Gill/S&P: Türkiye, 2023’te enflasyonda dünyada ilk sıralarda olacak

Standard&Pooor’s’un EMEA Ülke Notları Direktörü Frank Gill, Türkiye'nin yüksek enflasyon bazında 2023 yılında da dünyada ilk sıralarda yer alacağını söyledi.

TL’nin dolar karşısında daha yavaş değer kaybetmesi, düşen enerji fiyatları ve baz etkisiyle enflasyonun bu yıl ortalama yüzde 42 olarak gerçekleşmesini beklediklerini belirten S&P EMEA Ülke Notları Direktörü Frank Gill düşüşe rağmen Türkiye’nin, derecelendirdikleri 137 ülke arasında üçüncü en yüksek enflasyonuna sahip olacağını söyledi. Gill yapılan ücret artışlarının enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturabileceğini de belirtti.

ekonomim.com'un haberine göre uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Pooor’s’un EMEA Ülke Notları Direktörü Frank Gill enflasyon düşmeye başlasa da Türkiye’nin 2023’te de dünyadaki en yüksek üçüncü orana sahip olacağını söyledi. TL’nin dolar karşısında daha yavaş değer kaybetmesi, düşen enerji fiyatları ve baz etkisiyle Türkiye’de enflasyonun bu yıl ortalama yüzde 42 seviyesinde gerçekleşmesini beklediklerini belirten Gill, uygulanmakta olan mali politikaların enflasyon üzerinde yeni baskı oluşturacağını belirtti. EKONOMİ gazetesine konuşan Gill, düşük Aralık ayı enflasyon verisini bu noktada değerlendirmenin zor olduğunu, ancak çoğunlukla baz etkisine bağlı olduğunu da ekledi. Yüzde 30’luk maaş zammı ve asgari ücrette yapılan yüzde 55 artışın seçime kadar talebi canlandırmaya devam edeceğini, ancak fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturacağını belirten Gill, seçimlerin ardından maliye politikasının sıkılaşabileceğinin ve bunun ani bir talep şokuna yol açabileceğinin altını çiziyor. Gill’e göre kur korumalı mevduat sistemi de önemli bedelleri olan bir mali tedbir.

* Ekonomi yönetimi enflasyonun kısa süre içinde %20'ye düşmesini bekliyor. Büyük bir politika değişikliği yapılmadığı takdirde Türkiye'de enflasyonda anlamlı bir düşüş bekliyor musunuz?

Türkiye için enflasyon tahmininiz nedir? S&P olarak, TL’nin dolar karşısında daha yavaş değer kaybetmesi, düşen enerji fiyatları ve baz etkisiyle Türkiye’de enflasyonun, 2022’deki yüzde 64’e karşı, bu yıl ortalama yüzde 42 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Uygulanmakta olan mali politikalar enflasyon üzerinde yeniden baskı oluşturacak. Yüzde 42'lik enflasyon geçen yıla göre daha düşük olsa da, Arjantin ve Lübnan'dan sonra (S&P Global tarafından derecelendirilen 137 ülke arasında) dünya çapında üçüncü en yüksek enflasyon oranı olmaya devam edecek. Düşük gelen Aralık ayı enflasyon verisini bu noktada değerlendirmek zor, ancak bunun nedeni çoğunlukla baz etkisi. Türkiye'nin enflasyon sorununun üç temel nedeni var: 1. Enerji 2. Parasal. 3. Mali. Türkiye 1. neden üzerinde üzerinde herhangi bir kontrole sahip değildir. Diğer merkez bankaları faiz artırırken para politikasının (2) sağlayacağı olasılıkları da kullanmamayı seçti. 3. Sıradaki maliye politikası tamamen kontrol altında, ancak para politikası gibi o da oldukça genişlemeci ve dolayısıyla enflasyonist. Genel politika bileşimi sürdürülebilir değil, ancak izlenen rotada seçimlerden sonra bir düzeltme olabilir.

* Geçtiğimiz aylarda yayınlanan bir S&P raporunda Türkiye'nin yüksek borcu ve ekonomik sorunları nedeniyle likidite sıkışıklığına karşı savunmasız olduğunu belirtilmişti. Türkiye çok borçlu bir ülke mi? Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin borç durumunda kötüleşme bekliyor musunuz?

