Merkez Bankası, geçen yılın ikinci yarısından itibaren ticari kredi büyümesi, ticari kredi faizi, TL mevduat oranı hedefi gibi birçok makroihtiyati önlemle bankaları sabit faizli menkul kıymet alımına yöneltti. Bu sayede Hazine’nin borçlanma maliyeti geçen yıl yaklaşık 15 puan azalırken 2, 5 ve 10 yıllık gösterge tahvil faizleri de tek haneye indi. Enflasyonda baz etkisiyle beraber gelen gerilemenin ise TÜFE’ye endeksli tahvillere talebi azaltması bekleniyor. TÜFE endeksli tahvile talebin düşmesinin yanı sıra Liralaşma Stratejisi kapsamında adımların sürmesi ve Merkez Bankası fonlamasının da açık piyasa işlemlerine kayacak olması bankalarda sabit getirili menkul kıymetleştirmeyi artıracak. Bankalar, 5-10 yıllık vadelere yoğun talep gösteriyor. Ancak piyasada şu aralar konuşulan tek konu var. Hazine bu durumdan yararlanarak Cumhuriyet tarihinde ilk kez seçim öncesi 10 yıl üzeri vadede tahvil ihraç eder mi?
Teorik olarak mümkün
ekonomim.com'un haberine göre Hazine ve Maliye Bakanlığı Bakan Yardımcısı Murat Zaman, EKONOMİ Gazetesi’nin 10 yıldan daha uzun vadeli tahvil ihracına çıkılıp çıkılamayacağına yönelik sorusu üzerine şunları söyledi: “Tabii ki teorik olarak mümkün. Şimdi yıl içinde tahvillerin getiri eğrilerine sürekli bakıyoruz analiz yapıyoruz, Getiri eğrisinde her bir vadesinin olgunlaşması gerek, biz o işaretleri aldığımızda tahvil ihracına çıkabiliriz. Ama sürekli 10 yıllık getiri eğrisinin analizini yapmak lazım, doğru vadede çıkmak lazım.”
Bankacılık sektörü kaynakları ise önümüzdeki seçim harcamaları, konut, EYT ve KGF paketlerinin maliyetlerinin borçlanma ihtiyacı doğurduğunu dile getirerek tahvil faizlerinin de verim eğrisi boyunca tek haneye geldiğini belirtti. Bankaların teminatta da uzun vadeli sabit kuponlu tahvile yönlendirildiğini kaydeden kaynaklar 5 ve 10 yıllıkta banka alımlarının süreceğini hatırlattı. Kaynaklar, piyasada böylesi regülasyonlarla bankaların menkul kıymet alımı yapma talebinin güçlü olduğu ortamda 15 veya 20 yıllık tahvil ihraç ettiğinin duyurulmasının olasılıklar dahilinde olduğunu vurguladı. Bilgi veren kaynaklar, bu durumun Hazine için oldukça olumlu olacağını düşük faiz, çok daha uzun vadenin maliyetleri düşüreceğini dile getirirken bu yolun seçilmemesi durumunda ise 10 yıl vadeli borçlanmanın daha hızlı artırılmasının mümkün olduğunu vurguladı.
Hazine’ye pozitif katkı verecek uzun vadeli tahvil ihraçları bankacılık sektörü açısından ise sıkıntıların daha da artması anlamına geliyor. Bir bankacılık sektörü uzmanı uzun vadeli tahvil alımlarının bankalar açısından kötü olacağını belirtirken bir yandan da enflasyondaki düşüş süreci nedeniyle TÜFE endeksli tahvil getirilerinin de azalacağına işaret etti. Bankacılık sektörünün 2022 gibi kar yazamayacağına vurgu yapan bankacılık sektörü kaynakları uzun vadeli tahvillerin riskinin de para politikasında olası bir normalleşme durumunda çok daha ağır olduğunu kaydetti. Kaynaklar bankaların bu durumdan kaçınmalarının tek yolunun kredi vermemek olduğuna dikkat çekerken kredi verilmemesinin ise ekonominin büyümeyeceği anlamına geleceğini dile getirdi.
Bir başka sektör uzmanı ise 10 yıldan uzun vadeli tahvillerin bankacılık sektörü için çok ciddi bir risk içereceğini belirterek Hazine'nin ise böyle bir planlama durumunda 3-5 milyar dolarlık 15-20 yıl vadeli tahvil ihracı yapabileceğini kaydetti. Bu ihraçlarda kamu bankalarının öne çıkacağını kaydeden bir sektör uzmanı, piyasa yapıcıların ise alım yapabileceğini dile getirdi. Böyle uzun vadeli tahvil ihracının sektör için sürpriz olacağını ve dengeleri daha da karıştıracağını belirten uzman bankacılık sektörünün şu anda 5-10 yıllık vadeli tahvilleri zaten almakla mecbur olduğunu da söyledi.
Bir diğer bankacılık sektörü kaynağı geçen yıl son çeyrekte bankaların talebiyle 10 yıllık tahvil faizlerinde sert geri çekilme sonrası 10 yıldan daha uzun vadeli tahvil ihracının gündeme geldiğini hatırlatarak böylesi ihracın Hazine açısından çok avantajlı olacağını söyledi. Kaynak, Hazine daha uzun vadede daha düşük maliyetle borçlansa da bankalar için riskin büyük olduğunu kaydetti.
Hangi koşullarda tahvil alım zorunluluğu var?
* TL kredi büyümesinde bazı büyüme sınırlamaları: Eğer bazı TL kredi türlerinde (işletme sermayesi, O/N vs) aylık yüzde 3'ün üzerinde büyüme kaydedilirse, sabit faizli TL tahvil alım yükümlülüğü.
* TL kredilerde faiz sınırlamaları: Eğer bazı TL kredi türlerinde (işletme sermayesi, O/N vs) faiz oranı yüzde 14'ün üzerine çıkarsa yüzde 20 sabit faizli TL tahvil alım yükümlülüğü, eğer faiz yüzde 18'in üzerine çıkarsa yüzde 90 sabit faizli TL tahvil alım yükümlülüğü.
* TL mevduatın toplam mevduatta payı: Eğer yüzde 50-60 arasındaysa banka YP mevduat bakiyesi üzerinden yüzde 3 Merkez Bankası’na komisyon ödeyecek, yüzde 50'nin altındaysa yüzde 8 komisyon, yüzde 60'ın üzerinde yüzde 0 komisyon.
* Revize TL mevduatın toplam mevduatta payı: Eğer yüzde 50-60 arasındaysa banka yüzde 12 TL tahvil alım yükümlülüğü, eğer yüzde 50'nin altındaysa yüzde 17 TL tahvil alım yükümlülüğü, eğer yüzde 60-70 ise yüzde 5 TL tahvil alım yükümlülüğü, eğer yüzde 70'in üzerindeyse yüzde 3 TL tahvil alım yükümlülüğü.
* Döviz mevduatının yüzde 10’u kadar: YP repo ve YP fon sağlayan müşterilerle yapılan bilanço dışına çıkarılan yükümlülükler dahil. (YP mevduat + YP repo)
* YP kredi - YP ZK pozitif farkı bir önceki aya göre artmışsa artış kadar tahvil tutulur.