İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi'nin birlikte yürüttüğü ve Gilead'ın desteğiyle yapılan "Kovid-19 Tedavisinin Ekonomik Yükü" araştırmasının sonuçları, düzenlenen basın toplantısıyla paylaşıldı.
Araştırmaya göre, Kovid-19 hastalığının direkt tıbbi maliyeti, Türkiye'nin sağlık faturasına 1 yılda 3,7 milyar liralık ek yük getirdi. Ancak bu yalnızca buzdağının görünen yüzü. Dolaylı maliyetleri de hesaba katılınca Kovid-19'un sağlık sistemi üzerindeki yükü bu rakamın çok üzerinde.
Araştırmada, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 16 Mart-31 Temmuz 2020 tarihleri arasında tedavi gören 1.056 Kovid-19 hastasının gerçek hasta verilerinden yola çıkılarak, Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı hasta verileri ve hasta başına düşen test, tanı, tedavi harcamaları değerlendirildi.
Kovid-19'un sağlık sistemi üzerindeki yükü
Türkiye'de salgın ile ilgili tüm sağlık harcamaları devlet tarafından karşılanıyor. Araştırmaya göre, Kovid-19 nedeniyle yatarak ve ayaktan tedavi alan hastaların toplam tedavi maliyetinin devlet sağlık harcamalarında yüzde 2 ve SGK sağlık harcamalarında yüzde 3,8'lik bir oranı oluşturduğu tahmin ediliyor.
Türkiye'nin Kovid-19 salgınında dünyada en yüksek sayıda vakanın gözlendiği 9. ülke olduğu belirtilen araştırmada, "Elde edilen sonuçlarla pandeminin birinci yılında ülkemize olan direkt tıbbi maliyet yükünü tahmin etmeye çalıştık. Pandeminin gerçek toplam maliyeti şüphesiz direkt tıbbi maliyetlerinin önemli ölçüde üzerindedir. Ancak, sadece sağlık hizmet sunumuna getirdiği ilave ekonomik yükün toplam sağlık harcamasının yüzde 2'si kadar olduğu öngörülmektedir. Tedbirlere rağmen bir yıl içindeki dalgalı vaka sayıları Türkiye'ye önemli bir ekonomik yük ve aynı zamanda sağlık kuruluşlarına, sağlık çalışanlarına maddi ve manevi yük oluşturmuştur." ifadeleri kullanıldı.
"Amacımız Kovid-19 hastalığının tıbbi yükünü ortaya koymaktı"
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, "Araştırmanın, Kovid-19'un Türkiye'nin sağlık sistemine getirdiği planlanmamış maliyeti göstermesi açısından çok önemli bir çalışma olduğuna inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Bu araştırmanın yalnızca direkt tıbbi maliyetlere odaklandığını ve bu sonuçların buzdağının görünen yüzü olduğunu aktaran Tabak, şunları kaydetti:
"'Dolaylı maliyetlerin daha da artmasını önlemek için Kovid-19'un sağlık sistemine yükünü hafifletmemiz gerekiyor. İlk adım elbette aşılama. Sistem üzerindeki yükü hafifletmek için hastanede yatış sürelerinin kısaltılması ve hastaların en kısa sürede taburcu olmalarının sağlanması bir diğer önemli öncelik olmalı.
Pandemi sürecinde hekim kontrollerinin ertelemesi gibi nedenlerle hepatit gibi birçok bulaşıcı hastalığın taraması yapılamadı. Bir örnek vermek gerekirse, Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2020 yılında Türkiye'de HIV tanısı alan kişi sayısı 2019 yılına kıyasla yüzde 62 azaldı. Dolayısıyla Kovid-19'un önümüzdeki yıllarda toplum sağlığı ve sağlık sistemine uzun vadeli yükünün görünenden çok daha yüksek olduğunu görebiliriz."
