Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye Daimi Temsilcisi Mark Lewis, Türkiye'deki büyümenin iç talepten dış talebe dayanan bir büyümeye dönüştüğünü belirterek "Türkiye'deki büyüme süreci istikrara kavuştu" dedi. Lewis'e göre yılın ilk yarısında yüksek seyreden büyüme hızı yavaşlayacak ancak 2014'te yeniden ivme kazanacak.
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF), küresel ve ülke ekonomileriyle ilgili analiz ve tahminlerini içeren Dünya Ekonomik Görünüm Raporu (WEO), İstanbul'da yapılan bir toplantıyla açıklandı. Rapora göre küresel ekonomik büyüme 2013’te yüzde 3, 2014’te ise yüzde 3.5 civarında tahmin ediliyor. Gelişmiş ekonomilerde büyümenin tekrar başladığı belirtilerek bu ekonomilerde kamu maliyesinin güçlendirilmesinin sürmesi ve istihdam artışının desteklenmesi vurgulanıyor. Yükselen piyasa ekonomilerinin ise yavaşlayan büyüme ve daha sıkı küresel finansal koşullardan kaynaklanan çift yönlü zorluklarla karşı karşıya olduğuna işaret ediliyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye Daimi Temsilcisi Mark Lewis, Türkiye için büyüme tahminini bu yıl için yüzde 3,8, gelecek yıl için ise yüzde 3,5 olarak öngördüklerini hatırlattı ve Türkiye'deki büyüme sürecinin istikrara kavuştuğunu söyledi. "Burada önemli olan büyümenin yurt içi talebe dayalı olmasından ziyade yurt dışı talebe dayalı büyüme sürecine dönüştürülmesidir" diyen Lewis, "Bu süreç başladı, bunu çok net görebiliyoruz" diye konuştu.
Lewis, Türkiye'de ilk yarıda kamu yatırımlarıyla yüksek gerçekleşen büyüme hızının yılın geri kalanında daha zayıf olacağını ancak iç talepten dış talebe yönelmeye başlayan büyümenin 2014'te tekrar ivme kazanacağını söyledi; buna rağmen gelecek yıl büyümenin bu yılın altında kalacağını ifade etti.
IMF gelişmekte olan ülkelerin genelinde gayrı safi yurtiçi hasılanın (GSYH) 2013'e kıyasla 2014'te daha hızlı artacağını öngörüyor. Kuruluş gelişmekte olan ülkelerin bu yıl için yüzde 4.5, 2014 için ise yüzde 5.1 büyümesini öngörüyor.
'Faizler 2016'dan sonra artacak'
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ve IMF Türkiye Ofisi işbirliğiyle düzenlenen "Geçişler ve Gerilimler" konulu sunumda moderatörlük yapan Lewis'in yanı sıra Ekonomist Damiano Sandri ve Andrea Pescatori konuşmacı olarak yer aldı. Ekonomist Pescatori, yükselen piyasa ekonomilerinin yavaşlayan büyüme ve daha sıkı küresel finansal koşullardan kaynaklanan çift yönlü zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirterek, "Bu koşullar altında küresel ekonomik büyümenin 2013'te yüzde 3, 2014'te yüzde 3,5 civarında olacağı tahmin ediliyor" dedi.
Dünya ekonomisindeki büyümenin yükselmekte olan ülkeler tarafından perçinlendiğine dikkati çeken Pescatori'nin konuşmasından bazı bölümler şöyle:
"Potansiyel büyüme oranları revize edildi ve yükselmekte olan ülkelerin oranları 2004'te yaptığımız öngörülerle hemen hemen aynı. İleri ekonomilere baktığımız zaman Amerika'da faiz oranlarının tedrici olarak artacağını öngörüyoruz.
Faiz oranları 2016'dan sonra artışa geçecek. Euro Bölgesi ve Japonya'da faiz oranları düşük kalacak. Amerika'da fazla bir sıkılaşma olmayacak. Hem Amerika hem de Euro Bölgesi'nde daha az bir sıkılaşma olacak. Japonya'da ise mali politikada daha fazla bir sıkılaşmaya gidilecek."
Pescatori, yükselmekte olan ekonomilerde finansman kaynaklarındaki sıkılaşmanın geçici ve sınırlı kalacağını vurgulayarak, "2014'de dünya ekonomisinin bu yıla göre daha güçlü büyüyeceği inancındayız. Amerika'da büyüme 2014'te yüzde 1 daha fazla olacaktır. Euro Bölgesi'nde 2014'te anlamlı bir iyileşme beklentisi içindeyiz; bu da yüzde 1,4 gibi bir orana işaret ediyor. Japonya için tahminler aynı" şeklinde konuştu. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin ekonomilerinde göreceli olarak aşağı yönlü revizyonlar yapıldığını dile getiren Pescatori, "Yükselmekte olan ekonomilerde gözlemlemekte olduğumuz bütün göstergeler, büyüme oranlarının aşağı doğru hareket edeceğini teyit ediyor" dedi.
Para politikalarındaki sıkılaşmaya dikkat
IMF, Dünya Ekonomik Görünüm raporunda gelişmiş ülkelerin para politikasında öngörülen sıkılaşmanın etkilerini kontrol altına almanın zor olabileceğini belirtmiş ve bu yıl için küresel büyüme tahminini düşürmüştü. Raporda özellikle ABD'nin gevşek para politikası nedeniyle güçlü sermaye girişleri yaşayan ekonomiler üzerinde sıkılaşmanın belirgin olumsuz etkileri olabileceğine dikkat çekilmişti.
Sunumun diğer konuşmacısı Damiano Sandri, ABD'deki para politikalarının sıkılaşması sonucu diğer ülkelerde de üretimin daraldığını kaydederek şunları söyledi: "ABD'deki para politikalarının sıkılaşması, ticari dengelerden çok kur nedeniyle diğer ülkelerde imalat düşüşüne yol açtı. Doları çıpa olarak kullanmayan ülkelerin para birimlerinin dalgalara karşı daha dayanıklı olduğunu görüyoruz. Yani para politikanız bağımsız olduğunda ABD merkezli dalgalar sizi çok etkileyemiyor."