Reza Zarrab'ın 19 Mart'ta ABD'da tutuklanmasının ardından sık sık gündeme gelen Zarrab-Halkbank ilişkisi hakkında uzmanlar manipülasyona dikkat edilmesi uyarısında bulunuyor. Zarrab'ın hafta sonuna denk gelen tutuklanmasından önceki son işlem gününde 11.16 TL'den kapanan Halkbank hisseleri, borsadaki yükselişe rağmen geçen hafta yaklaşık yüzde 10 kayıpla 10.16 TL'ye kadar gerilemişti.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Yülek, haksız yere Halkbank'ın üzerine gidilmesinin esnaf ve girişimciye zarar vereceğini belirterek, bu spekülasyonlara karşı bankanın itibarının korunması ve devlet, halk ve finans kesiminin manipülasyona dikkat etmesi gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Yülek, Halkbank konusundaki iddialara ilişkin "Bu bankanın üzerine bu şekilde haksız yere gidilmesi özellikle esnaf ve girişimciye zarar verir. Bu spekülasyonlara karşı bankanın itibarının korunması gerekir. Türkiye'de devlet, halk ve finans kesimi Halkbank konusundaki manipülasyona dikkat etmeli" dedi.
Yülek, Halkbank konusunda son dönemde gündeme getirilen iddialara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Halkbank hisselerinde gerçekleşen düşüşün "organize bir hareket olabileceğine" işaret eden Yülek, "Böyle bir hadiseye, bu ihtimallere karşı Türkiye'nin kamu kesimiyle, finans sektörüyle çok hazırlıklı olması lazım. Bu tür basit spekülasyonlar üzerinden Halkbank gibi önemli bir bankayı riske sokacak hareketlere karşı dikkatli olunması lazım" diye konuştu.
Türkiye'deki bankacılık kesiminin yakından izlendiğini ve denetlendiğini vurgulayan Yülek, şöyle devam etti:
"ABD ve Avrupa'daki bankaların sayısıyla bunu denetleyen kurumlardaki eleman sayısına bakıldığında Türkiye'deki bankacılık sektörü dünyadaki en ayrıntılı ve kaliteli denetimlerden geçenlerden biridir. Ülkemizdeki bankalara ilişkin her şey ortada. Her banka uluslararası bir denetim kuruluşunca denetlenir. Türkiye Cumhuriyeti artık o kadar şeffaf bir ülke haline geldi ki böyle bir illegal hadisenin içine Halkbank'ın girmesi çok düşük bir ihtimaldir."
Yülek, Halkbank'ın temel amacının özellikle esnaf ve girişimcilerin desteklenmesi olduğuna dikkati çekerek, "Bu bankanın üzerine bu şekilde haksız yere gidilmesi özellikle esnaf ve girişimciye zarar verir. Bu spekülasyonlara karşı bankanın itibarının korunması gerekir. Dünyanın her yanında bankaların itibarı korunur. Benzer durumu yakın zamanda Yunanistan'da da yaşadık. Bankaların spekülatif atağa karşı korunması temel bir prensiptir. Çünkü birtakım eksik, hatalı veya amaçlı bilgilerle bankaların zarar görmesi olasıdır. Türkiye'de devlet, halk ve finans kesimi Halkbank konusundaki manipülasyona dikkat etmeli" ifadelerini kullandı.
"Algıyı körüklemek suç"
Sermaye Piyasaları Yatırımcıları Derneği Başkanı (SPYD) Arif Ünver de finansal piyasalarda, borsalarda kısa vadeli fiyatlamaların algı neticesinde oluştuğunu, orta ve uzun vadeli fiyatlamaların ise ekonomik aktiviteye dayalı gerçekleştiğini belirtti. Ünver, şunları kaydetti:
"Kısa vadeli fiyatlamalar algı neticesinde oluşuyor, bunu medyada çıkan haberler yaratıyor. Bu spekülatif ve manipülatif eylemlere konu olabilir. Finansal piyasalardaki algıyı daha da körükleyerek birtakım farklı amaçlar için çaba sarf edildiyse bu elbetteki suçtur. Bunun piyasamızda spekülatif mi manipülatif mi olduğunu tespit etmek Sermaye Piyasası Kurulunun görevidir. Halkbank hisselerinde manipülasyon var mı yok mu? Biz dışarıdan salt fiyatları görebiliyoruz, SPK kimin aldığını, almadığını görebiliyor."
"Herhangi bir yasaklı tarafın dahil olduğu işlemlere aracılık edilmemiştir"
Halkbank'tan dün Kamu Aydınlatma Platformuna (KAP) yapılan açıklamada, bankanın İran ile ilgili dış ticaret faaliyetlerinin 2004'ten itibaren sürdürüldüğü belirtildi.
Halkbank ismi altında geçen 12 yıllık sürede, İran'la ilgili ticari ilişkilerde banka hakkında uluslararası soruşturma, inceleme veya davanın söz konu olmadığı, hatta herhangi bir düzenleyici otoriteden olumsuz geri bildirim alınmadığı bildirilen açıklamada, 12 yıl süresince uluslararası mevzuatta dönem dönem değişikliklerin meydana geldiği ve Halkbank'ın bu değişimleri ilgili yurt dışı resmi otorite ve düzenleyicilerle kesintisiz iletişim içinde değerlendirerek tüm iş prosedürlerini uyumlu olacak şekilde yeniden tanımladığı kaydedildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Bu süre içinde ilgili otoritelerle herhangi bir konuda görüş ayrılığı ya da mutabakatsızlık yaşanmamıştır. Herhangi bir yasaklı tarafın, kişinin veya mal ya da hizmetin dahil olduğu işlemlere aracılık edilmemiştir. İran ile ilgili ticarete konu işlemlerde düzenlemeler gereği ABD finansal sistemi ve para birimi kullanılmamıştır. Bu çerçevede ABD'de sürdürülen soruşturma kapsamında ortaya konulan iddianamede ismi geçen kişi veya kurumların ve gerçekleştirdikleri işlemlerin bankamızla ilişkilendirilmesini haklı gösterecek bir gerekçe söz konusu değildir. Bu iddianamede hiçbir şekilde bankamızın adı da geçmemektedir."
Konuyla ilgili daha önce gerekli açıklamaların yapılmış olmasına karşın Halkbank hakkında tezvirat üretilmesinin, hem Türkiye'ye hem de ülkenin ekonomik değerlerine saldırıdan başka bir anlam taşımadığı vurgulanan açıklamada, asılsız iddialarda bulunan kişi ve kuruluşlar hakkında hukuki ve cezai başvurularda bulunulacağı belirtildi.