"Ölüm, sakatlık ve iş gücü kaybı oldukça önemli bir hastalık yükü olarak kabul ediliyor"
Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Simten Malhan da araştırmanın yöntemine ilişkin, araştırmayı yürütürken, Kovid-19 hastalığının Türkiye sağlık sistemine olan ek maliyetini ortaya koymak için sadece test, tanı, tedavi, ilaç gibi direkt tıbbi maliyetlerin dikkate alındığını belirtti.
Önce hasta başı direkt tıbbi maliyetlerin bulunduğunu aktaran Malhan, sonrasında Kovid-19 tanısı alan tüm hastalara genelleme yapıldığını kaydetti.
Malhan, şu bilgileri verdi:
"Hasta başı direkt tıbbi maliyetleri hesaplamak için, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nin gerçek hasta verileri ve Türkiye'ye genellemek için Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan günlük Kovid-19 hasta verileri kullanıldı. Tüm dünyada olduğu gibi hastalık hakkındaki belirsizlik, kişilerde gösterdiği farklı etkiler, organ tutulumları ve hastalığın şiddeti pek çok dolaylı maliyete de neden oluyor.
Ölüm, sakatlık ve iş gücü kaybı oldukça önemli bir hastalık yükü olarak kabul ediliyor. Bu maliyetler de göz önüne alınırsa Kovid-19'un sağlık alanında Türkiye'ye ekonomik yükünün bu araştırmada hesaplanandan çok daha fazla olduğu görülecektir."
- Hastalığın şiddeti yükseldikçe tedavi maliyeti artıyor
Toplantıda verilen bilgilere göre, araştırma için verileri değerlendirilen 1.056 hastanın yüzde 55'i erkek, yüzde 45'i kadın hastalardan oluştu. Hastaların ortalama yaşı 56,6 olarak belirlenirken sadece serviste sağlık hizmeti tamamlayanların oranı yüzde 84,6, yoğun bakımda yatanların oranı yüzde 15,4 oldu.
Hastaneye başvuranların hastalık şiddetleri asemptomatik yüzde 5,9, hafif yüzde 17, orta yüzde 41,2 ve şiddetli yüzde 36 olarak tespit edildi.
Hastalığın şiddeti arttıkça maliyetlerin de arttığı tespit edildi. Şiddetli Kovid-19 hastalarında ortalama maliyetler, belirti göstermeyen, hafif şiddetli ve orta derece şiddetli Kovid-19 maliyetlerinden çok daha yüksek gerçekleşti.
Orta şiddetteki hastaların, hastanede ortalama 8,6 gün kaldığı, bu sürenin 51 güne kadar uzadığı görüldü. Orta şiddetteki bir hastanın ortalama maliyeti 8 bin 791,1 TL olarak hesaplandı.
Hastalığı şiddetli geçiren hastaların ortalama yatış gün sayısı 10,8 gün oldu. Bu hastaların yoğun bakım tedavi süresinin 93 güne kadar uzadığı gözlendi. Bu hastaların ortalama hasta maliyeti 13 bin 405,9 TL olarak hesaplandı.
Hastaneye yatan tüm hastalar arasında ölüm oranı yüzde 9,5
Oksijen tedavisi ile birlikte yoğun bakım hizmeti de alan şiddetli hastaların ortalama yatış gün sayısı 17,3 gün oldu. Bu hastaların ortalama hasta maliyeti ise 30 bin 257,3 TL olarak hesaplandı.
Hastaların yüzde 43'ünde eşlik eden hastalıklar bulunmakla birlikte, bu hastalıklar arasında ilk sırada yüzde 23,9 hipertansiyon, sonrasında sırasıyla yüzde 13,6 diyabet, yüzde 9,1 astım, yüzde 8,1 iskemik kalp hastalığı ve yüzde 7,6 kanser olduğu tespit edildi. Hastaneye yatan tüm hastalar arasında ölüm oranı yüzde 9,5 olarak tespit edildi.