İnşaat sektöründe hızla artan konkordato emlak sahibi olmayı hedefleyenleri ürkütüyor. Bir inşaat şirketinin konkordato ilan etmesi durumunda evini teslim alamayacak binlerce kişi ne yapacağını bilememenin şaşkınlığını yaşıyor. Peki böyle bir durumda ne yapmalı.
Habertürk'te yer alan habere göre, firma konkordato ilan ettiğinde, tüketicilerin vakit kaybetmeden konkordato komiserliğine başvuruda bulunması gerekiyor. Böylece alacaklılar listesine girerek, alacağını tahsil etmek için sırasını bekleyecek.
Noter huzurunda taşınmaz sözleşmesi olmayan tüketiciler ödedikleri parayı talep edebilir. Ancak noter huzurunda taşınmaz sözleşmesi olanlar satın aldıkları evi talep etme hakkına sahip. Eğer konkordato ilan eden firma bu süreç sonunda iflas ederse, alacaklılar, toplam alacaklılar içindeki yüzdelik payı oranında hak talep edebiliyor.
İNŞAAT FİRMALARININ MAĞDURLARI YÜZ BİNLERİ BULABİLİR
Türkiye genelinde binlerce lisanslı ya da lisanssız müteahhit bulunuyor. Konkordato ilan eden şirketler arasında en çok inşaat sektöründe faaliyet gösterenler dikkat çekiyor. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Nusret Suna, "Son 6 aya baktığımızda ülkemizde inşaat sektöründe bir durgunluk baş gösterdi. Bunun arkasından büyük firmaların konkordato ilan ettiğini görüyoruz" dedi.
MAKET PROJE SATIŞLARI MAĞDUR EDİYOR
Proje maketi üzerinde satışı yapılan ve tamamlanmayan, tüketicilere teslim edilmeyen inşaat projelerinde binlerce insan mağdur oluyor. Uzmanlara göre bu konuda mağdur kişi sayısı yüz binleri bulabilir. Ancak asıl mağduriyet bir inşaat firmasının konkordato ilan etmesinden kaynaklanmıyor.
Maket proje üzerinde taşınmaz satın alan tüketicilerin asıl mağdur olduğu konu satış sözleşmelerinin noter huzurunda ya da tapu dairesinden yapılmamasından kaynaklanıyor. Noter huzurunda yapılmayan konut satış sözleşmeleri kanunen "Adi Sözleşme" olarak tabir ediliyor.
Bu nedenle firma konkordato ilan ettiği zaman taşınmazı satın alan kişilerin sözleşmeleri, taşınmazdan hak talep etmelerini engelliyor. Mağdurlar firmadan sadece ödeme yaptığı meblağı talep edebiliyor. Ancak satış sözleşmesinin noter huzurunda tapu dairesinde yapılması durumunda, taşınmazı alanlar ödemesini yaptığını mülk üzerinden hak talep edebiliyor.
HUKUKA AYKIRI
Uzmanlar, bir çok firmanın proje maketi üzerinden satış yaptıklarında, tüketicileri adi sözleşme yapmaya yönlendirdiklerini ve bunun tüketici kanununa aykırı olduğu uyarısında bulunuyor.
Bir istisnası var; taşınmaz bana adi bir şekilde satıldı. Ben orada yaşamaya başladım. Bu durumda tapunun bana verilmesi için dava açabiliyorum. Eğer noterde yapılan bir sözleşme yoksa, 'ev aldım ya da taşınmaz aldım' sanıyorsunuz ama aldığınız hiçbir şey yoktur. Yaptığınız işlem geçersizdir. Siz yalnızca belgede ödediğiniz para belli ise onu talep edebilirsiniz.
Ekonomik taleptir bu ve buna çok dikkat edilmesi gerekir. Noterde yapılmayan taşınmaza ait işlemler geçersizdir. Sadece ekonomik talepte bulunma hakkına sahip oluyorsunuz. Ama sizin amacınız çok farklıydı, amacınız bir ev almaktı. Yapılan işlemin noterde yapılıp, yapılmadığı önem arz ediyor. Çok çok büyük şirketler adi sözleşme yapıyorlar. Kağıda yazmış, imza atmış, kendi aralarında yapmışlar satışı.
"KURALLARA UYULMUŞ OLSA MAKETTEN KONUT SATIN ALIP BİR TEK KİŞİ MAĞDUR OLMAZ"
Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, 2014 yılında çıkan 652 sayılı Tüketici Kanunu'na dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
Bu kurallara uyulmuş olsa maketten konut satın alıp bir tek kişi mağdur olmaz. Mümkün değil çünkü bu kanun 40. maddesi ve devamındaki maddelerde satışın nasıl yapılacağı, sözleşmenin nasıl olacağı ne şekilde teminata bağlanacağı açık açık yazıyor.
Adi sözleşme yani noter veya tapu dışında yapılan ön ödemeli konut satışı yasak, kanuna aykırı. Bakanlığa ihbar edildiği takdirde ciddi para cezaları ve yaptırımlarla karşı karşıya kalırlar. Yarıca kanuna aykırı sözleşmelerle tüketicinin mağduriyetine sebep olan müteahhit firmanın yetkilileri de dolandırıcılıktan yargılanabilirler.
