Türkiye için korkutan 2040 tahmini

World Resources Institute'un (WRI) yaptığı araştırmaya göre 2040 yılında 'su stresinin' en yüksek olacağı ülkelerden biri Türkiye olacak. Araştırma, 2040 yılında en az 44 ülkenin yüksek seviyede su stresiyle karşı karşıya kalacağını gösteriyor.

Gerçek Gündem'in haberine göre dünya genelinde milyarlarca insan yaşamın temel kaynaklarından birine ulaşmakta gün geçtikçe daha da zorlanıyor: Temiz su. Hükümetler ve yardım grupları su stresi yaşanan bölgelerdeki birçok kişiye yardım götürseler bile, su probleminin küresel ısınma ve nüfus artışı nedeniyle gün geçtikçe daha da ciddi seviyelere ulaşacağı tahmin ediliyor.

World Resources Institute'un (WRI) yaptığı araştırmaya göre 2040 yılında 'su stresinin' en yüksek olacağı ülkelerden biri de Türkiye olacak.

Birleşmiş Milletler'in tanımına göre bir bölgedeki yenilenebilir su kaynaklarının yüzde 25'i veya daha fazlasının tüketilmesi o bölgede 'su stresi' yaşandığı anlamına geliyor.

2018 verilerine göre küresel olarak yenilebilir su kaynaklarının yüzde 18,4 kullanıldı. Bölgesel olarak bakıldığında ise Kuzey Afrika, Orta ve Güney Asya gibi bölgeler de şimdiden su stresi seviyesi kritik noktalara ulaşırken, küresel popülasyonun sadece yüzde 31'i hiç risk taşımayan bölgelerde yaşıyor.

WRI'ın yayınladığı rapora göre, Türkiye'de su stresi seviyesi 2040'ta yüzde 80'lere kadar ulaşacak. Türkiye ile birlikte Orta Doğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika'da da ciddi stres seviyesine ulaşılması bekleniyor.

2040'da 44 ülkenin ya 'çok yüksek' ya da 'yüksek' seviyede su stresi düzeyine ulaşacağı belirtilen raporda hızlı şehirleşme, nüfus artışı, iklim değişimi ve ekonomik kalkınma gibi faktörlerin su sistemleri üzerinde baskı kurduğu ifade ediliyor.

Raporda ayrıca özellikle Doğu ve Güneydoğu Asya'da deniz seviyesinin yükselmesinin sel riskini ciddi şekilde artırdığını ve bu durumun arıtma sistemlerine zarar vererek içilebilir su kaynaklarını kirletebileceğine dikkat çekiliyor. 

Her coğrafyada su stresini azaltmanın sayısız yolu bulunuyor. Ancak uzmanlara göre bu sayısız yöntemden üç tanesi uygulanabilirlik ve fayda bakımından öne çıkıyor.

1. Tarımsal etkiyi artırmak

Dünya, her bir su damlacığının yemek sistemlerinin içine girmesine ihtiyaç duyuyor. Çiftçiler daha az suya ihtiyaç duyan tohumlar kullanır ve sulama sitemlerini geliştirirse bu alanda yapılan su kaybının azaltılabileceği düşünülüyor. Aynı şekilde sermaye sahiplerinin ve teknolojik gelişmin de suyu koruyan yatırımlara öncelik vermesi gerekiyor.

2. Gri ve yeşil yapılaşmaya yatırım

Dünya Bankası'nın araştırmasına göre, sulama hattı ve arıtma tesislerinin sulak alanlarda ve nehir havzalarında oluşturulması su tedariki ve kalitesini yükseltmek için en önemli araçlardan biri olabilir.

3. Yeniden kullanım ve geri dönüşüm

Üçüncü ve en basit yöntem ise kullandığımız suyu, kullanılmış olarak değerlendirmekten vazgeçmemiz ve onu yeni bir su kaynağı olarak kullanmamız. Bu durumun su kaynaklarının tüketimini azaltırken, su artıma maliyetlerini de oldukça azaltabileceği düşünülüyor.