MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı görüşme sonrası TÜSİAD'ın açıklama yaptığını hatırlatarak, "TÜSİAD ve işbirlikçi siyasetçiler karşı çıksa da yeni ekonomi programı başarılı olacaktır. TÜSİAD’ın sorunlu açıklaması, Kılıçdaroğlu’nun TÜSİAD’la paslaşması, erken seçim dayatması, fiyat ve döviz kuru artışının siyasileştirilip istismar hattının kurulması kararlılıkla mücadele edilmesi gereken ve sessiz kalınmasının fahiş sonuçlara neden olacağı menfur bir durumdur" ifadelerini kullandı.
Bahçeli, piyasalardaki çalkantıların ve döviz kurundaki sert yükselişin ardından yaptığı açıklamada, "Türk ekonomisi şu anda sert bir kuşatma altındadır" dedi. Bahçeli, "Fiyatların tırmanışı ekonominin teorik kalıplarına aykırıdır. Döviz yükselirken borsanın düşmesi, üstelik piyasalarda anormal oynaklıkların kısır döngü içinde artış sergilemesi Türk milletinin ve Türkiye’nin düşmanca bir senaryoya maruz kaldığına bariz işarettir" ifadesini kullandı.
Dalgalanmalar ekonomik suikast
Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, iktidarın; faizleri düşük tutarak ekonomik büyümeyi ve ihracat potansiyelini rekabetçi kur ile sağlama yönündeki politikasına destek verirken, dövizdeki yükselişi ve piyasalardaki dalgalanmaları "ekonomik suikastlar"a bağladı.
Bahçeli,"Bir yandan 'Biz milliyetçiyiz' diyorlar, bir yandan TL'nin değerini pula döndürdüler" diyen Kılıçdaroğlu'na da tepki göstererek, "Zihniyetinin bizim nezdimizde gavur puluyla beş kuruş değeri yoktur. Türk Lirası milli itibarımız, ekonomik istiklalimizin ana direğidir" diye konuştu.
Bahçeli'nin açıklaması şöyle:
"2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifiyle 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifinin Meclis Genel Kurul görüşmelerine 6 Aralık 2021 Pazartesi günü başlanmıştır.
Bu kapsamdaki yasama çalışmaları nice engellemelere rağmen 12 günde tamamlanmıştır.
Böylelikle mezkûr kanun teklifleri Cumhur İttifakı’nın iradesiyle kabul edilerek kanunlaşmıştır.
Plan ve Bütçe Komisyon aşaması da dahil olmak üzere bütçe müzakerelerinin tüm etaplarında bozuk zihniyet siyasetinin, bozguncu zillet siyasetçilerin ortalığı karıştırmak için nasıl çırpındıkları ayan beyan ortaya çıkmıştır.
Herkes mayasına ve meşrebine uygun davranmıştır.
Maalesef TBMM’nde demokrasi ihlalleri, hukuk inkarları, özgürlük istismarları, akıl ikilemleri, ahlak ilkesizlikleri kahredici seviyelerde yaşanmış, zillet ittifakı tarafından yaşatılmıştır.
Ölçü ve ayarlar iyice kaçarak milli iradeye gölge düşürülmüştür.
Bu kapsamda olmak üzere vuslatının 748’inci yıl dönümünde rahmetle andığımız Hz.Mevlana’nın dediği aynen şudur: “Gönül gözün dehlizidir. Gönüle ne gelirse oradan göze gelir ve şekillenir.”
Baktığını görmeyen, gördüğünü itiraf edemeyen, çarpıtmayı meslek edinen siyaset kofluğunun gönlü kara, gözü karanlıktır.
Özellikle dün akşam üç beş Komünist-Marksist kalıntının, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay konuşurken sergiledikleri nezaketsiz, edepsiz ve terbiyesiz muamele ve müdahaleler hakikaten sabır taşını çatlatacak boyutlara ulaşmıştır.
Gazi Meclis’te böylelerinin olması hazin bir ayıptır.
Ancak demokrasi adabını taşımaktan bihaber olan ilkel siyaset anlayışlarının yıkıcı ve tahrip edici tenkitleri millet nezdinde yok hükmündedir.
Haklı ve meşru eleştiri başka, sancılı ve erdemsiz tavır başkadır.
TBMM’nin mehabetine yapılan kesif saldırı aslında aziz milletimize yapılmıştır. Ve kabulü imkansızdır.
Bütçe müzakereleri devlete hakaretin, millete hıyanetin fırsat kapısı görülemeyecek, buna da hiç kimsenin hakkı olamayacaktır.
Kalbi pırıl pırıl, tıpkı dalgasız deniz gibi olan milletimin güzel insanlarına samimiyetle ve inançla hizmet etmek varken; kaba, haşin ve yaralayıcı siyaset üslubunu benimsemek yanlıştır, yozlaşma alametidir.
Bugün CHP Genel Başkanı Kayseri’de yine su kaynatmış, yine kayış koparmış, 2022 yılı bütçesinin yoksuldan alıp zengine kaynak aktaran bir bütçe olduğunu utanmadan zırvalamıştır.
