendiğini belirtti. 2021 yılı sonunda sorunlu kredi oranını (bazı ılımlı sorunlu kredi satışları ve varlık değer zararları dahil) yüzde 6-6,5 tahmin eden Fitch, "Bununla birlikte biz sorunlu kredi oranının tüm varlık kalitesi risklerini yansıttığını düşünmüyoruz. Bizim değerlendirmemiz 2. aşama ve yapılandırılmış kredileri de içermeye devam edecek" açıklaması yaptı.
Fitch, 2. aşama kredilerin 1. çeyrek sonu itibarıyla sektör kredileri toplamının yüzde 11 civarında olduğunu tahmin ederken oranın yarısının yeniden yapılandırılmış kredilerden olduğunu vurguladı. Kurum, "Türkiye'nin iyileşen büyüme görünümü bankaların varlık kalitesi ve kredi geri toplama kabiliyetlerini ılımlı şekilde olumlu etkileyebilir. Bizim görüşümüze göre piyasa koşulları zorlu kalmaya devam ederse regülasyon esnekliklerinde daha fazla uzama mümkün olabilir" ifadelerini kullandı.