PwC Türkiye, ülkemizin büyüyen gayrimenkul sektöründeki genel görünümü ‘Mekansal Bakış Açısıyla Türkiye'de Gayrimenkul Yatırımının Yükselen Alanları’ adlı raporunda detaylarıyla ele aldı. Raporda; sektöre dair temel istatistikler, küresel karşılaştırmalı analizler ve öne çıkan trendlerle birlikte yatırımcılar için önemli fırsatların altı çizildi.
Türkiye'nin büyüyen gayrimenkul pazarının, makroekonomik zorluklara rağmen artan şehirleşmeden kaynaklanan güçlü talep ve düşük arz ile öne çıktığını vurgulayan PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü Lideri Ersun Bayraktaroğlu, şunları söyledi: “Son yıllarda taleplerin değişmesiyle birlikte, önceden gayrimenkul pazarı için daha az önemli olarak görülen pek çok alanda büyük yatırım fırsatları göze çarpıyor. Bu raporda, temel itici faktörleri tespit edip, bunların Türk gayrimenkul sektörüne etkilerini detaylı olarak ele aldık. Sürdürülebilirlik ve ESG politikaları ile pandemi sonrası hibrit çalışma modelleri gayrimenkul pazarını yeniden şekillendirmeye başladı. 2022, ofis alanlarındaki dönüşümün hızlanması açısından da önemli bir yıl.”
Sektörün itici güçleri
Raporda Türk gayrimenkul sektörünün temel itici faktörleri şöyle sıralandı:
• Sürdürülebilirlik ve ESG politikaları: Önümüzdeki 10 yılda yeşil bina yatırımlarının, gelişmekte olan pazarlar için düşük karbon regülasyonları çerçevesinde önemli bir fırsat alanı olması bekleniyor. Yeşil binalar; yüksek satış getirisi sağlaması ve daha yüksek talep görmesi ile sürdürülebilir bir gelir akışı yaratmasının yanı sıra, enerji tüketimini, dolayısıyla da işletme maliyetlerini azaltıyor. Bu nedenle yeşil binalar, standart binalara göre çok daha düşük riske ve yüksek değere sahip varlıklar olarak nitelendiriliyor.
• E-ticaretin yükselişi: E-ticaret talebindeki artış, değer zincirinde yer alan depolar, veri merkezleri, lojistik ve dağıtım merkezleri gibi özelleşmiş gayrimenkul alanlarının sayısının ve hacminin artmasını sağladı. E-ticaret tedarik zincirinin hemen her aşamasında yüksek potansiyele sahip bir endüstriyel gayrimenkul alanı yer alıyor.
• Yükselen turizm: Dünyanın en popüler tatil destinasyonlarından biri olan Türkiye, güçlü gayrimenkul ve inşaat sektörlerinin de yardımıyla turizm sektöründe öncü konumdadır. Bu güç, uluslararası lüks otel zincirleri için de büyük fırsatlar barındırıyor. Ülkenin sağlık altyapısı ve insan kaynağının derinliği de göz önüne alındığında, sunduğu gayrimenkul fırsatları açısından sağlık turizmi, yüksek potansiyelli bir yatırım alanı olarak öne çıkıyor.
• Artan ihracat: Türk ekonomisi, imalatta V şeklinde bir toparlanma sergiledi. Artan ihracatla birlikte sanayi tesislerine duyulan ihtiyacın da yükselmesi, Türkiye’deki sanayi bölgelerinde yeni gayrimenkul yatırım fırsatları doğuruyor.
• Bölgesel kalkınma yatırımları: Bilgi ekonomisi ve sanayide artan rekabetle birlikte, özel sektördeki oyuncuların yanı sıra devlet destekli arayüz kurumları da bölgesel kalkınma alanında büyük yatırımlar yapıyor. Bu özellikli kurumlar, orta-uzun vadede değeri artacak yeni gayrimenkul fırsatlarına işaret ediyor.
• Yeni çalışma şekilleri: Pandeminin getirdiği kısıtlarla birlikte, geleneksel ofislere olan talep azalırken, esnek ve uzaktan çalışma modellerinin benimsendiği yeni bir çalışma düzeni hayata geçti. Yöneticiler, önümüzdeki 5 yılda daha az ofis alanına ihtiyaç duyacaklarını düşünürken; 2022 yılında gayrimenkul stratejisinin hibrit çalışma stratejisi ile uyumlu hale getirilmesi hız kazanacak.
• Yatırımcı dostu teşvikler: Türkiye, yabancı yatırımı ülkeye çekmek amacıyla çok kapsamlı sektörel yatırım teşvik programları sunmayı sürdürüyor.
• Mega projeler: Yakın dönemde tamamlanan veya yapımı devam eden Galataport İstanbul, İstanbul Finans Merkezi, Tersane İstanbul (Haliçport) ve Yarımada İzmir gibi mega projeler; ulusal ve bölgesel ekonomik aktiviteyi artırırken, yakındaki projelerin değerini de yükseltiyor.