ABD'li yatırım bankacılığı devlerinden Goldman Sachs ve JPMorgan Chase'in, Türkiye'nin bu yıla dair büyüme tahminlerini yükseltmesinin ardından diğer uluslararası kurumlardan da benzer revizyonların gelmesi bekleniyor.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı Türkiye'nin 2016 yılına ilişkin büyüme verilerinin beklentilerin üzerinde gelmesinin ardından Goldman Sachs ve JPMorgan Chase Türkiye'nin bu yıla dair büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize ettiklerini açıkladı.
Türkiye'nin 2017 yılı büyüme tahminini Goldman Sachs yüzde 1,8'den yüzde 2,3'e, JPMorgan Chase ise yüzde 1,8'den yüzde 2,6'ya yükseltti.
Buna ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan Saxo Capital Strateji Uzmanı Cüneyt Paksoy, geçen yılın 3. çeyreğinde büyüme tarafında oluşan daralmanın bir anda 4. çeyrek ve 2016'nın tamamına dair beklentilerin aşağı yönlü revize edilerek görece düşük kalmasına sebep olduğunu anımsatarak, "Ama ekonomi yönetimi tarafından alınan seri önlemlerin desteğini de arkasına alan Türkiye ekonomisinin sahip olduğu dinamizm bir kez daha pozitif anlamda sürpriz yaparak böylesi bir süreçte piyasada morallerin tekrar düzelmesini sağlamış görünüyor." diye konuştu.
Paksoy, genel beklentinin 4. çeyrek büyümesinin yüzde 1,9 olması yönünde iken, 2016'nın son çeyreğinde yüzde 3,5, 2016'nın tamamında yüzde 2,9 büyüme rakamlarının gelmesinin oldukça önemli bir pozitif gelişme olarak görülmesi gerektiğini, 3. çeyrek büyüme verisinin de yüzde 1,8 düşüşten yüzde 1,3 düşüşe revize edilmesinin ayrıca önemli olduğunu vurguladı.
Özellikle yapısal reform kararlılığının devam etmesi, atılan teşvik adımlarının bundan sonraki süreçte meyvesini daha net verecek olması, nisan ayı ortasındaki referandumdan sonra siyasi süreçte belirsizliğin hızla azalma ihtimali, ihracatta yakalanan ivmenin devam etme olasılığı, TCMB'nin de kararlı adımları sonrası kur ve faiz tarafında daha öngörülebilir ve nispeten düşük volatilite ortamının özellikle yılın ikinci yarısından itibaren enflasyon tarafını da destekleme olasılığının 2017 ile ilgili büyüme tahminlerinin yukarı yönlü revize edilme sürecini destekleyecek gibi durduğunu ifade eden Paksoy, şunları kaydetti:
"Nitekim Goldman Sachs ve JP Morgan gibi kurumlar gelen bu pozitif veriden sonra şimdiden büyüme beklentilerini önemli ölçüde yukarı yönlü revize etmiş görünüyor. Özellikle JP Morgan'ın hisse bazlı beklentilerini de içine alan bir başka değerlendirmesinde, 'Dış makro ortam gelişmekte olan ülkeler için daha az zorlayıcı olmaya başladı. Türkiye’nin makro görünümü iyileşiyor' ve 'Konjonktürel faktörler, mali teşvikler ve nisan ayında yapılacak referandum sonrasında bastırılmış talebin çözülmesi büyüme destekleyecek. Enflasyonun mayıs ayında zirve yapmasının ardından düşüşe geçmesi ve TL’nin istikrarlı olması tahmin ediliyor' ibarelerine yer vermesini önemli alt başlıklar olarak görüyoruz.
