İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Covid-19 salgınından çıkış süreci ve hızla değişen talep koşullarıyla birlikte katma değerli sanayi yatırımlarına olan ihtiyacın hızla arttığına dikkat çekerek "Bu kritik dönemeçte sanayicilerin banka kredilerine bağımlılığının azaltılması acil ihtiyaç. Bankaların teminat, ipotek gibi şartları finansman maliyetini yükselterek sanayicilerimizin önündeki en büyük engele dönüştü. Banka kredileri ideal bir finansman yöntemi olmaktan çıkıyor" dedi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi'nin şubat ayı olağan toplantısı "Sanayimizin Rekabetçiliği İçin Alternatif Kurumsal Finansman Modelleri" ana gündemi ile video konferans üzerinden gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan'ın yaptığı İSO Meclisi'nin online toplantısına, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, Pragma Kurumsal Finansman CEO'su Değer Şahbaz ve Esin Avukatlık Ortaklığı'ndan Dr. İsmail Esin konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, dünyada alternatif finansman yöntemleriyle gerçekleşen yatırımların ağırlığının giderek arttığı bir dönemde Türkiye'nin de bu konudaki adımlarını hızlandırması gerektiğine dikkat çekti.
Yeni nesil finansman araçlarının ana hedef kitlesi olan KOBİ'lerin finansmanında halen, banka kredileri ve ticari kredilerin açık arayla en çok başvurulan kaynak olduğunu vurgulayan Bahçıvan "Oysa her geçen gün görüyoruz ki, banka kredileri özellikle KOBİ'ler için ideal bir finansman yöntemi olmaktan çıkıyor. Bankalarca talep edilen teminat, ipotek gibi şartlar finansman maliyetini gitgide yükselterek, sanayicilerimizin önündeki en büyük engel haline geliyor. Özkaynakları yeterli olmayan yeni ve küçük işletmeler, banka kredilerine erişimde daha çok sorun yaşıyor. Bu durum işletmelerin yüksek belirsizlik koşullarında faaliyetlerini sağlıklı sürdürmelerini daha zor hale getiriyor" dedi.
Bahçıvan, finansman kaynaklarını çeşitlendirmek ve vade yapısını iyileştirmek için kullanılabilecek özel sektör tahvili, kira sertifikası gibi araçların, dünyadaki rakiplere kıyasla halen oldukça sınırlı sayıda firmanın ilgi alanında olduğunu da belirterek, "İSO 500 araştırma sonuçlarının da ortaya koyduğu gibi, finansman giderleri son dönemde sanayicilerimizin karlılığı üzerindeki en büyük baskı unsuru. Firmalarımızın faydalanabileceği yeni nesil finansman yöntem ve imkanları konusunda son derece büyük bir bilgi açığı olduğunu da üzülerek görüyoruz. Sorunu sadece bilgi eksikliğine indirgemek de tabloyu fazla basitleştirerek bizleri çözümden uzaklaştıracak. Türkiye'de finansal okuryazarlık seviyesinin düşüklüğü, tasarrufların yetersizliği ve geçmişteki sıkıntılı halka arz örnekleri de firmalarımızın alternatif finansman araçlarına uzak durmasının başlıca sebepleri arasında. Dolayısıyla meseleye çok daha geniş boyutlu, uzun vadeli ve bütüncül yaklaşmak zorundayız. Saydığımız eksiklikler, aslında ülkemizin taşıdığı potansiyele de işaret ediyor. Çünkü son dönemde ülkemizde gerçekleşen satın alma ve birleşmeler aslında çok daha fazlasını yapabileceğimizin de göstergesi" diye konuştu.
Birleşme ve satın almaların yarıya yakını startup yatırımı Geçen yıl salgına rağmen birleşme-satınalma işlemlerinin 304 adet ile tüm zamanların en yüksek sayısına ulaşarak 9 milyar dolarlık bir kaynak ortaya çıkardığının altını çizen Bahçıvan, şunları söyledi: "Bu hacmin yüzde 52'si, 4,6 milyar dolarlık kısmı yabancı yatırımcılarca yapıldı. Türkiye birleşme-satınalma tarihinin ilk "unicorn" satınalma işlemi olan 1,8 milyar dolarlık Peak Games de bu büyüklüğün içerisinde yer alıyor. 2020'de ülkemizdeki satınalma ve birleşme işlemlerinin yüzde 44'ünün girişim sermayesi fonları ve melek yatırımcılar tarafından yapılan startup yatırımları olması da bir diğer önemli veri. Yine de, 2020 yılında satın alma-birleşme işlem hacmi G20 ülkelerinde toplam ekonomik hasılanın yüzde 4,5'ine ulaşırken, ülkemizde bu oranın yüzde 2'yi bile bulmaması düşündürücü. Bu noktada ülke olarak çok daha iyisini hak ettiğimiz ve de yapabileceğimiz açık. Yine Türkiye'de geçen yıl sekiz firmanın ilk halka arzını gerçekleştirdiğini görüyoruz. Bu kapsamda sağlanan toplam kaynak 460 milyon lira olsa da, gelen toplam talebin 6 milyar liraya yakın olması dikkat çekici. Bu durum, 2020'nin halka arz açısından zayıf geçmesine rağmen önümüzdeki yıllara daha umutlu bakabileceğimize işaret ediyor."
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile farkındalık peşinde Bahçıvan, salgından çıkış süreci, hızla değişen talep koşulları ve artan yerelleşme eğilimleriyle birlikte ülkemizde büyük ölçekli, yenilikçi ve katma değerli sanayi yatırımlarına duyulan ihtiyacın hızla artığını belirterek "Ancak uygulanan sıkı para politikalarının da etkisiyle, finansmana erişim ve maliyet sorunlarının ön planda kalacağı da açık. Böylesine kritik bir dönemeçte sanayicilerimizin banka kredilerine bağımlılığının azaltılması son derece acil bir ihtiyaç. Bu nedenle, sanayicilerimizin yeni nesil finansman modellerine yönelmesi, bu modellerin aktif bir şekilde girişimcilerimize tanıtılması ve yatırımcılarla üreticileri bir araya getiren etkileşimlerin artması önem taşıyor. Yine ülkemizde finansal okuryazarlığın geliştirilmesi, tasarruf bilincinin artırılması ve sektörümüzde alternatif finansman araçları konusundaki cesaret eksikliğinin giderilmesi için de üzerimize düşen görevi yapmamız gerekiyor. Odamız bir süredir yeni nesil finansman modellerinin sanayicilerimiz tarafından daha fazla benimsenmesi için çalışmalar yürütüyor. Geçtiğimiz yıllarda Borsa İstanbul'la işbirliği içerisinde pek çok ortak eğitim, seminer ve toplantı düzenleyerek yeni nesil finansman modelleri konusunda farkındalığı artırmaya yönelik çabalara katkı sağlamaya çalıştık. Önümüzdeki dönemde de Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi başta olmak üzere kamudaki paydaşlarımızın da desteği ve yol göstericiliğiyle bu çalışmalarımızı geliştirerek ve çeşitlendirerek sürdürmek arzusundayız" diye konuştu.