İzan, irade, itibar ve insaftan mahrum bir siyasetçinin düşebileceği en kötü durumlara bu şahıs düşmüştür.
Türkiye ekonomisi şu anda sert bir kuşatma altındadır.
Karşımızdaki tablonun hiçbir ekonomik temeli yoktur.
Rasyonel mülahazalarla cari gelişmelerin izahı yapılamayacaktır.
Ama yalan ve riya siyasetinin orkestra şefi Kılıçdaroğlu’na göre sandık gelirse döviz de inecektir.
Kaldı ki fiyatların tırmanışı ekonominin teorik kalıplarına aykırıdır.
Döviz yükselirken borsanın düşmesi, üstelik piyasalarda anormal oynaklıkların kısır döngü içinde artış sergilemesi Türk milletinin ve Türkiye’nin düşmanca bir senaryoya maruz kaldığına bariz işarettir.
Geçmişte benzerlerine şahit olduğumuz operasyonların bir yenisi daha sahnelenmektedir.
Stokçular, karaborsacılar, fırsatçılar, ekonomik bylokçular, iç ve dış ihanetin azılı failleri devreye girmişler, millete ve devlete saldırı üstüne saldırı planlayarak harekete geçmişlerdir.
Oyun büyük, oyun vahşi, oyun düşmancadır.
Türkiye spekülatif atakların hedefindedir.
Fiyat artışlarının içinde kim varsa, vatandaşlarımızın ekmeğine, sofrasına, cüzdanındaki paraya kimler doğrudan veya dolaylı musallat olmuşlarsa analarından doğduğuna pişman edilmelidir.
Anlık fiyat değişimleri, gün içinde defalarca fiyat etiketlerinde yapılan tadilatlar en ince detayına kadar ele alınmalı ve bu vahim sorunun üzerine gidilmelidir.
Fiyatların yükselmesi, faiz-döviz kuru arasındaki ilişkiyle değil, vatana ve millete yönelik ekonomik suikastla bağlantılıdır.
Türkiye’nin döviz piyasasıyla oynayan kimlerdir?
Vurguncular kimlerdir?
Yağmacıların merkezi ve milliyeti neresidir?
Bunların FETÖ’yle ve emperyalist komployla bağı araştırılmakla birlikte fiyat ve stok bylokçuları da acilen deşifre edilmelidir.
Çünkü mesele milli güvenlik meselesi haline dönüşmüştür.
Ederi bir dolar olan alçakların dolar üzerindeki oyunlarına teslim olacak bir Türkiye asla yoktur.
Dik duruşumuzu bozmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.
Tüsi̇ad ve işbirlikçi siyasetçiler karşı çıksa da yeni ekonomi programı başarılı olacaktır.
TÜSİAD’ın sorunlu açıklaması, Kılıçdaroğlu’nun TÜSİAD’la paslaşması, erken seçim dayatması, fiyat ve döviz kuru artışının siyasileştirilip istismar hattının kurulması kararlılıkla mücadele edilmesi gereken ve sessiz kalınmasının fahiş sonuçlara neden olacağı menfur bir durumdur.
Ayrıca hayatları boyunca hep eleştiren, kara çalmaktan başka bir şey bilmeyen, ama var olan sorunlara karşı da sadra şifa tek bir çözüm getiremeyen müflis sol ve Marxsist iktisatçılar ahlaksızca felaket tamtamları çalmaktadır.
Eşzamanlı olarak CHP Genel Başkanı ellerini ovuşturmaktadır, dili zehirli, siyaseti de zillettir.
“Bir taraftan kendilerine, ‘biz milliyetçiyiz' diyorlar, bir taraftan da Türk Lirası'nın değerini pula döndürdüler.” diyen Kılıçdaroğlu özellikle bilmelidir ki, zihniyetinin bizim nezdimizde gavur puluyla beş kuruş değeri yoktur.
Türk lirası milli itibarımız, ekonomik istiklalimizin ana direğidir.
Kayseri’de milliyetçilik nutukları atan Kılıçdaroğlu’nun tek umudu ekonomik tetikçiler, terör örgütleri, zalimlerin kumpası, hainlerin eylemleri, Türkiye düşmanlarının projeleridir.
Ondan milliyetçi olamaz, olsa olsa emperyalizmin muhbiri, zulmün muhibbi olacaktır.
Türk milleti bu badireyi atlatacaktır. Devletimize, hükümetimize güvenimiz tamdır. Ekonomide uygulanan model ve programın her türlü iç ve dış provokasyonu etkisiz hale getirerek Türkiye’yi daha güçlenmiş, daha kalkınmış bir refah seviyesine denge ve disiplinle ulaştıracağına sonuna kadar inandığımızı bilhassa paylaşıyorum.
Gerek 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun gerekse de 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunun devletimize, milletimize, hükümetimize hayırlı olması niyazım ve temennimdir.
2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun hazırlanmasında emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyor, ahlaki ve demokratik ilkelerden kopmayan, taşıdıkları vekalet görevlerini bihakkın temsil eden değerli milletvekili arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.
Hayra karşı gelelim, ahirimiz ve akıbetimiz de hayır olsun inşallah."