Ekonomide büyüme modellerinde sıkça kullanılan bir katsayı vardır. Sermaye/hasıla katsayısı. Katsayının mantığı şuna dayanıyor; bir ekonomideki çıktı (gayri safi yurt içi hasıla) o ekonominin toplam sermaye stokuna bağlıdır. Yani Almanya 3,7 trilyon dolarlık bir ekonomi, İtalya 2 trilyon dolarlık bir ekonomiyse, Almanya’nın toplam sermaye stoku (tüm üretim tesis, araç, gereç ve altyapısının değeri, kapasitesi), İtalya’nın yaklaşık iki katıdır. Bir diğer ifadeyle Almanya, bu kapasiteye ulaşmak için geçmişten günümüze olan süreçte İtalya’nın iki katı yatırım (sermaye stokuna eklenen değer) yapmıştır.
Sermaye/hasıla katsayısı toplam sermaye stokunun GSYH’ye bölünmesiyle bulunur.
Bir de marjinal sermaye hasıla katsayısı var. Bu da bir dönemde yapılan yatırımın, aynı dönemde GSYH’de yarattığı artışa bölünmesiyle bulunuyor. Bu yapılan yatırımın karşılığında ne kadar katma değer elde edildiğini gösteriyor. Bu oranı bulmak için bir yıllık dönem yerine, daha uzun bir vade almak yanlışa düşmenizi önler. Çünkü ekonomide herhangi bir yılda yapılan yatırımın çıktısı (GSYH artışı) doğrudan o yıla yansımayabilir. Ülkeler bazen yüz milyarlarca dolarlık yatırım yaptıkları halde ekonomide küçülme yaşayabilirler. Örneğin 2019 yılında Türkiye, muhtemelen 230 milyar dolara yakın bir yatırımla yılı kapatacak olmasına karşın, büyüme sağlayamayacak, küçülecek. Fakat ülkeler uzun dönemde yaptıkları yatırımın çıktısını, verimli olup olmamasına bağlı olarak az ya da çok alırlar.
Bu çerçevede, 2010-2017 dönemini değerlendirdiğimizde, Türkiye’de cari fiyatlarla yaklaşık 2 trilyon dolar (1,97 trilyon) sabit sermaye yatırımı yapıldığını görüyoruz. Bu yatırım karşılığında 2009-2017 döneminde ekonomi reel anlamda yaklaşık 1,7 katına çıktı. Cari fiyatlarla 205,7 milyar dolar artışla, 646,9 milyar dolardan 852,6 milyar dolara (2013’de 950,3 milyar dolara kadar çıktı) yükseldi. Fakat, 2017 yılı fiyatlarıyla milli gelir, 349,7 milyar dolar artışla 502,9 milyar dolar 852,6 milyar dolara çıktı.
Öyle ki 2017 fiyatlarıyla, 2009’a göre, 2010-2017 döneminde GSYH 350 milyar dolar civarında arttı. Bu kadar bir GSYH artışı için bu ülke 1,97 trilyon dolarlık yatırım yaptı.
Bu dönem için marjinal sermaye hasıla katsayısı, 5,63’de kaldı. 2017 yılı fiyatlarıyla 2010-2017 dönemi sabit sermaye yatırımı (1,97 trilyon dolar)/2017 fiyatlarıyla 2010-2017 dönemi GSYH artışı (350 milyar dolar)= 5,63.
Gelelim, Türkiye’nin gelişmiş 4 büyük Avrupa ekonomisi olan Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya’nın 2017 seviyesini ne zaman yakalayacağına…
2017 yılında Türkiye’nin GSYH’si 852,6 milyar dolarken, İtalya’nınki 1 trilyon 950,7 milyar, Fransa’nınki 2 trilyon 591,8 milyar, İngiltere’ninki 2 trilyon 640,1 milyar, Almanya’nınki 3 trilyon 664,5 milyar dolar düzeyindeydi.
Türkiye’nin 2017 yılı seviyeleri baz alındığında, 2010-2017 dönemi marjinal sermaye hasıla oranıyla İtalya’yı yakalaması için 6,2, Fransa’yı yakalaması için 9,8, İngiltere’yi yakalaması için 10,1, Almanya’yı yakalaması için 15,8 trilyon dolar yatırım yapması gerekiyor.
