Suriye'ye girip, Hatay'ı kaybedebiliriz

AKP'nin ilk dışışleri bakanı Yaşar Yakış, Türkiye'nin Suriye politikasını değerlendirdiği açıklamalarında ilginç tespitlerde bulundu

TBMM, 2003'te Türk askerinin ABD ile birlikte Kuzey Irak'a girmesine izin veren tezkereyi reddetmiş ve bu Türk dış politikası açısından bir dönüm noktası olarak kabul edilmişti. Suriye'ye girme tartışmalarını, 2003'te Dışişleri Bakanı sıfatıyla tezkere sürecini yöneten Yaşar Yakış, Zaman Gazetesi’ne verdiği söyleşide, “Erdoğan, yeni Irak şekillenirken masada olmayı öngörüyordu. Amerikalılar bize o pozisyonu asla vermediler… 1 Mart öncesinde Beyaz Saray'da üst perdede ağırlanmıştı” ifadesini kullandı.

Yaşar Yakış’ın Zaman Gazetesi’nde yayınlanan söyleşisi şöyle:

ERDOĞAN'IN 1 MART TUTUMU:1 Mart tezkeresi sürecinde AK Parti genel başkanı sıfatı taşıyan Tayyip Erdoğan, milletvekillerini etkileyecek bir girişimde bulunmadı. Ancak oylamadan önce parti içi bir anket yaptı. Milletvekillerinden isimli veya isimsiz şekilde reylerini sordurdu. Anketin sonucu tezkerenin Meclis'ten kolayca geçeceği yönündeydi. Nitekim oylamada da kabul oyu fazlaydı; 264 ‘evet'e karşı 250 hayır oyu vardı. Çoğunluk sağlanamadığı için tezkere geçmedi. Meclis Başkanı Arınç, ilk sonucu ‘geçti' diye verdi. Hatta ABD büyükelçisi sefarete koşup ‘tezkere geçti' bilgisini vermiş.

ABDULLAH GÜL'ÜN TAVRI: Abdullah Gül'ün tereddütleri vardı. Ancak tezkereyi Meclis'e sevk eden hükümetin başbakanı olarak olumsuz oy verdiğini tahmin etmiyorum. Dürüstlük bunu gerektirir. Ancak Gül oylama öncesinde vekilleri kendi hissiyatlarıyla baş başa bıraktı. Herhangi bir yönlendirmede bulunmadı.

ANKARA'NIN WASHINGTON'DAN TALEPLERİ: Amerikalılardan iki önemli talebimiz vardı: Birincisi Iraklı Türkmenlerin Saddam sonrasında yazılacak Anayasa'ya nüfusunun asli unsuru olarak girmesiydi. İkincisi de Irak'ta konuşlanan PKK ile mücadele konusuydu. Müzakereler sırasında ciddi pürüzler yaşanıyordu, Amerikalılar Türkmenlerin asli unsur görülemeyeceğini söylüyorlardı. PKK konusunda da net değillerdi. Ankara'ya tatmin edici vaatlerde bulunmadılar. Bugün yeni Irak'a baktığınızda; Türkmenler ile PKK varlığının 2003'te masaya oturduğumuzda bize söylenen çerçevede şekillendirildiğini görüyoruz. Yani Türkiye Irak'a asker gönderseydi de karşılığında talep ettiklerini elde edemeyecekti.

BEYAZ SARAY'IN ERDOĞAN'A TEVECCÜHÜ: Erdoğan, yeni Irak şekillenirken masada olmayı öngörüyordu. Amerikalılar bize o pozisyonu asla vermediler… 1 Mart öncesinde Beyaz Saray'da üst perdede ağırlanmıştı. Amerikalılar o dönemde çok itibar gösterdiler ona. Irak müdahalesini tasarlayan ekipten olan dönemin savunma bakan yardımcısı Paul Wolfowitz ile bizzat görüşmüştü. Erdoğan'ın özel danışmanı Cüneyd Zapsu da devredeydi.

ABD'YE BAAS UYARISI: Verdiğimiz son mesaj şuydu: ‘Türk hükümeti ABD'nin Irak'a girmesini istemez. Ancak siz müdahalede kararlısınız, bari ülkeyi ayakta tutan Baas yapısını dağıtmayın. Devlet çökerse sonrasını yürütemezsiniz.' dedik. Tam tersine Baas'ı dağıttılar, Irak'ın hali ortada, bölünmenin eşiğinde. Ancak Irak'tan çıkardıkları dersle Suriye'de Baas'a vurmadılar. Hatta şimdi Esed'li geçişe yeşil ışık yaktılar.

KABİNE TEK SES DEĞİLDİ, BÖLÜNMÜŞTÜ

Parti tabanında ABD ile birlikte hareket etme hissiyatı vardı. Ama bu tam anlamıyla ‘Irak'a asker gönderelim' duruşu değildi. Kabinede Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in karşı çıkışlarına şahit oldum. Irak'a asker göndermenin sakıncalı olacağını söylüyorlardı. Bakanlar, vekiller kamuoyundaki ‘Irak'a asker göndermeme' hissiyatının farkındaydı.

TEZKERENİN GEÇMEMESİ HATA MIYDI?:

Hata değildi. Tezkerenin çıkmaması ülkeye menfaat getirmedi. Ancak çıksa da hükümet öngördüğü kazanımları elde edemeyecekti. Masada olmayacaktık. Ayrıca Türkmenlerle ilgili bilgilerimizin eksik olduğunu gördük. Nüfusları bildiğimizden düşük çıktı. Aralarında Şii-Sünni bölünmüşlüğü vardı. Oysa Iraklı Kürtler, Kürt davası etrafında tek vücut olmuşlardı.

TÜRKİYE SURİYE'YE GİRERSE

Girdiğimizde Suriye'den başarılı çıkmamız çok zor. ABD, Rusya cepheye inmeden önce bile Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki Kürt kuşağını bölme girişimine müsaade etmedi. Uçuşa yasak alan, güvenli bölge taleplerini geri çevirdi. Zira iç savaş ortamında Suriye içinde böylesi bir alan oluşturmak, güvenliğini sağlamak mümkün gözükmüyor. Bugün uçağı Türkiye tarafından düşürülmüş Rusya sahada. Onlar Türkiye'nin tek taraflı müdahalesine katiyetle karşı duracaktır. Dahası o bölgeyi Ruslar, Şam'ın rızasını alarak kurdu.

RUSYA İLE ÇATIŞMA İHTİMALİ VAR

Çatışma pek tabii mümkün. Uçağı düşürülen Ruslar Ankara'ya ağır bir karşılık vermek için Türk askerinin Suriye'ye girmesini bekliyor. Rusya, Esed rejimine arka çıkmanın ötesinde Ortadoğu'da kalıcı olmak istiyor. Bu noktada Türkiye'yi bölgeden soyutlamaya çalışır. Kendi sınırlarına itmeye çabalar. Ruslar önce Suriye'ye, ardından Ortadoğu'ya yerleşecek. IŞİD ile mücadele bahanesi Moskova'ya aradığı fırsatı verdi. Rusya Suriye'nin geleceğini şekillendirmede başat aktör olmayı garantilemiş durumda…

TSK Suriye'ye girse bile bir müddet sonra geri çıkmak zorunda kalacak. Dünya müdahaleyi kabullenmez. Sınırı tek taraflı yeniden düzenlemesine de izin vermez. Dahası eğer Türk askeri cephede bozguna uğrarsa Suriye, Hatay'ın kendisine ait olduğu konusunu yeniden gündeme getirebilir. Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olabiliriz!