Programa katılan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, "Sizlerin de bildiği gibi ata yadigarı, ecdat mirası, tarihin sessiz tanıkları nice eserimizi korumakla ilgili göstermiş olduğumuz gayret de vakıflarımızın bir diğer misyonunu oluşturmaktadır. Nice imkansızlık içinde; tarihe sığmaz fedakarlıklarla toprağımızı savunmuş atalarımızın var ettiği kültür medeniyetine sahip çıkmak hepimiz için kutlu bir görev. Koşullar ne olursa olsun hanlardan hamamlara, medreselerden külliyelere, camilerden kütüphanelere varıncaya dek bir medeniyet inşasına tuğla koyan ecdadımız biliyordu ki; bir milleti var eden kültürüdür" açıklamasını yaptı.
Programda konuşan Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy insanlığın dayanışma ruhuyla var olduğunu belirterek "Bu ruhun en verimli yansıması ise yaratılana hizmet etmek ve ihtiyaçlarını görmek amacıyla pek çok vakıf kurmuş ecdadın bize miras kalan bu topraklardır. İnsanlık yararına karşılıksız verme ve paylaşmanın eylem hali olan bu geleneğin, kısacası vakfetmenin, kurumsallığa ulaştığı noktadır vakıf. Vakıf kavramı İslam - Türk hukukunun en gelişmiş Sosyal kurumları olarak kabul edilmekle birlikte, uygulamada da Vakıf belirli bir amaca özgülenen mal ve hakların vakıf kurucusunun mal varlığından çıkarılarak mal topluluğu niteliğindeki bağımsız bir tüzel kişilik oluşturmasını ifade etmektedir. İslamiyet döneminde başlayan vakıf geleneği, bu topraklarda 1048'den bu yana ecdadımız tarafından geliştirilip büyütülmüş ve bir müessese haline getirilmiştir. Bugün de yaşatılan bu vakıf geleneğiyle, toplumların refahı yönünde hizmetler verilmeye devam etmektedir" ifadelerini kullandı.