TCMB politikaları devamlı yükselen kur algısını normalleştirmeye devam ettikçe ve kur-faiz tarafında normalleşme süreci devam ettikçe, hükümetin yapısal reform kararlılığı sürdükçe ve canlandırmaya yönelik alınan tedbirler ve verilen teşvikler meyvesini verdikçe, ihracatta yakalanan pozitif ivme global ekonomide yaşanacak olası iyileşmelere bağlı olarak devam ettikçe, turizm tarafında son dönemde Rusya ile başlayan iyileşme sinyalleri AB ile ilişkilerin de normale girmesi ihtimali ile güçlenme eğilimi taşıdıkça büyüme tarafında yukarı yönlü yeni revizelerin gelmesi sürpriz olmayacaktır. Önümüzdeki süreç realize olmaya başladıkça Varlık Fonunun etkisinin de büyüme tarafında pozitif ek unsur olacağını düşünmeye devam ediyoruz."
Paksoy, 2016 yılı adına yüzde 2,5-3 bandı içinde bir senelik gerçekleşme bekledikleri büyüme tarafında yüzde 2,9 ile bu hedefin realize olduğunu gördüklerini aktararak, "Dediğimiz şartların pozitif seyrine bağlı olarak mevcut durumda 2017 yılı içinde yüzde 2,5-4 aralığında bir büyüme gelmesini bekliyor olacağız." dedi.
İçsel ya da dışsal yeni beklenmedik bir risk başlığı ile kur-faiz tarafında yeni bir anomali oluşmadıkça, enflasyon tarafı yardım etmeye başladıkça, üretimle büyüme hedefinden sapma olmadıkça ve mevcut riskler dengelendikçe artacak dış sermaye desteğinin de yardımı ile büyüme tarafında gelişime açık bir manevra alanı oluşacağını anlatan Paksoy, "Kredi derecelendirme kuruluşlarınında bu sürpriz pozitif büyüme verisinden sonra Türkiye ekonomisine bakışlarında hak ettiğimiz şekilde olumlu bir normalleşme yaşamasını bekliyor olacağız. Kısa vadede not artırımı zor gibi görünse de en azından aşağı yönlü baskı azalacak ve bu iyileşme devam ettikçe yukarı yönlü değişim ihtimali artmaya başlayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye, 2017 yılı maçına yüzde 2,2 büyüme cepte başlıyor"
Ziraat Bankası Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, Türkiye’nin büyüme tahminlerindeki yukarı yönlü güncellemelerin iktisadi faaliyetin iç yüzünde, arka planında işleyen dinamikleri yansıtmadığını ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Aslında ekonomideki özellikle milli gelir hesabındaki pek çok çalışma dört işlem aritmetiğe dayanır. 'Carry-over' milli gelir hesaplarında göz önünde bulundurulması gereken bir kavramdır. 'Carry-over' bir ülkenin bir yıl içindeki büyüme performansının bir sonraki yıla aktarımıdır. Sene içerisinde büyüme kaydedebilen ülkeler bir sonraki yıla büyüme taşırlar. Türkiye, 2016 yılından 2017 yılına yüzde 2,2 büyüme taşıdı. Yani bu sene ülkede herkes geçtiğimiz yıl kadar üretim gerçekleştirse ki Türkiye gibi genç beşeri özelliklere sahip bir ülke için bu ekonomide ciddi bir kriz anlamına gelir Türkiye yüzde 2,2 büyüyecek. Şu anda Türkiye, 2017 yılı maçına yüzde 2,2 büyüme cepte başlıyor.
Sene içerisindeki büyümeler hep bu değerin üzerine çalışacak. Türkiye, bir çeyrekte ortalama yüzde 1,1 büyür. Ortalama demek 'beklenen değer' demektir. Demek ki matematiksel açıdan bu sene Türkiye’nin yalnızca beklenen değer kadar büyüyeceğin düşünürsek yüzde 5 büyümeye ulaşırız. Türkiye’nin çeşitli sebeplerle normalinin yarısı kadar büyüyeceğini varsayarsak ki bu kolay kolay gerçekleşmez ülkenin 2017 yılını yüzde 3,5 büyüme ile kapatacağını söyleyebiliriz. Biz, bu sene için zorlukları da göz önünde bulundurarak yüzde 4 büyüme beklentisiyle çalışmaktayız. Tahminen önümüzdeki bir yıllık süreçte büyüme verilerinin sürprizler yapacağını ve piyasanın da beklentilerini ekonominin iç yüzü ortaya çıktıkça arka plan dinamiklerine yakınlaştıracağını söyleyebiliriz."
