Türkiye gibi tüm dünyanın ‘1 numaralı’ derdi enflasyon. Pandemiyle bıçak gibi kesilen talebin aşı sonrası hızla geri gelmesi, Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı enerji ve tahıl arzı sıkıntısı, dünyanın tedarik zincirinin en büyük halkası olan Çin’in ‘sıfır vaka’ politikasıyla tedarik zincirinde yaşanan aksaklık küresel anlamda fiyatları fırlattı.
Başta ABD Merkez Bankası (Fed) olmak üzere birçok ülke enflasyonu dizginlemek için faiz artırımlarına başlamış durumda. Bizde ise durum tam tersi. Diğer ülkelerin aksine bizde faiz indirimleri yapılıyor.
Dünya'nın haberine göre amaç yeni ekonomi modeliyle üretim ve ihracatı artırmak; böylelikle yakalanacak büyümeyle hem istihdam artışı sağlanacak hem de enflasyon düşecek. Bu modelin başarıya ulaşıp ulaşmadığını hep birlikte göreceğiz.
Alım gücü korunmak isteniyor
Biz gelelim yaşanılan bu ortamda tasarruf sahiplerinin durumuna. Yatırımcıların temel amacı alım güçlerini düşürmeden artırabilmek. Bunun için geçmişten bu yana iki kriter oluşmuş durumda. İlki döviz diğeri enflasyon karşısında birikimlerini korumak.
Bu nedenle Türkiye’de dolarizasyon çok yüksek seviyelerde. Yılbaşından bu yana geçen sürede yatırım araçlarının performansına bir bakalım…
Alım gücünün karşılaştırılacağı temel kriter aslında enflasyon. Ancak açıklanan enflasyonun tüm Türkiye’nin ortalaması olduğunu her bir bireyin ihtiyaçlarının farklılığından dolayı aslında herkesin kendi enflasyonunun farklılaştığını unutmamak gerekir.
Kur artışı enflasyonun altında
TÜİK’in açıkladığı ortalama rakamlardan gidelim. Son açıklanan temmuz ayı rakamlarına göre yılın başından bu yana Tüketici Fiyatları Endeksi’nde (TÜFE) yüzde 45.72’lik artış oldu. Ağustos ayı için ise beklentiler aylık yüzde 1 civarı bir artış olacağı yönünde. Dolayısıyla ağustos rakamı beklentiler doğrultusunda gerçekleşirse 8 aylık artış yüzde 47.2 olacak. Yılbaşından bu yana dolardaki yükseliş yüzde 36.5 oldu. Yani kurdaki artış 8 ay itibarıyla enflasyondaki artışın altında kaldı.
Kur Korumalı Mevduatı (KKM) seçen yatırımcıların da bakiyelerinde 8 aylık artış kurlarda yaşanan yükseliş kadar.
Hisse senedi rakipsiz durumda
BİST 100 Endeksi’nde bu yıl yaşanan yükseliş ise yüzde 70’e yaklaştı.
Borsa İstanbul bu performansıyla dünyada en yakın rakibi Portekiz Borsası’na 6 kat fark atmış durumda.
Yani bu rakamlara baktığımızda BİST 100 Endeksinin enflasyonun üzerinde bir performans sergilemiş olduğu görülüyor. Ancak bu endeksteki 100 hissenin hepsi bunu başarmış demek değil.
Biraz ayrıntıya indiğimizde BİST 100’de yer alan hisselerin sadece 54 tanesi enflasyonun üzerinde getiri sağlamış. Endeks üzeri getiri sağlayanların sayısı ise 43. Bu durum BİST Tüm Endeksi için de aynı.
Borsadaki 426 hisseden sadece 125’i endeksin üzerinde getiri sunmuş. Borsa İstanbul enflasyona karşı koruma sağlayabilme anlamında rakipsiz durumda olmasına karşın bunu her hisse için söylemek mümkün değil.
Dolayısıyla seçici davranan, konjonktürü lehine çeviren ya da konjonktürden olumlu etkilenecek şirket hisselerine yatırım yapanlar hedeflerine ulaşabilir.
Evet yılbaşından bu yana rakamlara baktığımızda Borsa İstanbul, hisse bazından seçici davranan yatırımcısını enflasyona karşı korumuş durumda. Peki hangi hisselerin seçileceği konusunda yeterli finansal okuryazarlığa sahip değilseniz ne yapacaksınız? Bu noktada piyasa uzmanları tarafından hazırlanan araştırma raporlarını takip etmek size bir fikir verecektir. Ancak aracı kurumların araştırma bölümlerinin hazırladığı raporlar genellikle BİST 30 hisseleriyle sınırlı kalıyor. Dolayısıyla bu 30 hisse dışında bir şirket raporu bulmak pek kolay değil.
Hisse fonlar cazip
Hem borsadaki getiri fırsatlarını yakalamak isteyen ama yeterli zamanı ve finansal okuryazarlığı olmayanlar için profesyoneller tarafından yönetilen yatırım fonları önemli getiriler sunuyor. Hisse fonların getirilerine baktığımızda yılbaşından bu yana yüzde 100 civarı getiri sağlayan fonlar var. Bu fonları yönetenler sadece endekse dahil olanlar değil tüm hisseler arasında mali yapısı güçlü bir hikayesi olan hisselerden oluşan bir sepet oluşturuyor. Tüm fon guruplarına bakıldığında yüzde 500’e varan getirilerin oluştuğu görülüyor.