"NE ÜZERİNE İPOTEK GELEBİLİR, NE DE HACİZ GELEBİLİR"
Ağaoğlu sözlerine şöyle devam etti:
Bir maket, bir proje ve bir de müteahhidin antetli kağıdı ile olmaz bu iş. Olması gereken şekli; notere gidilecek, düzenleme suretiyle yapılacak, tapuya verilmiş olan belediyeden onaylı inşaat projesinde hangi kattan, hangi daireyi aldığına dair noter belgesi işlenecek. Ondan sonra ne üzerine ipotek gelebilir, ne de haciz gelebilir. Çünkü o daire artık tüketicinindir.
Tüketicinin bugün mağdur olmasının temelinde yatan sebep tüketici kanunun ön gördüğü şartların yerine getirilmeden sözleşmelerin yapılması. Burada biz tüketici örgütleri de sorumluyuz. Tüketicileri yeterince bilinçlendiremedik. Açık ve net söylüyorum bu şekilde satış yapmak yasak.
Şirketin antetli kağıdıyla konut satışı olmaz. Bitmemiş konutların satışı mutlaka noterden yapılacak, noter harcı da kaldırıldı, engel değil veya tapuya gidilecek. Noterden yapıldıysa tapuya şerh düşüldüğünde artık o tüketici garantidedir. Konut satışları bu yöntemlerle yani hukuka aykırı şekilde yapılıyorsa mağdurlar yüz binlerle ifade edilecektir"
5 BİNİN ÜZERİNDE MAĞDUR
Esenyurt'ta bulunan bir projeden daire alan mağdurlar ise alacaklarına karşı çözüm arıyor. 5 binin üzerinde mağdurun bulunduğu projede yine adi sözleşme yapıldığı dikkat çekiyor.
Mağdurların çok azı noter satışı yaptığını dile getiriyor. Sözleşmelerinin noter mi yoksa firma sözleşmesi olduğundan bile haberi olmayanlar bulunuyor.
Mağdurlar sık sık tamamlanmamış inşaata giderek teslim edilmeyen evlerine bakıyorlar. Mağdurlar haklarını tek tek mahkemede ararken, sosyal medya üzerinde iletişim kurarak birlikte çözüm arıyor ve birbirlerine destek oluyorlar.
"GEREĞİNDEN FAZLA İNŞAAT YAPTIK"
İnşaat sektörünün yaşadığı dar boğazı anlatan İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Başkanı Nusret Suna, "İnşaatlar durmuş vaziyette. Dileriz ki bu durgunluk fazla uzun sürmez, 'kısa sürede bunu atlatırız' diye düşünüyorum. Biz gereğinden fazla inşaat yaptık. Bu bir plan dahilinde değildi. En büyük sıkıntı bu" dedi.
"İSTANBUL'UN KONUT SAYISININ YÜZDE 30-40'I İHTİYAÇTAN FAZLA"
Suna, "İnşaat kalemlerimizden bazıları da ithal malzemelerden oluşur. Ülkemizde kendi ürettiğimiz demir yetersiz olduğu için ithal ediliyor ve inşaatların temel malzemesi bu. Döviz fiyatlarındaki aşırı dalgalanma inşaat maliyetlerini de etkiliyor. Vitrifiye malzemeleri, boya malzemeleri ithal ürünler. Bunların bütününe baktığımız zaman konut inşaatlarında malzemenin yüzde 30'u ithaldir. Bu yüzde 30'luk ithal malzemede dövize bağlı olduğu için yüzde 15-20 civarında maliyet artışı yaşandı" şeklinde konuştu.
Nusret Suna, Türkiye genelinde konut fazlası olduğuna dikkat çekerek, "Türkiye geneline baktığımız zaman milyon mertebesinde ihtiyaçtan fazla konut var. İstanbul'a baktığımız zamanda da, İstanbul'un şu andaki konut sayısının yüzde 30-40'ı ihtiyaçtan fazla. Muazzam derecede satılığa çıkarılmış boş duran konut var.
KONKORDATO NEDİR?
İcra ve İflas Kanunu'nun 285-309. maddeleri arasında düzenlenmiş olan konkordato, Şubat ayında TBMM'de kabul edilerek Mart'ta Resmi Gazete 'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı "İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ile yeni bir yapıya dönüştürüldü.
Bu değişiklikle, bünyesinde pek çok sorunu barındıran iflasın ertelenmesi düzeni yerine konkordato düzeni getirildi. Konkordato uzun süredir var olmasına rağmen Şubat'ta yapılan değişiklikler ile daha pratik ve uygulanabilir hale getirildi.
Konkordato aslında, finansal yapısı önemli ölçüde bozulan iyi niyetli ve dürüst borçlu işletmeler ile kooperatifleri korumayı amaçlayan bir düzenleme. Ancak, piyasadaki borç ödeme sıkıntısı firmaları ister istemez konkordatoya yönlendiriyor. Kendi kusuru olmaksızın mali durumu bozulmuş olan bir borçlunun alacaklıları ile yaptığı bir borç ödeme anlaşması.
Buna göre, borçlu kalan borçlarını bir plan dahilinde ödemeyi kabul ediyor. Borçlunun mevcut alacaklarının en az yüzde 50'sinin borçlarını karşılayacak durumda olması gerekiyor. Konkordato için İcra Hukuk Mahkemesi'ne yapılan başvuru, Asliye Ticaret Mahkemesi'nin onayı ile geçerlilik kazanıyor.
Onaylanmadığı sürece konkordato süreci başlamıyor. İlk olarak firmaya 3 aylık ön süre tanınıyor. Ardında bu süre bir yıla uzatılıyor. Ancak konkordato sürecinde borçlu alacaklılara ödeme yapamazsa iflas süreci başlıyor.