Borsatek, çoğunluğu hisse senedi yatırımcısı olan kitleye hizmet sunan bir haber sitesi. Muhtemelen bu yazı da çoğunluğu hisse senedi yatırımcısı olan kişiler tarafından okunacak. Dolayısı ile okuyucunun, borsa fiyatlarını etkileyecek siyasi gelişmeler, makroekonomik dinamikler, şirketle ilgili temel ve teknik analizler yönünde bir beklentisinin olması doğal.
Borsa yatırımcısının karar alırken anılan bu faktörleri dikkate alması doğru bir yöntem. Ancak uzun vadeli yatırımcıların göz önüne alması gereken başka faktörler de var.
Yöneticilerinin nitelikleri, yönetim anlayışı, yönetim ve denetim uygulamaları, şeffaflık, menfaat guruplarıyla ilişkiler, şirketlerin piyasa değerini uzun vadede etkilediğinden yatırımcılar tarafından göz önüne alınması gereken faktörlerdir
Kurumsal Yönetim, anılan bu yönetim ve denetim uygulamalarını içermektedir. Dünyada özellikle büyük şirket iflaslarının ardında gittikçe artan bir önem kazanan bu kavramın Türkiye’de de 2000 krizinden sonra önemi arttı.
Ekonomik krizlerin, şirket iflaslarının, ekonomik daralmaların kuşkusuz birçok sebebi bulunuyor. Ancak ekonominin temel taşlarından olan şirketlerin “kötü yönetilmesi” göz ardı edilmeyecek sebepler arasında yer alıyor.
Kurumsal Yönetim, belirli evrensel ilkelere dayalı, kapsamlı yönetim ve denetim uygulamaları bütünüdür. Bunu bir yönetim yaklaşımı olarak ele alırsak; temel amaç, sürdürülebilir bir karlılık seviyesi ile şirket değerinde istikrarlı bir artışın yanında, şirket ile ilişkili menfaat gruplarına adil katma değer yaratmaktır.
Kapsamını oldukça genişleterek Kurumsal Yönetimi, söz edilen bu iddialı hedefi gerçekleştirmek için hayata geçirilen yönetim ve denetim uygulamaları bütünü olarak tanımlayabiliriz. Bu uygulamaların neler olduğuna geçmeden önce, dayanakları olan evrensel ilkelerin; adillik, şeffaflık, sorumluluk ve hesap verilebilirlik olduğunu belirtmemiz gerekir.
Şirketler, çıkarları doğaları gereği birbiri ile çelişen kişilerin ve grupların ilişkilerinden oluşan örgüt yapılarıdır. Bunlar üç ana grupta ele alınabilir: Pay sahipleri, üst seviye yöneticiler ve menfaat sahipleri.
Pay sahipleri şirketin hisse senetlerine sahip gerçek ve tüzel kişilerden yani ortaklardan oluşurken, üst seviye yöneticiler şirketin stratejik kararlarını veren profesyonellerdir.
Menfaat sahipleri ise çalışanlar, müşteriler, tedarikçiler, doğal çevre ve genel olarak toplum olarak sıralanabilir.
Bütün bu kişi ve gruplar, şirkete birtakım faydalar sağlarken çeşitli çıkarlar da elde etmeye çalışırlar. Ancak yapısı, doğası gereği bunların çıkarları genellikle birbirleri ile çelişir. Örneğin, ortaklar yüksek kar payı, çalışanlar yüksek ücret, tedarikçiler yüksek fiyat beklerken, müşteriler kalite ve düşük fiyat, devlet vergi, toplum doğal çevreye zarar vermeyen üretim ister.
Şirketlerin sürdürülebilir bir karlık seviyesiyle uzun süre faaliyetlerine devama edebilmeleri için anılan bu çıkar çatışmalarının adil bir uzlaşı ile çözülmesi ve çıkar gruplarını bir arada tutmaları gerekir. İşte bunu sağlayacak yönetim ve denetim uygulamaları Kurumsal Yönetim kapsamında ele alınmaktadır.
Çıkarları doğaları gereği çelişen kişi ve gruplar bir şirket organizasyonu içinde nasıl bir arada tutulacak ve daha önemlisi bunların şirkete katkıları nasıl en üst seviyeye çıkartılacak?
Daha da ilerisi, sürdürülebilir bir karlılık seviyesiyle, şirket değerinde istikrarlı bir artış nasıl gerçekleştirilecektir? Bu noktada yapılması gerekenleri dört ana grupta toplamak mümkün:
» Öncelikle şirketle bir şekilde ilişki içinde bulunan kişi ve grupların hakları, ana sözleşme, yönetim kurulu kararı gibi iç düzenlemeler veya yasal sözleşmelerle tanımlanmalı ve bu haklara saygı duyulacağı beyan edilmeli, hak kayıpları olduğunda kolay tanzim yolları oluşturulmalıdır.
» Pay sahiplerinin, yöneticilerin ve menfaat sahiplerinin şirkete olan katkılarını üst seviyeye çıkartacak kurallar belirlenmeli, sistemler oluşturulmalı ve iyi uygulamalar hayata geçirilmelidir.
» Beşeri ve maddi kaynakların en verimli alanlarda kullanılmasını sağlayacak organizasyon yapısı oluşturulmalı ve planlama yapılmalıdır.
» Kaynakların yanlış kullanımı, yolsuzluk, zimmet gibi kötü niyetli faaliyetleri önleyecek kontrol ve denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Tüm bunlar kurumsal öyenitimin teorik alt yapısını oluşturmaktadır. Bu kavram iş hayatında, bir takım somut kural ve uygulamalar ile hayat bulmaktadır. Başlangıçta da belirttiğim gibi adillik, şeffaflık, sorumluluk ve hesap verebilirlik ilkelerine uygun kurallar belirlemek, sistemler kurmak ve bu sistemleri çalıştırmak Kurumsal Yönetimin pratiğini oluşturmaktadır.
Ortaklara doğru ve zamanında bilgi akışı sağlayacak bir Yatırımcı İlişkileri Bölümü oluşturmak, internet sitesini doğru ve zamanında bilgi sunan bir şeffaflık platformu şeklinde tasarımlamak, yönetim kurulunu daha işlevsel hale getirmek, kapsamlı bir iç kontrol sistemi oluşturarak etkili risk yönetimi gerçekleştirmek halka açık şirketlerde iyi kurumsal yönetim uygulamalarından bazılarıdır.
Bu tür iyi uygulamaları doğru bir şekilde hayata geçiren şirketlerin hisselerine yatırım yapanların, göreceli olarak daha düşük risk üstlendiklerini söylemek mümkündür. Önümüzdeki yazılarda, iyi uygulama olduğu genel kabul görmüş konuları ayrı ayrı ele alacağız.