Dolar bazında, Türkiye'nin genel kamu ve özel dış borcu 2023'te 2021 sonuna göre yaklaşık 444 milyar dolarla çok az değişecek olsa da, GSYİH'nın %54'ünden (2021 sonu) %66'sına çıkması bekleniyor. GSYİH'nın dolar bazında değeri TL’deki düşüş nedeniyle yüzde 20’nin altına düşecek. Ekim 2022'nin sonunda Türkiye'nin diğer ülkelere olan yükümlülükleri, alacaklarını yaklaşık 250 milyar dolar veya GSYİH'nın yaklaşık %37'si kadar aştı. Bunlar sürdürülemez oranlar değil. Türkiye'nin dış borcunun önemli bir kısmı, genellikle yeniden finansman riskine karşı daha az hassas olan ticari kredilerdir. Bununla birlikte, bankacılık sisteminin tahmini 57 milyar dolar olan kısa vadeli dış borcu (mevduat dahil), bunun yılda en az bir kez çevrilmesi gerektiği varsayımıyla, önemli. Genel devlet dış borç stoku yıl sonu kurlarıyla (ve finansal sektör yükümlülüklerinden daha uzun vadelerle) GSYİH'nın yaklaşık %17'si düzeyinde yönetilebilir durumdadır. Belki de daha büyük sorun, dünyada faiz oranları yükseldikçe, bu borcu çevirmenin maliyetinin, özellikle de özel sektör borcunun daha da artmasıdır. Türkiye (yetersiz yurtiçi tasarruflar nedeniyle) büyük dış açık verdiği ve heterodoks para politikası uyguladığı sürece bu borç düzeylerini riskli görüyoruz.

* 2023 yılında gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının görünümü nasıl olacak ve Türkiye bu tablodan nasıl etkilenecek?

Fed'in nihai faiz oranı (%5,00 - %5,25) için mevcut temel senaryo tahminimiz, reel olarak %1,0 civarında. Enfl asyonu hedefe geri getirmeye yetecek kadar talebi soğutmak için nihai olarak daha yüksek reel oranlar gerekli olursa bu Türk lirasının son dönemdeki istikrarını bozabilir. Yerleşik olmayanların çoğu uzun süredir Türkiye piyasasını terk etti ve TL'nin gidişatı daha çok Türk hanehalkının tasarruflarını lira cinsinden ve yurtiçi bankacılık sisteminde tutma isteğine bağlı olacaktır. Diğer soru ise, Türkiye'nin olağandışı sermaye girişleri kombinasyonunun mevcut hızında devam edip edemeyeceğidir. Türkiye’nin Gazprom/Rusya ile gaz ödeme planında indirim ve erteleme konusunda pazarlık yapabilmesi de önemli. Bunlar olmadan TL'nin daha fazla değer kaybetmeyeceğini söylemek zor. Türk kamu ve özel borçluları, döviz borçlarını yeniden finanse etmek için birkaç yıl öncesine göre çok daha fazla para ödüyorlar.

Yapılan ücret artışları enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturacak

* Temel ekonomik göstergeler açısından 2023'te Türkiye'ye ilişkin beklentileriniz nelerdir? Yapılan son ücret artışlarının ne gibi etkileri olur? İki göstergeye işaret etmek istiyorum: 2022 boyunca çok düşük olan yatırım büyümesi ve çok düşük net doğrudan yabancı yatırım girişleri (2009'dan beri). Bu eğilimler, Türkiye'nin uzun vadeli ekonomik büyüme oranı ve enflasyon için endişe verici. Beşeri ve fiziki sermayeye yatırım yapılmadan verimlilik ve büyüme de sağlanamıyor. Yüksek enerji maliyeti aynı zamanda Türkiye'nin yurtiçi tasarruf oranını da düşürerek Türkiye'yi yüksek dış açığını finanse etmek için dünyanın geri kalanına daha bağımlı hale getirdi. Memur maaşlarına %30 ve asgari ücrete %55 zam yapılmasına yönelik son kararlar ve diğer kamu harcamalarındaki artışlar seçimlere kadar talebi canlandırmaya devam edecek ve fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturacaktır. Ancak seçimlerin ardından maliye politikası sıkılaşabilir ve ani bir talep şokuna yol açabilir. Döviz kurunu istikrara kavuşturmayı başaran kur koruma sistemi de bedelleri olan bir diğer önemli mali tedbirdir.