"Söz konusu rakamlar Türkiye ekonomisi potansiyelinin altında"
Gedik Yatırım Araştırma Uzmanı Erol Gürcan ise JP Morgan, Goldman Sachs ve Capital Economics gibi uluslararası saygınlığı olan kurumlar tarafından arka arkaya gelen yukarı yönlü revizyonların, yabancıların Türkiye ekonomisine bakışı açısından olumlu bir gelişme olduğunu belirterek, "Önceki tahminlerin düşük seviyelerde kalmasının, büyük ölçüde 2016 yılında üst üste yaşanan iç-dış negatif şoklarla birlikte 27 çeyreklik kesintisiz büyüme performansının sekteye uğramasından ve mevcut siyasi-jeopolitik risklerden kaynaklandığı söylemek mümkün." ifadelerini kullandı.
2016 yılının ikinci yarısında ekonomiyi destekleme yönünde atılan adımların yılın son çeyreğinden itibaren yavaş yavaş verilere yansımaya başladığını ve 2017 yılının ilk çeyreği boyunca açıklanan öncü verilerin de ağırlıklı olarak toparlanma ivmesinin bir miktar daha güçlendiğine işaret ettiğini aktaran Gürcan, şunları söyledi:
"Buna karşın, 2017 yılı büyüme tahminlerinde yukarı yönlü bir revizyon için 2016 büyüme rakamlarından teyit alma ihtiyacının hissedilmiş olması dikkati çekici. Bununla birlikte, yapılan yukarı yönlü ayarlamalara rağmen 2017 yılı büyüme tahminlerinin halen Türkiye ekonomisinin potansiyeline göre düşük seviyelerde kaldığı ve yapılan açıklamaların satır aralarında temkinli mesajların verildiği görülüyor. Bunda, ekonomideki konjonktürel zorluklara ek olarak Türkiye özelindeki siyasi ve jeopolitik belirsizliklerin etkili olduğu söylenebilir. İlerleyen süreçte, Türkiye ekonomisi açısından en kötünün geride kaldığı algısının hem içeride hem de dışarıda yaygınlaşması ve mevcut belirsizliklerin azalması halinde büyüme tahminlerinde yukarı yönlü revizyonların bir miktar daha güçlenerek devam etmesi beklenebilir"
Gürcan, kısa vadede başka uluslararası kurumlardan da benzer revizyonların gelmesinin mümkün olduğunu anlatarak, "Bu durum, not görünümü ve yabancı yatırımcı algısını da destekleyebilir. Yakın dönemde özellikle bankalar tarafından yapılan yurt dışı borçlanmalara gelen talebin de yabancıların Türkiye’ye olan ilgisinin kuvvetli bir şekilde sürdüğüne işaret ediyor. Ancak, büyüme tahmini, not görünümü ve yabancı yatırımcı algısı açısından çok daha anlamlı iyileşmelerin yukarıda değindiğimiz belirsizliklerden biri veya birkaçının ortadan kalkmasıyla mümkün olacağını, mevcut belirsizlikler sürdükçe çok radikal değişiklikler görülemeyeceğini düşünüyoruz. Her ne kadar 2016 yılı büyümesi yüzde 2,9 ile piyasa beklentilerini aşmış ve önemli yabancı kurumlardan yukarı yönlü revizeler gelmiş olsa da söz konusu rakamların Türkiye ekonomisi potansiyelinin altında olduğunu göz ardı etmemekte fayda var." değerlendirmesinde bulundu.