1 Aralık'ta TBMM'ye gelen düzenleme pratisyen hekimlere 2 bin 500 TL, uzman hekimlere ise 5 bin TL ek gösterge zammı içeriyordu.
Pratisyen hekimlerin emeklilik ek göstergesinin 13 binden 33 bine, uzman hekimlerin ise 17 binden 40 bine çıkarılması öngörülen yasa tasarısı, hekimlerin emeklilik hakları açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilse de güncel maaşlarında herhangi bir değişikliğe yol açmayacaktı.
Tasarı hekimlerin hastanelerin döner sermayesinden hali hazırda aldıkları "sabit ek ödeme" ücretinin, emekliliğe yansıyacak şekilde merkezi sağlık bütçesinden karşılanmasını içeriyordu.
Yasa tasarısının sadece hekimlerin bir kısmını kapsayacak şekilde hazırlanmış olması, son iki hafta içerisinde tüm Türkiye'de sağlık çalışanları tarafından protesto edildi.
Sağlık çalışanları, tasarının tüm çalışanları ve hekimleri kapsayacak şekilde genişletilmesini talep eden iş bırakmalar gerçekleştirdi.
Bu tepkiler üzerine yasa tasarısı TBMM'de komisyona geri çekildi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, "Söz konusu çalışma, sadece doktorları değil bütün sağlık personelini gözeten, bununla da sınırlı kalmayıp tüm kamu personelimizi kapsayacak şekilde enflasyon farkının üzerinde bir sosyal refah düzenlemesi olarak yapılacaktır" açıklamasında bulundu.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık-İş) ile Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası ise bugün Türkiye genelinde grev kararı aldı.
Türkiye ekonomisinin de sağlık sistemi gibi "iflas ettiğini" belirten örgütler, grevin gerekçesine dair şu açıklamada bulundu:
"Bizler tasarının yeterli olmadığını, bütüncül olmadığını, tüm sağlık çalışanlarını, tüm hekimleri kapsamadığını belirtirken bu teklif bile bize fazla görülmüş; ne zaman tekrar Meclis'e getirileceği, varsa eksiklerin yasa tasarısına eklenerek neden tamamlanmadığı gibi sorular havada bırakılarak usule aykırı bir şekilde geri çekilmiştir."
Açıklamaya göre hastanelerde acil hastalar, diyaliz hastaları, gebeler, çocuk aciller, kanser hastaları, yoğun bakım hastalarının bakımı aksamayacak. Covid-19 hastalığı ve hastalık şüphesi ile başvuranların poliklinik ve klinik tedavilerine devam edilecek.
Türkiye'de sağlık çalışanlarının maaşı, merkezi sağlık bütçesi ve hastanelerin döner sermayesi olmak üzere iki farklı kaynaktan karşılanıyor.
Ancak sadece merkezi sağlık bütçesinden karşılanan, "çıplak maaş" emekliliğe yansıyor.
Hastanelerin döner sermayesinden ödenen maaş ise kendi içerisinde bir "sabit ek ödeme" ve "performans sistemine bağlı ödeme" olarak ikiye ayrılıyor.
Yani hastanelerin döner sermayesinin bir kısmı sağlık çalışanlarına performansa bakılmaksızın sabit ek ödeme olarak ayrılırken, bir kısmı o ayki performansına dayalı olarak ödeniyor.
Fakat bu ödemeler, sağlık çalışanlarının emekliliğine yansımıyor ve her ay değişkenlik gösteriyor.
BBC Türkçe'ye konuşan sağlık uzmanlarına göre bu çoklu ve karmaşık ödeme sistemi, birçok sorunu da beraberinde getiriyor.
Temel itiraz, sağlık çalışanlarının emekliliğini ve diğer özlük haklarını belirleyen "çıplak maaşın" çok düşük olduğu yönünde.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Üyesi Deniz Erdoğdu, şu anda Türkiye'de bir hekim maaşının yoksulluk sınırının altında olduğunu ifade ediyor:
"Günümüzde kıdemli bir hekimin maaşı, 5 bin TL çıplak maaş ve döner sermayeden gelen 5 bin TL sabit ek ödeme ile birlikte ortalama 10 bin TL oluyor ki bu yoksulluk sınırının altında bir maaş.
"Ek olarak yine döner sermayeden performansa dayalı olarak ücret alabiliyorsunuz ancak bu miktar çok değişken ve salgın sürecinde oldukça düştü. Ayrıca bu üç kalemden sadece 5 bin TL çıplak maaş emekliliğe yansıyor."
Türkiye'de yeni mezun ya da asistan hekimlerin maaşı ise 4 bin 900 çıplak maaş ve 2 bin 500 TL sabit ek ödeme olmak üzere ortalama 7 bin 500 TL civarında seyrediyor.
Türkiye'de sağlık çalışanları, sağlıkta performans sistemi sebebiyle o ay döner sermayeden alacakları payın ne kadar olacağını bilmiyor.
20 yıldan uzun süredir yoğun bakım hemşireliği yapan Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği Başkanı Ebru Kıraner, net maaşını hiçbir zaman bilmediğini şöyle anlatıyor:
"Hiçbir ay elimize ne kadar geçeceğini net olarak bilmiyoruz, çünkü maaşlarımızı bölük pörçük ettiler. Döner sermaye performans ödemesi o ay 100 lira da yatabilir, hiç de yatmayabilir.
