Donald Trump’ın ABD başkanlık seçimlerinde öne geçmesi, doların son bir yılın en güçlü seviyesine ulaşmasına yol açarken, ABD tahvil getirilerinde de belirgin bir artışa neden oldu. Piyasalar, Trump’ın politikalarının ABD faiz oranlarını yüksek tutacağı beklentisiyle Amerikan dolarına yönelirken, Federal Rezerv’in de bu durumda daha yavaş faiz indirimleri yapacağı öngörülüyor.
ABD doları, büyük para birimleri karşısında değer kazanarak son dört yılın en yüksek seviyesine çıktı. Trump’ın politikasının ABD enflasyonunu artıracağı beklentisi ise doların gücünü destekleyen bir diğer etken olarak öne çıktı.
Trump daha önce doların değerini düşük tutmayı hedeflediğini belirtmiş olsa da, yatırımcılar onun ticaret politikalarının enflasyonu artıracağına ve bu nedenle Fed’in faiz indirimlerini daha kontrollü bir hızda yapacağına inanıyor. Trump, Amerika'nın ticaret ortaklarına karşı sert önlemler alarak ithalata ağır gümrük vergileri getirme ve vergi indirimleri ile iç piyasayı destekleme sözü verdi. Bu adımların, ABD dolarını destekleyebileceği belirtiliyor.
Özellikle Euro, ticaret tarifelerinin Avrupa ekonomisini zayıflatacağı endişesiyle %2,1 değer kaybederek büyük para birimleri arasında en kötü performansı gösterdi. Japon yeni ve İsviçre frangı %1 düşüş yaşarken, Meksika pesosu %3 oranında değer kaybetti. ABD 10 yıllık Hazine tahvillerinin getirisi 19 baz puan artarak %4,47’ye çıktı.
Doların yükselişi ve tahvil piyasasındaki hareketler, yüksek gümrük tarifelerinin fiyat baskısını artıracağı ve Fed’in faiz indirimlerini daha yavaş gerçekleştireceği beklentisiyle arttı. Bu durum, Haziran ayına kadar toplamda 91 baz puanlık bir faiz indirimini fiyatlayan piyasaların, tahminlerini bir ay öncesinde fiyatladıkları 150 baz puanın altına çekmelerine neden oldu.
Trump ile Başkan Yardımcısı Kamala Harris arasındaki çekişmeli seçim mücadelesi, ABD tahvilleri ve Meksika pesosu üzerinde “Trump ticareti” olarak bilinen yüksek riskli yatırım hamlelerini tetiklerken, piyasalarda dalgalanmaya yol açtı.
Piyasalarda şu anda en merak edilen konulardan biri, Cumhuriyetçilerin hem Senato hem Temsilciler Meclisi hem de Beyaz Saray’ın kontrolünü ele geçirip geçiremeyeceği. Bu durum gerçekleşirse, Cumhuriyetçilerin “kırmızı dalga” ile Kongre’yi de kontrol etmesi söz konusu olabilir.