New borsasında endeksler, yapay zeka ile adete coşmuş durumda. Ancak yatırımcılar için ciddi bazı tehlikeler da aynı anda gelişiyor olabilir. Uzmanlara göre, yapay zeka alanındaki son gelişmeler, 1990'ların sonundaki telekom teknoolji balonuyla paralellikler gösteriyor. Bu nedenle yatırımcılar bu tarihsel verilere bakıp drers çıkartmayı, kötü bir sonuçla karşılaşmamak için öğrenmek zorunda.
Deutsche Bank analisti Jim Reid, iki dönem arasındaki benzerlik ve farklılıkları ayırt etmenin önemini vurguluyor. Reid, yeni bir teknolojiye öncülük etmenin her zaman sürdürülebilir başarıyı garanti etmediğini ve telekom balonunun çöküşünün bunu açıkça gösterdiğini belirtiyor.
Reid, telekom teknoloji balonunun ardından alınan önemli dersi hatırlatıyor: Yaygın kabule rağmen, hisse senedi fiyatları hiçbir zaman en yüksek değerlerine geri dönemedi. Reid, günümüzün yapay zeka hisseleri için de benzer bir durumun geçerli olabileceğini ve yatırımcıların sadece teknolojinin benimsenmesine odaklanmak yerine uzun vadeli değerlemeleri de göz önünde bulundurması gerektiğini söylüyor.
Telekom Balonundan Farklılıklar
Ancak yine de geçmişteki telekom balonu ile şimdiki yapay zeka patlaması arasında bazı önemli farklılıklar da var. Günümüzün yapay zeka devleri, telekom şirketlerinin aksine daha güçlü bilançolara sahip ve marka sadakati ve değerini teşvik eden güçlü bir ağ etkisinden faydalanıyor.
Ayrıca telekom sektörü 1990'larda sadece üç büyük oyuncuya sahipken, yapay zeka patlaması daha geniş bir piyasa katılımı görüyor ve birçok yapay zeka bağlantılı hisse senedi S&P 500'ün büyümesine katkıda bulunuyor.
Tarihsel veriler, yatırımcılara teknolojik devrimlerin sürekli değişen ortamında risk ve ödülü dengelemeleri gerektiğini hatırlatıyor. Yapay zeka patlaması, yatırımcılara yeni fırsatlar sunarken, aynı zamanda riskler de barındırıyor. Yatırımcıların, sağlam bir araştırma ve analizle bu riskleri ve ödülleri dikkatlice değerlendirmesi gerekiyor.