Albayrak Grubu şirketlerinden Bayfa Geri Dönüşüm'ün genel müdürü çevre mühendisi Selim Korkmaz, "Biz bilinenin aksine su fakiri bir ülkeyiz. Yeteri kadar tasarrufla birlikte sıfır atık yaklaşımını uygulamalıyız. Burada bir yanlış anlama da var; sanki evimizde oluşan atıkları ilgili yerlere atınca sorumluluğu üzerimizden kaldırıyormuşuz gibi algılanıyor. Müsilaj, dersimizi alarak sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda hayatımızın geri kalanını idame ettirme zorunluluğumuzu gösterdi." diye konuştu.
Korkmaz, Marmara denizinde yaşanan müsilaj sorunu sonrası önemi bir kez daha ortaya çıkan geri dönüşüm ve çevresel sorunlarla mücadele konularında AA muhabirine değerlendirmede bulundu.
Marmara denizinde yaşanan müsilaj probleminin aslında bir alarm ve sadece suda yaşanan bir sıkıntı olmadığına vurgu yapan Korkmaz, "Tüm dünyanın son dönemde ilgilendiği kaynakların verimsiz kullanımından kaynaklan bir sonuç ve çok önemli bir uyarı. Ülkemizin çevresel bilinç ve farkındalıkla birlikte bu kirliliğe hayat boyu katlanmamak adına yapması gereken bütün kaynaklarını evinde kullandığı içme suları, tükettiği ambalajları vs. ilgili tarifelere uygun şekilde geri dönüşümüne katkı sağlamasıyla başlıyor." dedi.
Müsilajın çevresel sorunların ihmali üzerine bir netice olduğunu vurgulayan Korkmaz, "Normal şartlarda doğanın kendi kendini temizleme ve arıtma imkanı varken aşırı yükler ve küresel ısınmanın getirdiği su kütlelerindeki ısı artışıyla birlikte artık biyolojik canlılığın kendi kendini arıtamadığı bir noktadayız. Bu sadece başlı başına bir su kirliliği değil tüm kaynaklarımızın verimli kullanılmayıp israf edilmesinden ve neticesinde de arıtma hassasiyeti gösterilmemesinden kaynaklandı." diye konuştu.
Müsilajın tek başına bir su kirliliği olarak algılanmaması gerektiğine değinen Korkmaz, şunları söyledi:
"Biz bilinenin aksine su fakiri bir ülkeyiz. Yeteri kadar tasarrufla birlikte sıfır atık yaklaşımını uygulamalıyız. Burada bir yanlış anlama da var sanki evimizde oluşan atıkları ilgili yerlere atınca sorumluluğu üzerimizden kaldırıyormuşuz gibi algılanıyor. Biz burada salgının da yüzünden halk olarak yeterli farkındalığı yaratamadık. Ne zaman ki müsilaj sorunu ortaya çıktı artık tek çare olarak geri dönüşüm felsefesinin tam da vatandaşta karşılığı olduğu noktaya gelindi. Bu musibet, dersimizi alarak sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda hayatımızın geri kalanını idame ettirme zorunluluğumuzu gösterdi.
"240 bin ton ambalaj atığını ekonomiye geri kazandırdık"
Bayfa Geri Dönüşüm olarak hanelerin normalde çöp sahalarına giden ambalaj atıklarını ekonomiye geri kazandırdıklarını belirten Korkmaz, "Örneğin 2009'dan bu yana 240 bin ton civarında ambalaj atığını ekonomiye kazandırdık. Bu 9750 megavat elektrikten tasarruf demek, 376 bin ağacın yıllık olarak doğrudan, totalde 3 milyon 765 bin ağacın kesilmesine engel olmak demek. 55 bin ton petrolün gerek plastikte hammadde olarak kullanılması, gerek hammaddeden ürün üretme konusunda çok daha az enerji maliyetleriyle yapılabilir olması demek. Buradan kaynaklanan sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz." ifadelerini kullandı.
Korkmaz, geri dönüşümün milli bir ödev olduğuna dikkati çekerek şöyle konuştu:
"Geri dönüşümde bireyden genele yaklaşımı oldukça önemli. Önce hanede başlar bütün atık yönetimi ile ilgili hassasiyetler, çevre krizi zaten bunun bir neticesi. Bundan sonra adım adım ilerlemek gerekecektir, su kaynaklarımızı verimli kullanıp israf etmemek, ihtiyacımızın olmadığı mamulleri tercih etmemek gibi. Hayat akışında mutlaka üretim sonucu atıklar çıkacak ne kadar çaba sarf etsek de. Burada vatandaş olarak sorumluluğumuz önemli. Bayfa Geri Dönüşüm gibi alanında uzman firmalar var. İşimiz kaynaklardan bu atıkları alıp, vatandaşın bilincini destekleyip onları motive edip bu sürekliliği sağlayıp bu tesisimizde olduğu gibi atıkları gruplandırarak, ilgili fabrikalara en kolay ve olağan şartlarda yönlendirerek ekonomiye geri kazandırılmasını ve çevreye katkı sağlamasını sağlamak. Bu görev büyük bir keyif ve sosyal sorumluluk çerçevesinde hatta milli bir ödev. Yerine getirmek büyük bir keyif."
"Bir ton kağıt atığın geri dönüşümü 17 ağacın kesilmesini önlüyor"
Yaptıkları işi önemsediklerini kaydeden Korkmaz, sözlerine şöyle devam etti:
"Geri dönüşüm firmaları özelinde sadece kar amacı güden firmalar olarak algılanmaktan yoruluyoruz. Burada tesisimizde görülen karton atıkları var, bir ton karton veya kağıt atığın ekonomiye geri kazandırılması 17 ağacın kesilmesinin önüne geçiyor. Bunun başka bir boyutu daha var. Kağıt fabrikalarında siz bu kartonu geri kazandığınız zaman normalde keresteden bir karton veya kağıt mamulü elde etmek istediğiniz zamankine göre 10'da 1'i daha az su kullanıyorsunuz ve 10'da 1 daha az enerji kullanıyorsunuz. Bunu hamur haline getirmek için ısıya ihtiyaç var, bunu yerinde ve kaynağında topladığımız atıklarla sağlamak kadar mükemmel bir opsiyonumuz varken, vatandaş olarak kendimize ihanet etmek yerine ilgili bakanlıkların, hükümetin ve belediyelerin yönergelerini takip ederek ekonomiye kazandırma felsefesini birinci adım olarak merkeze alma ihtiyacı hissetmeliyiz."
Korkmaz, firma olarak hane halklarının sosyal sorumluluk bilinciyle bu işe sahip çıkmasına önem verdiklerine değinerek, "Atıkları daha kaynağında toplayıp ayrıştırarak ekonomiye en uygun maliyetle kazandırırken çevresel faaliyetleri de görüp keyif almak amacımız. Bu anlamda yeteri kadar motiveyiz, tek ihtiyacımız kaynakları sahada yerinde en uygun koşullarla temin etmek." dedi.
Kadın istihdamının geri dönüşümdeki önemine işaret eden Korkmaz, "Biz tesisimizde yüzde 66 oranında kadın personel istihdam ediyoruz. Bu konuyu önemseyen bir grup anlayışımız var. Çünkü evdeki bütün atık yönetiminde aslında ev hanımlarının katkısı var. Buradaki çalışanlarımız da bu hassasiyeti yerinde gördükleri için evlerinde ve bütün iletişimde bulundukları kişilere konunun önemini daha iyi izah edebiliyorlar." değerlendirmesinde bulundu.