Almanya’nın Kiel şehrinde düzenlenen Küresel Ekonomi Sempozyumu’nda, Mehmet Şimşek, ABD'nin uyguladığı para politikasının, Türkiye'de sermaye bulamamaya sebep olabileceğini belirtti
Finans krizi patlak verdiğinden beri Amerikan Merkez Bankası (FED), ekonomiyi teşvik umuduyla piyasayı paraya boğuyor. Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke kısa süre önce ucuz para politikasından çıkış sinyali verdiğinde piyasalar paniğe kapılmıştı. Bernanke eylül ortalarında planından vazgeçerek politika değişikliğini erteledi.
Kiel'deki ekonomi sempozyumuna katılan Berkeley Üniversitesi öğretim üyelerinden Barry Eichengreen ilginç bir benzetme yaptı: “FED, çocukların doldurduğu odadaki tek yetişkin gibi davranıyor. Çocuklar tek gıdaları olan şekerlemeden daha fazla istediklerinde merkez bankası, ‘Hayır çocuklar, şeker kalmadı' diyemez.”
Sermaye bulamama tehlikesi
Buluşmada bir konuşma yapan Türkiye Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ucuz para döneminde ülkesini istila eden sıcak paranın bir anda buharlaşmasından duyduğu endişeyi dile getirdi: “Bundan birkaç yıl önce Türkiye'ye akan sermayenin içinde boğulma tehlikesi atlatmıştık. Şimdi ise tıpkı 1990'lı yıllarda olduğu gibi sermaye bulamama tehlikesi ile karşı karşıyayız.”
Gerçekten de, ucuza borçlanma döneminin kapanmasından endişe eden yatırımcı parasını Türkiye, Brezilya ve diğer genç sanayi ülkelerinden çekip daha fazla getiri vaat eden Amerikan piyasasına taşımaya başladı.
FED'e tepki
Çin Sosyal Bilimler Akademisi'nden Yu Yongding, attığı adımların küresel etkilerini de gözetmek durumunda olan Amerikan Merkez Bankası'na özel sorumluluk düştüğünü dile getirdi:
“Kalkınma halindeki ülkeler FED'e haklı olarak şunu söylüyor: Sadece Amerikan ekonomisinden sorumlu olduğunu sanma. Dünya ekonomisi hepimizi ilgilendirdiği için bizim menfaatlerimizi de kollamak zorundasın.”
Mehmet Şimşek gibi Yu da genç sanayi ülkelerinin endişelerine kulak verilmemesinden şikâyetçi. Oysa kalkınma halindeki ülkelerin elinde son derece güçlü bir koz var. Hong Kong Ekonomik Araştırma Enstitüsü'nün başkanı Andrew Sheng sanayileşmişliğin eşiğindeki dünyanın neden münferit ülkelerin para politikasına bağımlı olmaması gerektiğini şöyle anlattı:
“Dünya nüfusunun yüzde 60'ını barındıran sanayileşmekteki ülkeler refahtan hak ettiği payı alamıyor. Oysa günümüzde sanayi ülkelerine biz borç veriyoruz. Problemlerini çözemedikleri takdirde küreselleşmenin tornistan etmesine şaşmasınlar. Bu küreselleşme açısından sonun başlangıcı olur. Küreselleşmeyi bütün dünyada elde edilen kâr az sayıdaki aktör arasında paylaşılırken, diğerlerinin fakirleşmesi şeklinde tanımlarsak, bunu kimseye dayatmak mümkün olmaz.”
ABD temerrüde düşebilir
FED'in, finans piyasalarıyla dünya devletlerinin kendilerini uydurabilecekleri bir para politikasında karar kılamaması, ekonomi sempozyumuna katılanlar tarafından eleştirildi.
Eski Citigroup başkan vekili ve şimdiki danışmanı William Rhodes de para politikasındaki yalpalamaları tehlikelerine işaret etti:
“İleri teknoloji balonu patladığında herkes FED'in eski başkanı Greenspan'dan sisteme para pompalamasını istedi. İkinci sınıf ipotek krizi bu yüzden patlak verdi. İlk balonu ikinci şişme izledi. Tehlike çok daha büyüktü ve neredeyse dünyayı depresyona sürükleyecekti. Ucuz para politikasından çıkış doğru yapılmazsa, atlattığımız krizden çok daha kötüsü ile karşılaşmamız işten bile olmaz.”
Amerikan Kongresi'nde uzlaşma sağlanamazda ABD 17 Ekim'de temerrüde düşecek. Yüz binlerce kamu görevlisinin mecburi izne çıkarılmasından sorumlu olan Cumhuriyetçi Kongre üyeleri onay vermezlerse borçlanma üst sınırı yükseltilemeyecek.
JP Morgan'ın Avrupa Yönetim Kurulu Başkanı ve İsrail Merkez Bankası'nın eski başkanı Jacob Frenkel, Kiel'deki ekonomi sempozyumunda şöyle bir senaryodan söz etti: “17 Ekim'de dünyanın batabileceğini bildiğimiz halde oturmuş, Titanic yolcuları gibi iskambil oynuyoruz. Buna gerçekten müsaade edecek miyiz? Yoksa maço Süpermen Bernanke'nin gelip, ‘buna izin vermem' demesini mi bekleyeceğiz? Bu olsa olsa, bir sonraki parasal şişmenin habercisi olabilir.”