ABD eski Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'a geri dönüşü, dünya genelinde dış politikadaki birçok cephede önemli değişiklikler getirebilir. Bu dönüş, özellikle savaş, güvenlik ve ticari ilişkilerde önemli kırılmaları tetikleyebilecek potansiyele sahip.
Kampanya sürecinde Trump, önceliklerini “Önce Amerika” ilkesi çerçevesinde şekillendireceğini belirtmişti. Bu yaklaşım, ABD’nin küresel askeri müdahalelerden kaçınarak ticaret savaşlarına ve korumacılık politikasına odaklanması anlamına geliyor. Trump’ın zaferinin ardından, ABD’nin dış ilişkilerinde köklü değişimlere sahne olacak bazı kritik başlıklar öne çıkıyor.
Rusya ve Ukrayna: Çatışma Yerini Barışa Bırakabilir
Trump, kampanya sürecinde sıkça Rusya ve Ukrayna savaşını “bir gün içinde” bitirebileceğini dile getirmişti. Ancak nasıl bir çözüm önerdiği konusunda ayrıntı vermekten hep kaçındı. Trump’ın ulusal güvenlik danışmanları tarafından hazırlanan raporlar, ABD’nin Ukrayna’ya sağladığı askeri desteği sürdürmesi gerektiğini, ancak bu yardımı Kiev’in Rusya ile müzakere masasına oturmasına bağlı hale getirmeyi öneriyor. Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakınlaşmakla eleştirilse de önceliğini ABD kaynaklarını korumak ve savaş maliyetini azaltmak olarak tanımlıyor.
NATO ve Avrupa Güvenliği: Şüpheci Bir Yaklaşım
Trump’ın geçmişte NATO’ya yönelik sert eleştirileri, Avrupa’da savunma harcamalarına karşı sergilediği tavırla dikkat çekmişti. NATO’nun 32 üyesi arasında Washington’un koruyucu rolüne karşılık vermediğini savunan Trump’ın, ABD’nin ittifaktan çekilmesi veya üyelerin savunma bütçelerinde artışa gitmesi için baskı yapması ihtimal dahilinde. Özellikle Atlantik İttifakı içinde Trump’ın yeni dönemde nasıl bir yol izleyeceği belirsizliğini korusa da Avrupa’nın bu durum karşısında tedirgin olduğu gözleniyor.
Orta Doğu: İsrail ve İran'a Dönük Çarpıcı Hamleler
Trump, Orta Doğu’da İran ve İsrail konusundaki politikalarını da yeniden şekillendireceğini ima etti. İsrail’i destekleyen ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan Trump, Beyaz Saray’daki önceki görev süresinde güçlü bir İsrail yanlısı duruş sergilemişti. Trump, yeniden seçilirse İran’a karşı sert yaptırımlara ve bölgedeki İsrail karşıtı güçlerle mücadelesine devam edeceği mesajını verdi. Gazze’deki Hamas ve Lübnan’da Hizbullah gibi güçlerin etkisini azaltma vaadi, bölgedeki mevcut çatışmaları sona erdirme isteği ile çelişkili görünüyor.
Çin ve Ticaret Politikası: Gümrük Tarifelerinde Katılaşma
Trump'ın Çin politikası, ticari korumacılık ve stratejik rekabet ilkeleri etrafında şekilleniyor. Görevde olduğu sürede Çin’i “stratejik rakip” olarak tanımlayan ve ithal ürünlere gümrük tarifeleri uygulayan Trump’ın, ABD-Çin ticaret savaşını yeniden alevlendirme ihtimali yüksek. Trump’ın, Xi Jinping’in Çin’i “demir yumrukla” yönettiğini ve bu yönetim tarzının “tehlikeli” olduğunu ifade etmesi, iki ülke arasında gerginliği artırabilir. Tayvan meselesinde ise, Trump, Çin’in olası saldırılarına karşı ticaret yaptırımları ile yanıt vereceğini belirterek askeri müdahale yerine ekonomik yaptırımlar önerebileceğini işaret ediyor.
Trump’ın dış politikadaki bu önemli başlıklarda alacağı kararlar, dünya genelinde sadece diplomatik değil, ekonomik ve askeri açıdan da yankı uyandıracak gibi görünüyor. ABD’nin yeni dönemde nasıl bir dış politika izleyeceği, birçok ülkenin gelecekteki stratejilerini belirlemede kritik rol oynayacak.
NOT: Bu yazı bbc.com'dan alınmıştır