2017 yılı 255,8 milyar dolarlık sabit sermaye yatırımını ve 852,6 milyar dolarlık GSYH’yi baz aldığımızda, Türkiye’nin önümüzdeki süreçte yüzde 5 büyümesi için 2010-2017 dönemi marjinal sermaye hasıla oranı temel alınarak yapılan hesaplamaya göre, sabit sermaye yatırımlarının GSYH’ye oranını yüzde 28,15’de tutmak zorunda.
Bu durumda, 2017 yılı seviyeleri esas alındığında, Türkiye, İtalya’yı 14 yıl sonra 2033’de, İngiltere ve Fransa’yı 20 yıl sonra 2039’da, Almanya’yı 27 yıl sonra 2046 yılında yakalayacak.
Tabii o ülkeler yerinde saymayacak. Yatırım yapmaya ve milli gelirlerini artırmaya devam edecekler.
Eski Hazine Müsteşarı, Ekonomist Mahfi Eğilmez, 8 Ağustos 2016 tarihli kişisel internet sitesinde yer alan “Sermaye Hasıla Katsayısı” yazısında şu ifadeye yer veriyor: “Harrod-Domar büyüme modelinin temel taşlarından birisi olan sermaye hasıla katsayısı ne kadar düşükse sermaye ve teknolojinin verimliliği o kadar yüksek demektir”.
Bunu ülkemize uygularsak, 2010-2017 döneminde, sabit sermaye yatırımı/GSMH artışı katsayısı, büyümenin yüzde 11,1 olduğu 2011’de 3,9’a inerken, büyümenin yüzde 3,2’ye indiği 2016 yılında 10,3’e çıkıyor.
Sonuç olarak, daha karlı, verimliliği yüksek yatırım yapmalıyız. 2010-2017 döneminde yapılan 2 trilyon dolarlık yatırım karşılığı 2017 fiyatlarıyla 350 milyar dolar milli gelir artışı olmamalıdır.
Bu kadar yatırımın çıktısı çok daha fazla olmalı, ülke kaynaklarını çok daha yerinde kullanmalı, verimsiz, getirisi olmayan inşaat sektörüne yatırım yapmak, daha doğrusu kaynakları betona gömmek yerine, sermaye ve teknoloji verimliliği yüksek yatırımlara yönlenmemiz gerekiyor.
2010-2018 dönemi yıl ortası nüfusları, cari dolar bazında GSYH, cari dolar bazında kişi başına milli gelir, sabit sermaye yatırımlarının GSYH’ye oranı, dolar bazında sabit sermaye yatırımları, reel büyüme oranları:
|
|
|
|
Sabit |
|
|
|
|
|
|
Sermaye |
Sabit |
|
|
|
Kişi |
|
Yatırımlarının |
Sermaye |
|
|
Yıl Ortası |
Başına |
GSYH |
GSYH'ya |
Yatırımı |
|
|
Nüfus |
GSYH |
(Milyar |
Oranı |
(Milyar |
Büyüme |
Yıllar |
(Bin Kişi) |
(Dolar) |
Dolar) |
(Yüzde) |
Dolar) |
(Yüzde) |
2010 |
73.142 |
10.560 |
772,4 |
24,9 |
192,3 |
8,5 |
2011 |
74.224 |
11.205 |
831,7 |
28,1 |
233,7 |
11,1 |
2012 |
75.176 |
11.588 |
871,1 |
27,3 |
237,8 |
4,8 |
2013 |
76.148 |
12.480 |
950,3 |
28,5 |
270,8 |
8,5 |
2014 |
77.182 |
12.112 |
934,8 |
28,9 |
270,2 |
5,2 |
2015 |
78.218 |
11.019 |
861,9 |
29,7 |
256,0 |
6,1 |
2016 |
79.278 |
10.883 |
862,8 |
29,3 |
252,8 |
3,2 |
2017 |
80.313 |
10.616 |
852,6 |
30,0 |
255,8 |
7,4 |
2018 |
81.407 |
9.693 |
789,1 |
32,2 |
254,2 |
2,8 |
2019 (*) |
82.377 |
9.093 |
749,1 |
30,5 |
228,8 |
0,5 |
(*): YEP gerçekleşme tahmini.