"Sadece 4 bin TL'ye yakın temel maaşımız emekliliğimize yansıyor. Yarın öbür gün emekli olduğumuzda da yine yoksul emekliler olacağız."
BBC Türkçe'yekonuşan uzmanlar, sağlık çalışanları arasında adil ve çalışma barışını koruyan bir ödeme sisteminin olmadığını söylüyor.
Çünkü döner sermaye sistemindeki performansa dayalı ödeme, sağlık çalışanları arasında adaletsiz maaş dağılımına sebep oluyor.
Her hastanenin aylık gelirinin birbirinden farklı olduğu düşünüldüğünde; aynı branşa ve kıdeme mensup iki sağlık çalışanının döner sermayeden aldığı pay bile hastaneden hastaneye farklılık gösteriyor.
Öte yandan aynı hastanede aynı branşta hizmet veren iki hekim, o ay baktıkları hasta ya da girdikleri ameliyat sayısına göre döner sermayeden farklı pay alıyor.
Hekim dışı sağlık çalışanları ise döner sermayeden hekimlere göre oldukça düşük katsayıda pay alıyor.
Hemşire Duygu Yılmaz, bu ay 5 bin 600 TL maaş aldığını ancak bunun sadece 3 bin 800 TL'lik esas maaş kısmının emekliliğe yansıdığını söylüyor:
"Hekimlerin döner sermayeden aldığı pay çok büyük olduğu biz diğer sağlık çalışanları olarak döner sermayeden hiçbir şekilde para alamıyoruz. Sadece esas maaş üzerine 1.500 - 2.000 TL arasında bir sabit ek ödeme alabiliyoruz.
"O da bizim emekliliğimize yansımadığı için resmen açlık sınırındayız. Ben bu ay esas maaşımın dışında döner sermayeden bin 800 lira sabit ek ödeme aldım, başka hiçbir şey yok."
Sağlık Çalışanları Hak ve Mücadele Derneği Örgütlenme Sekteri Yılmaz, kamu çalışanları içerisinde en düşük maaşı sağlık çalışanlarının aldığını söylüyor:
"Derneğimizde bin 500 üyemiz var, hepsi geçinemediği için kredi çekiyor. Artık krediler üst üste biniyor. 'Çocuğuma beş kuruş para veremiyorum' diyen arkadaşlarımız var. Bu kadar iş yüküne ve nöbetlere karşı aldığımız maaş en fazla 4 bin 500 TL."
Kıraner özel sektörde çalışan sağlık çalışanlarının asgari ücretle çalıştığını söyleyerek, yurt dışına gitme talebindeki artışı şöyle anlatıyor:
"Özel sektörde çalışan hemşireler, 24 saat nöbet tuttuklarını söylüyorlar ki bu haftalık 40 saat çalışma süresini çok üstüne tekabül eder. Fazla mesailerini ise ücret olarak değil, ileride bir tarihte belki izin hakkı olarak alıyorlar.
"Biz kamuda 20 küsur yıldır çalışan hemşireler bile şu anda yoksulluk sınırının altında maaş alıyoruz. Bu kişilerin ise açlık sınırına gelebilmek için ekstra para kazanmaları gerekiyor.
"Görüştüğümüz bir 500 hemşirenin yüzde 83'ü, yurt dışına yerleşme planını gerçekleştirmek üzere harekete geçmiş vaziyette. Yani KPSS'ye hazırlanmayı bırakıp dil kursuna yazılmış, Almanca çalışmaya başlamış. Bu çok acı, çok büyük bir kayıp. Uzun vadede, nitelikli ve kalifiye elemanları kaybedeceğiz.
Erdoğdu, 2003 yılında Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında giren bu sistemin çeşitli sorunlara yol açtığını ifade ediyor:
"Bu sistem sebebiyle hem hekimler ve diğer sağlık çalışanları arasında hem branşlar arasında hem de hastaneler arasında eşitsiz uygulamalar yaşanıyor. Polikliniklerde kısa sürede çok sayıda hasta baktığınızda, yaptığınız işlem sayısı kadar hizmet puanı topluyorsunuz ve ona göre döner sermayeden alacağınız pay belli oluyor.
"Bunun sakıncası görülünce, döner sermaye içerisinde sabit ek ödeme sistemi geliştirdiler ve döner sermayenin bir kısmını sabit ve garantili bir şekilde herkese vermeye başladılar. Bu da hekimlere kıdeme göre 2 bin 500 TL ve 5 bin TL olarak ödeniyor."
Sağlık çalışanları arasında tartışmalara sebep olarak geri çekilen yasa tasarısı, döner sermayelerden karşılanan sabit ek ödeme bütçesinin merkezi sağlık sisteminden karşılanmasını ve böylece hekimlerin emekliliğe yansıyan maaşlarının artırılmasını hedefliyordu.
Greve giden sağlık meslek örgütlerinin talepleri arasında ek göstergelerin 3600'den 7200'e kadar kademeli olarak yükseltilmesi de bulunuyor.
Hekimler ayrıca emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir temel ücret talebinde bulunarak, sağlıkta şiddete karşı etkili yasa, güvenli işyerleri, sağlıklı çalışma ortamları istiyor.