Finans sistemin hayatın her alanına ulaşan ürünleri ve tekonolojideki gelişmelere rağmen Türkiye'de kadınların yüzde 54'ünün banka hesabı yok.
iyzico-PayU’nun katkılarıyla, Politika Analiz Laboratuvarı (PAL) tarafından hazırlanan “Dijital Finansal Kapsayıcılık” raporuna göre Türkiye'de banka hesabı olanların genel nüfusa oranı da gelişmiş ülke ortamalarının oldukça altında
Finans teknolojileri şirketi iyzico-PayU’nun geçtiğimiz yıl yayımladığı Finansal Teknolojilerin Türkiye Ekonomisine Katkıları raporunun bu seneki konu başlığı “Dijital Finansal Kapsayıcılık: Finansal Teknolojilerin Kapsayıcılık Yoluyla Oluşturabileceği Ekonomik Etkiler ve Politika Önerileri” olarak hazırlandı.
Türkiye’de finansal sistemin açıklarının detaylı biçimde incelendiği raporda, finteklerin kapsayıcılığını artırması durumunda Türk ekonomisine olası etkileri ve finans teknolojilerinin, potansiyel ekonomik kazanımlarından faydalanma yolları kapsamlı olarak işlendi.
Finansal sistemdeki açıklar büyüyor
Rapora göre yüksek gelir seviyesindeki ülkeler için %84 seviyesinde seyreden banka kredilerinin GSYH’ye oranı Türkiye’de %60 seviyesinde seyrediyor. Yüksek gelir seviyesindeki ülkelerde 15 yaş üstü bireylerin %92’sinde banka hesabı bulunurken Türkiye’de 15 yaş üstü bireylerin%69’unun banka hesabı bulunuyor.
Kadınların finansal özgürlüğü artmalı
Kadınlarda ve düşük gelirli grupta ise bu oran daha da düşüyor. Kadınların %54’ünün, düşük gelirlilerin ise %56’sının banka hesabı bulunuyor. Dünya genelinde finansal hizmetlere erişim konusunda kadınlar genel ortalamadan Türkiye’deki kadar uzaklaşmıyor. Girişimci kadınlar da kapsanamama sorunuyla karşı karşıyalar. Türkiye’de iş kurabilmek için borç alan kadınların oranı %11’ken gelişmiş ülkelerde %30’un üzerine çıkıyor. Ayrıca girişimci kadınların %29’u banka kredisine erişimde sorun yaşadığını dile getiriyor.
KOBİ’lerin finansman konusunda yaşadığı sorunlar COVİD-19 salgınıyla daha da derinleşti. Mikro işletmelerin %33’ünün, küçük firmaların %16’sının ve büyük firmaların %2’sinin COVID-19 krizinde maaş, kira, fatura gibi zorunlu ödemeleri gerçekleştirmede zorlandığını belirten rapor, kredi desteklerinin mikro işletmelere ulaşmasında engellerle karşılaşıldığını ortaya koyuyor.
2010’da Türkiye’deki bireylerin %42’sinin internete erişimi varken 2019’da bu oranın %88’e çıkmış olmasına karşın dijital dönüşüm finansal hizmetlerde kendini göstermiyor, finteklerin krediler içinde herhangi bir payı bulunmuyor. Rapor, tüketicilerin %28’inin mali kuruluşlar dışından borçlandığını, %60’ının ise acil ihtiyaçları için yakın çevresinden yardım aldığını ve borç almak için sosyal çevresini kullandığını gösteriyor.
COVID-19 Salgını döneminde Türkiye’de dijitalleşmenin hızla artması Fintekin büyümeye ve kapsayıcılığa etki etmesi için fırsat sunuyor
Bu rapor için İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından yürütülen anketin sonuçlarına göre, tüketicilerin %14’ü Covid-19’dan sonra ilk defa internetten alışveriş yaptığını, %9’unun da bu dönemde faturalarını dijital ortamda ödediğini belirtti. Bu sonuçlar, son üç ayda yaşanan dijitalleşme artışının Türkiye’nin son üç yıllık artışına eşit olduğunu gösteriyor: 7 milyon kişi ilk defa alışveriş yaptı ve 5 milyon kişi COVID-19’dan sonra ilk defa faturasını internet üzerinden ödedi.
Gelecek senaryoları
Analiz edilen üç senaryo arasında dengeli senaryo olarak adlandırılan senaryonun gerçekleşmesi halinde finteklerin KOBİ’ler ve tüketiciler üzerindeki kapsayıcılığını artırmasıyla kredi hacminde yaşanacak artışların, mevcut durumda kapsanamayan kesimleri de etkileyeceği vurgulanıyor. Bu senaryoda Türkiye; aşırı kredi genişlemesi olan Çin veya Malezya gibi örnekler yerine, Güney Kore ve OECD ortalamasına yakınsıyor. Kredi tahsisinde yaşanacak etkinin adil bir biçimde dağılmasıyla %3,5’e varan GSYH artışının yaşanabileceğine dikkat çekiliyor. Bu senaryoda 640 bin KOBİ’nin kredi açığının tamamen veya kısmi olarak karşılanabileceği vurgulanıyor.