Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, yükselen ticaret çatışmaları ve finansal volatilitenin küresel büyüme için risk teşkil ettiğini belirterek, "Geniş tabanlı büyümenin arkasındaki ivme, küresel ticaret ve yatırımlardaki artışın yardımıyla güçlenmeye devam ediyor. Ticaret çatışmalarını tırmandırmak, bu ivmeyi tehdit edebilir." ifadelerini kullandı.
Lagarde'ın IMF-Dünya Bankası 2018 Bahar Toplantıları kapsamında hazırladığı "Küresel Politika Ajandası", "Fırsat Penceresi Hala Açık" başlığıyla yayımlandı.
Dünya ekonomisinin güçlenmeye devam ederken, aşağı yönlü risklerin yükseldiğine işaret eden Lagarde, şunları kaydetti:
"Geniş tabanlı büyümenin arkasındaki ivme, küresel ticaret ve yatırımlardaki artışın yardımıyla güçlenmeye devam ediyor. Ticaret çatışmalarını tırmandırmak, bu ivmeyi tehdit edebilir. Cari açığı yüksek bazı ülkelerdeki konjonktür yanlısı mali politikalar ve diğerlerinde süregelen yüksek cari fazlalar, küresel dengesizlikleri muhtemelen artıracaktır. Bu orta vadede risk teşkil ediyor."
Lagarde, gelişmiş ülkelerde yaşlanan nüfus ve zayıf reformların potansiyel büyümeyi düşürdüğüne, yapısal zorlukların yükselen ve gelişen ekonomilerin gelişmiş ülkelerle gelir farkını kapatmasını geciktirdiğine dikkati çekti.
"Küresel ekonomiyi engebeli bir yol bekliyor"
Christine Lagarde, son dönemde finansal piyasaların gösterdiği üzere küresel ekonomiyi "engebeli bir yolun beklediğini", bu süreçte özellikle yüksek borcu bulunan ve mali manevra alanı dar ülkelerin en fazla zararı göreceğini vurguladı.
Lagarde, bu öngörüleri ışığında politika yapıcılara fırsat penceresi hala açıkken finansal sektörün direncini artırmaları, politika alanı yaratmaları ve gerekli yapısal reformları hayata geçirmeleri çağrısında bulundu.
Ülkelerin ticaret alanında birbirleriyle çatışmak yerine iş birliğiyle açık ve kurallara uygun uluslararası bir ticaret sistemi oluşturması gerektiğini vurgulayan Lagarde, IMF’nin, ticaret bariyerlerinin kaldırılmasını teşvik etmeye devam edeceğini kaydetti.
Lagarde'ın ülke ismi vermeden yaptığı değerlendirmeler, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı ve Almanya'nın cari fazlasına eleştiri şeklinde yorumlandı.