Kotalı satış tarlaya indi, gübre satışları durdu

Marketlerde yağ, şeker, un, kahve gibi birçok ürünün kotalı satılmasına yol açan ham madde krizi, bu haftaki kur krizi sonrası tarlaya indi. Fiyatlama yapamaz hale gelen firmalar gübre ve zirai ilaç satışlarını durdurdu.

Ham madde temininde yaşanılan zorluklara döviz kurundaki rekor artışlar da eklenince fiyatlama yapamayıp satışların durdurulduğu ürünlere gübre ve zirai ilaç da eklendi.

Geçen haftalarda market raflarında şeker bulunamamasıyla başlayan bu süreç, çok geçmeden yağ, kahve ve un satışlarına da sıçramış; fabrikadan kotalı satılmaya başlayan bu ürünler, marketlerde de kotayla satılır hale gelmişti.

Bu hafta başında Türk lirasında görülen tarihi değer kayıpları sonrası bu sorun tarlaya indi.

Sozcu.com.tr’ye konuşan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Baki Remzi Su İçmez, tarımsal girdi satan bayilerin önünü görememesi nedeniyle gübre ve zirai ilaç satışlarının durduğunu, bu sorunun 2022’de ciddi bir gıda krizi riski doğuracağına dikkat çekti.

Siparişler durdu

Ankara Polatlı’da gübre bayiliği yapan ziraat mühendisi Murat Çelik ise, şu an hiçbir gübre firmasının sipariş almadığını, hatta siparişleri yıl başına kadar durduran firmalar olduğu bilgisini vererek bu durumun aylarca süreceğine işaret etti.

Birkaç ay önce Avrupa’da yaşanan doğalgaz krizi sonrası fiyatı en çok artan ürünlerden biri gübre olmuştu.

Gübrenin ham maddesi olan doğalgazdaki aşırı fiyat artışı, yurt içinde de gübre fiyatlarının bir yılda yüzde 157’den fazla zamlanmasına yol açmıştı. Buna şimdi de yurt içindeki kur krizi eklenince gübredeki son bir yıllık zamlar yüzde 200’ü aştı.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, gübreye sadece son 15 günde 200-250 lira arasında yeni zamlar geldiğini söyledi.

Son zamlar da satış fiyatlarına yansıyacak

Bu hafta başında döviz kurunda yaşanan rekor artışların ise henüz gübre satışı yapılmadığı için fiyatlara yansımadığına dikkat çeken Suiçmez, satışlar yeniden başladığında kurdaki son artışların da satış fiyatlarına yansıyacağını belirtti.

Suiçmez, “Satışlar başlasa da vadeli satış yapılamıyor. Gübrenin tonu 2020 Haziran’da 1800 TL iken, Haziran 2021’de 4 bin 100 TL’ye çıkmıştı. Kasım ayı başında 10 bin TL idi, şimdi ise 11 bin 750 lira. Çiftçi bu fiyatlara peşin fiyattan gübre nasıl alsın” diye konuştu.

TÜSİAD Gıda ve Tarım Çalışma Grubu Üyesi ve Yeni Çiftçi Platformu Kurucusu Emrah İnce ise, “Gübre satışlarının yüzde 15-20 oranında azaldığını duyuyoruz. Üre gübresi 13 bin 200 TL’ye, DAP 11 bin 750 TL’ye çıktı. Kimse önünü göremiyor” dedi.

"Öngörülebilirlik kaybedildi”

Aynı zamanda Tekfen Tarım Eski Genel Müdürü de olan İnce, “Satış yapılsa hangi kur seviyesinden yerine konulacağını bilmiyorlar. Öngörülebilirlik kaybedildi” değerlendirmesinde bulundu.

Ziraat mühendisi Murat Çelik ile Adana’da gübre bayiliği yapan Ziraat Mühendisi Semih Karademir ise, gübredeki sert fiyat artışlarının çiftçinin tarlaya ya az gübre atması ya da hiç atamamasıyla sonuçlanacağına, bunun da gıda krizi yaratacağına dikkat çekti.

Çelik, “Şu an kış dönemine yaklaşıyor olmanın etkisiyle gübreye zaruri bir ihtiyaç duyulmuyor. Ancak, çiftçi toprağa gereken miktarda gübre atamayacak. Bu da istediğimiz verimi elde edemememiz, ürün açığının devamı anlamına geliyor” dedi.

"Gıda kriziyla karşı karşıya kalabiliriz"

Karademir ise, “İşin tehlikeli boyutu, mevcut gübre fiyatlarından dolayı üreticilerin gübre kullanamamasıdır. Bu da 2022’de gıda kriziyla karşı karşıya kalmamız anlamına gelebilir” diye konuştu.

Suiçmez de aynı tehlikeye dikkat çekiyor: “Çok daha zor günler bekliyor bizi. Kuraklığın etkisiyle gelecek yıl hububat başta olmak üzere kendine yeterlilik oranımız daha da düşecek. Kuraklığın yanında bir de gübre atılamaması, girdi maliyetlerinin her geçen gün ciddi şekilde artması 2022 tarımsal üretimine olumsuz yansıyacak. Bu durum bazı çiftçilerin tarımdan uzaklaşmasına da yol açacaktır.”

Sorunların çözümü...

Diğer yandan Emrah İnce, gübrenin yarattığı sorunların bir çözümü olarak ‘genom düzenlemesi’ teknolojisinin Türkiye’ye getirilmesini önerdi.

1940-1970 aralığında dünya genelinde gözlenen tarımsal üretim artışını ifade eden bir terim olan ‘yeşil devrim’i anımsatan İnce, “İkinci yeşil devrim ise tohum teknolojileri, tarımsal biyoteknoloji… Gübrenin yarattığı sorunları ve belirsizlikleri ortaya koyalım ama bir yandan da tohum ıslah teknolojilerine yönelelim” diye konuştu.

Suiçmez ise, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yaşanan sorunları gerçekçi bir şekilde ortaya koyup, spekülatif ortamda fiyatlar daha da karmaşık hale gelmeden çözümler üretmesini talep etti.